Ermenistan dışındaki ülkelerde yaşayan Ermeniler, bugüne kadar 18 ülkenin sözde soykırımı tanımasını sağlamış. Dışarıda yaşayan Ermenilerle Türklerin sayısı aynı, ancak yaşadıkları ülkelerdeki siyasi nüfuzları farklı. Ermeniler daha etkili. Onlar gerçek olmayan bir olayı olmuş gibi göstererek bazı ülke yönetimlerini inandırmayı başarmış, bizimkiler ise buna karşılık gerçeği savunmakta başarısız olmuşlar. Fransız Ulusal Meclisinde alınan 'akıl almaz' karar lobiciliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ermeniler lobicilik faaliyetlerinde son derece başarılılar. Türkiye dışında yaşayan 5 milyon Türk var. Türkiye, yurt dışındaki bu vatandaşlarından ülkeye döviz getirmelerinin dışında etkili bir şekilde faydalanamıyor. Dışarıdaki Türkler etkili lobi çalışması yapamıyorlar. Türkiye'nin bu konuyu ivedi olarak gündemine alması ve özellikle AB ülkelerinde ve ABD'de yaşayan Türklerden etkin şekilde yararlanmasının yollarını bulup uygulamaya sokması gerekiyor. Lobicilik için ortak bir hedef belirlenmesi ve bir devlet politikası oluşturulması gerekiyor. Öncelikle yurt dışında yaşayan Türklerin mutlaka bulundukları ülkede oy kullanma hakkını elde etmesi ve oyunu etkin bir şekilde kullanması gerekiyor. İkinci adım olarak Türkiye'nin de desteğiyle bu insanların bulundukları ülkelerde etkin bir şekilde örgütlenmeleri çok önemli. Yaşadıkları toplum içerisinde sosyal güçlerinin olması için örgütlenme şart. Buralarda Türk asıllı siyasetçi, sanatçı ve bilim adamlarının diğer Türkler'le içiçe olmaları ve onlara öncülük etmeleri çok önemli. Bireysel hareket etmemeliler. Örgütlü hareket ederler ise sosyal güçleri hissedilir ve sonuç alırlar. Üçüncü bir etken de eğitim seviyesinin düşüklüğü ve ekonomik yetersizlikler. Bu üç etken gurbetçilerin etkin olmasını engelliyor. Başka bir engel de dışarıdaki diplomatik temsilciliklerimizle Türk sivil toplum kuruluşları arasındaki kopukluk. Diplomatlarımız bu kuruluşlar ile yeterince işbirliği yapmıyorlar. Azınlıkların bulundukları ülkelerde etkili olabilmeleri için mutlaka örgütlenmeleri lazım. Fransa'da Ermeniler kadar Türk nüfus var. Ancak onlar Ermeniler kadar nüfuzlu-etkili değil. AB ülkelerinde gurbetçilerin yaşadıkları ülkelerin siyasetini yönlendirebilecek nüfuza ulaştırılması ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir. Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın'ın bu konuda bir takım çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bu meselenin bir devlet politikası haline getirilmesinin zamanı geldi, geçiyor. Dışarıda, özellikle de ABD ve AB ülkelerinde Türkiye'nin başına örülebilecek çorapları engellemenin önemli yollarından birisi de bu ülkelerde yaşayan gurbetçileri destekleyip-yönlendirip, etkili lobicilik yapabilecek duruma getirmekten geçiyor. Türkiye'nin AB hedefinde gurbetçilerin daha etkin kullanılması şart. Onlar etkin olsalardı, Fransa'nın yaptığı bu ikiyüzlülüğe engel olabilirlerdi. Fransa Ulusal Meclisi'nin aldığı karara hepimiz tepkiliyiz. Sadece biz mi? Dış basını incelediğinizde insan haklarına saygılı, ifade özgürlüğüne inanan herkes, hatta Fransız basını ve tarihçileri Fransız siyasetçilere ateş püskürüyor. Önemli olan bizim tepkilerimizde duygusal değil akılcı davranmamız. "Ermeni soykırımı olmuştur" diye ifade kullananları cezalandırırsak, Fransız siyasetçilerle aynı seviyeye düşmüş oluruz. Bırakın herkes ne düşünüyorsa onu ifade etsin. Bundan korkmayalım. Türkiye'de yatırım yapan Fransız firmalarını bu tepkilerimizin dışında tutmaya özen göstermeliyiz.