Müslümânlar, Hindistân’a ilk olarak sekizinci asırda gelmişlerdir. 712 yılında, Muhammed bin Kâsım’ın ordusu Hindistân’a girmiştir.
Hindistân’ın târihî seyrine kısa bir göz atacak olursak: Hindistân’ın târihi hakkındaki sağlam bilgiler, “Aryalar”dan başlamaktadır. Evvelâ, MÖ 2.000 yıllarında Himalayaları aşarak gelen “Aryalar”, “Dravitler”i yenerek Hindistân’a yerleşmiş, Hindistân’da asırlarca sürecek bir hayât tarzının temelini atmış; sonra Yunan istîlâları, İskender’in saldırıları, Asoka dönemi, Mauryo İmparatorluğu meydâna gelmiştir.
Bu imparatorluğun yıkılmasından sonra, Hindistân’a hâkim olan Guptalar’ın ülkedeki hâkimiyetine Hûn İmparatorluğu saldırıları son vermiştir. Gupta Devri ve Hûnlar’dan sonra, ülkede kurulan prenslikler dönemini [Harşalar, Kuzey ve Güney Sülâleler Dönemlerini] görüyoruz.
Bunları Türk-Moğol Hâkimiyeti; sonra Arapların, Gaznelilerin, Bâbür Devletinin fetihleri; [bunları müteâkıben de Memlûkler, Halacîler, Tuğluklar, Lûdîler]; bilâhare Avrupalıların yerleşmeleri ve bugünkü Hindistân’ın kurulması safhaları tâkib etmektedir.
***
Bu mukaddimeden sonra söylemek gerekirse, Müslümânlar, Hindistân’a ilk olarak sekizinci asırda gelmişlerdir. 712 yılında, Muhammed bin Kâsım’ın ordusu Hindistân’a girmiştir. Bunu müteâkiben ülkede, Müslümân Arap ordularının ve Gazneliler’in fetihleri görülmektedir.
Gazneliler’in, Sultân Mahmûd zamânında başlattıkları seferler, Muhammed Gûrî Hân zamânında, Hindistân’ın tamâmının fethedilmesiyle sonuçlanmıştır. [Bundan sonra, Hindistân bir haylî el değiştirmiş; 1206-1290 yıllarında Memlûkler, 1290-1320 yıllarında Halacîler, 1320-1413 yıllarında Tuğluklar ve 1526 yılına kadar da Lûdîler Hindistân yönetimini ellerinde bulundurmuşlardır.]
On beşinci asır başlarında, bir ara Tîmûr Hân, ordusuyla Hindistân’ın büyük bir kısmını topraklarına katmıştır. Tîmûr Hânın soyundan gelen Bâbür Şâh, bütün Hindistân’ı fethederek “Gürgâniye (Bâbür İmparatorluğu) Devleti”ni kurmuştur. Böylece Hindistân’da Türk-Hind İmparatorluğu başlamıştır. [Bilhâssa Bâbür Şâhı ve Bâbür İmparatorluğu’nu muhakkak tanımak lâzım.]
Bu devlet (Bâbür İmparatorluğu), İngilizler’in Hindistân’ı işgâline kadar, bölgede 3,5 asır (342 sene) hükümrânlığını sürdürmüştür.
[Avrupalılar’ın Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistân’a ulaşmaları, 16. yüzyılda burada ilk ticâret merkezinin kurulmasına yol açmıştır. Nihâyet İngilizler, Hindistân’ı işgâl edince, ülkeye hâkim olmuşlar ve herkese, özellikle Müslümân halka çok eziyet etmişlerdir. Bununla da kalmamışlar, kıymetli hazîneleri alıp ülkelerine götürmüşler, böylece târihî eserleri de tahrip etmişlerdir. [Hattâ bize mahallinde anlatılanlara göre, Delhî’deki Saray’ın (Kırmızı Kale’nin) ve Agra’daki dünyânın 7 hârikasından biri sayılan “Tâc Mahal”in bütün altın işlemelerini bile söküp götürmüşlerdir. Şimdi, Londra’da British Museum’da sergilenmektedir.]
1906 yılında, “Svaraç (kendi kendini yönetme)” sloganı ile bağımsızlık savaşı başlatılmıştır. Bu arada, “Hindistân Müslümân Birliği” kurulmuştur. 1919 yılında, Mahatma Gandhi ile birlikte Hindistân’da pasif direnme ve protesto hareketleri başlamıştır. 1935’te ise, ilk Anayasa kabûl edilerek parlamenter düzen kurulmuştur.
18 Temmuz 1947’de tâm bağımsızlığını kazanarak, dünyâ devletleri tarafından tanınmıştır. “Hindistân Birliği” olan devletin ismi, 26 Ocak 1950’de “Hindistân Cumhûriyeti” olarak değiştirilmiş olup bugün de bu isimle anılmaktadır.

