Tarihî sınav!

A -
A +
2016 yılında ABD' ekonomisini geçeceği söylenen Çin balonu patladı... Peki bu durum nasıl meydana geldi? Çin'e ilk darbeyi deflasyona giren Avrupa vurdu. Ambargo yiyen Rusya ile ticaret hacmi düştü.

En büyük iki pazarından gelen siparişler kesildi. Pekin hükümeti bu durum karşısında strateji değiştirmek zorunda kaldı. İhracata dayalı büyümeden iç talebe dayalı büyüme sistemine geçti. Bunun için halkın hisse senedi alımını ucuz kredilerle teşvik etti. Maksat borsalarda elde edilen kârlarla tüketimin artmasını sağlamaktı... 90 milyon borsa yatırımcısı, 256 milyon adet hesap oldu... Bu hesapların yarıdan fazlası kredili. Sadece mayıs ayında 12 milyondan fazla hesap açıldı. Ancak haziran ortasından itibaren rüzgâr tersine döndü. Yıllık %7 olarak açıklanan büyüme rakamı üzerinde büyük şüpheler oluştu. Zira tüketilen toplam petrol ile kullanılan elektrik miktarının bu sonucu ortaya çıkarmadığı anlaşıldı.. Gerçek rakamlarla büyüme hızının %5 seviyesinde olduğunun görülmesi son imalat endekslerindeki daralma ve dış ticaret rakamlarındaki bozulmayla kesinlik kazandı. Büyüme hızındaki yavaşlama hisse senedi getirilerini de azalttı. Yatırımcı korktu, kredi borcunu ödemek için hisse senetlerini satmaya başladı, alternatif piyasalara göre %30 pahalı hâle gelen Şanghay Borsası çöktü. Hükümet büyük yatırımcıların hisse senedi satımını yasaklayarak ve yeni teşvikler sağlayarak yıkımı önlemeye çalışıyor, ama yangın sönmüyor. Dış ticaret rakamları kırmızı alarm verince para birimi Yuan'ın değerini 3 günde %4.6 düşürmek zorunda kaldı. Bu defa yatırımcılar Çin'den kaçmaya başladı. Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki sert düşüşler yaşandı. Hisse senetlerindeki kayıp 3 trilyon dolara ulaştı. Gelişmekte olan ülke para birimleri dolar karşısında zayıfladı...

2008 KRİZİNİN, aradan geçen 7 yıl zarfında sadece merkez bankalarının para musluklarını açmasıyla çözülemediği net biçimde ortaya çıktı. Buna en son örnek Çin oldu. Bakın, ABD'de 2006 yılından bu yana sıfır düzeyinde tutulan faizlerin aradan geçen 9 sene sonra hâlâ 0.25 puan artırılacak mı tartışmaları yapılıyor. Avrupa faizler yıllık 0.15 düzeyinde... Japonya'da 0.10'da... Şimdi işin en can alıcı noktasına geliyoruz: Piyasalar elinde yeterli cephanesi kalmayan merkez bankalarını artık piyasa dostu olarak görmüyor... Çin'le iş yapan Avrupa ve ABD şirket hisselerinde büyük kayıplar var. Borsalarda yıl sonuna kadar %30 gerileme bekleniyor. Türkiye'yi de aynı potaya sokmak istiyorlar. Bankalar ve uluslararası fonlar iktidar boşluğunu fırsat bilerek önce ortaklaşa kurları tavana çıkarıp Türk Lirasına aşırı değer kaybettirdiler. Çin'deki bozulmayı bulunmaz fırsat olarak kullandılar. Merkez Bankasını faiz artırması için rapor bombardımanına tuttular. Görüyorsunuz yıkım planı nasıl çalışıyor. 7 Haziran'da önce siyasi istikrarı bozdular, bize 6 ay kaybettirdiler, şimdi de ülkenin büyüme hızını düşürerek en ağır darbeyi vurmaya hazırlanıyorlar. Biliyorsunuz Ocak 2014'te bu senaryoyu hayata geçirdiler, faizi 5.5 puan arttırdılar ekonomiyi felç ettiler. Şimdi de aynı filmi sahneye koymak istiyorlar. Merkez Bankası bu oyuna gelirse faiz lobisi haksız kazanç elde edecek, inşaat ve otomotiv sektörü duracak, ülke ekonomisi kilitlenecek. İşte tek parti iktidarı bunun için büyük önem taşıyor. 1 Kasım'da Türk halkı tarihî bir sınav verecek. Ya AK Parti başa, ya da kuzgun leşe!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.