NASIL BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ?

A -
A +

Takvimler, 7 Haziran 2015'e yaklaştıkça Başkanlık sisteminin daha fazla konuşulacağı görülmekte. Bu seçimin üç belirleyici unsuru var.
Bir: Mutlak çoğunluğu kazanmak.
İki: Bilgi birikimi yüksek güçlü isimlerin seçilmesi.
Üç: Bu isimler öncülüğünde yapılacak yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilmesi...
10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde dile getirdiğimiz tahminler doğru çıkmıştır. Türkiye, o tarihten beri yarı başkanlık sistemiyle yönetilmektedir. Yarı başkanlıkta Fransa'da olduğu gibi hem Başkan ve hem de Başbakan vardır. Başkanlık sistemindeyse ABD örneğinde olduğu gibi sadece Başkan vardır fakat yanında başkan yardımcıları bulunur.
Bugün yaşamakta olduğumuz fiili yarı başkanlık rejimi gayet güzel işlemekte.
Ama bu, sisteme değil, şahıslara bağlı bir başarıdır.
Aslolan sistem kurmaktır.
Bugün sn Tayyip Erdoğan ve sn Ahmet Davutoğlu, aynı gönül ve fikir ikliminin mensupları olarak kardeşâne duygularla ahenk içinde çalışmaktalar. Ne var ki gelecek seçim dönemlerinde aynı makamlarda bulunacak isimler, farklı fikirlerden olabilirler. Unutulmasın ki bundan böyle Cumhurbaşkanı da Başbakan gibi sandıktan çıkıp gelecektir. Sandıkla gelen bir Cumhurbaşkanıyla devrin başbakanı farklı dünya görüşlerinde olabilirler. O takdirde ihtilaflar çıkması ve devlette kilitlenme yaşanması mümkündür.
Bu sebeple yarı başkanlıktansa tam başkanlık rejimi bizim hayat tarzımıza daha uymaktadır diye düşünüyoruz... Önümüzdeki mesele, o hayat tarzımıza uygun düşecek sistemi inşa etmektir. Bu da mevcut ve muhtemel soruları cevaplandırmakla mümkündür.
İşte bazıları:
-Bakanlar, meclisten mi seçilecek, dışarıdan mı seçilecek? Yoksa her ikisinden mi olacak?
-TBMM bugünkü gibi tek kanatlı mı devam edecek yoksa senato da kurulacak mı?
-Mecliste Türkiye milletvekilleri, senatoda kontenjan kadrosu bulunacak mı?
-Türk devletleriyle İslâm âlemi temsilcilerine de yer verilecek mi?
-Meclis, sadece denetleme ve kanun yapma organı mı olacak?
Bunlar ve benzeri birçok soru sorulabilir...
Bu sebeple dünyadaki uygulamalara bakılır. Tarihimizden dersler çıkartılabilir. Aynı şekilde bu hususta son 30 senede dile gelmiş fikirler toplanır. Turgut Özal, Alparslan Türkeş, Süleyman Demirel gibi siyasetçilerle konuya kafa yormuş kanaat önderi ve akademisyenlerin neler yazdıkları, demiş oldukları toparlanabilir.
Görüldüğü gibi başkanlık sistemi veya rejimi yahut düzeni ana fikrinin çok iyi bir çalışmayla geliştirilmesi ve sağlam bir zemine oturtulması gerekmekte. Böylece bu fikirler maddeleşerek anayasada yer alacaktır.
Şu tablo da gösteriyor ki 7 Haziran 2015 Seçimleri 1946'dan bu yana yapılan en önemli seçim olacaktır. Devlet, I. Dünya Harbi şokunun kalan tesirlerinden de kurtularak ciddi mânâda kabuk değiştirecek, hantallık yapan safralar atılacak, seyir, hız kazanacak ve ufuktaki 2023, 10. Büyük Güç, 2071 Hedeflerine varmak için zaman kaybedilmeyecektir.
Bu sebeple yapılacak anayasanın halkın kalbinde yerini bulması, kabul görmesi lâzım. Halk, onu benimseyerek, kendine yabancı ve aykırı görmemeli.  
Yerli, bünye ile barışık millî bir anayasa ve o anayasanın inşa edeceği Türkiye Modeli Başkanlık sistemi.
Yol haritamız budur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.