“Ben sebebini biliyorum!..”

A -
A +
“Kendileri ambara giriyorlarmış, bir süre sonra burunları alışıyor ve koku almaz oluyorlarmış...”
 
Hakikat Kitabevi yayınlarını büromda bulunduruyor, gelen müşterilerime, duruma göre ya satıyorum, ya da hediye ediyordum... Bir müşterim kitaplardan almak istedi. İncelemeye başladı. Mektûbat’a gelince, “neden bahsediyor” diye sordu.

Biraz bahsettikten sonra, dedim ki: “Büyük İslâm âlimlerinden; 'Mektûbât bulunan yerde yangın çıkmaz' diye buyuranlar var. Mesela, iş yerinde bulundurursan, inşallah yangına karşı 'sigortalamış' olursun!..”

Kitapları aldı gitti...

Aradan ne kadar ne zaman geçti, bilmiyorum. Bir gün büroma, kitapları satın alan şahısla, aynı işi yapan bir başka müşterim geldi.

“Filan kişiye verdiğin kitaplardan ben de almak istiyorum” dedi.

Ben de “hangi kitapmış o?” dedim.

“Sigorta yaptığın kitaptan” dedi.

Konu anlaşıldı dedim ve kitapları verdim. Verirken de sebebini sordum:

“Hayırdır, böyle telaşlı ve aceleci olmanın sebebini öğrenebilir miyim?”

Anlatmaya başladı:

“Senden kitap alan arkadaşın iş yerine uğramıştım. ‘Sen iyi geldin’  dediler. ‘Hayırdır?’ dedim. Meğer pamuk koydukları ambardan günlerden beri bir yanık kokusu geliyormuş. ‘Senin burnun iyi koku alır, ambara bir de sen bak!’ dediler.

Kendileri ambara giriyorlarmış, bir süre sonra burunları alışıyor ve koku alamaz oluyorlarmış. Ben de ambara girdim. Hakikaten, derinden bir yanık kokusu geliyordu.

Ambarda ilerledim. Baktım bir yerde koku arttı. ‘Şurayı eşeleyin’ dedim.

Ne kadar pamuk attık bilemiyorum ama o kadar pamuk yığınının içinde, avuç içi kadar kor halinde pamuk, nasıl olmuşsa duruyordu.

Neyse, söndürdük. Bu yanık kokusu gelmeye başlayalı epeyce olmuş. ‘Peki bu nasıl olmuş da, etrafa yayılmamış?’ sorusu akla geliyor, değil mi?

Pamuk zaten için-için yanar. Kimse buna akıl erdiremedi ve bir mana veremedi.

İş yeri sahibi arkadaş dedi ki:

‘Ben sebebini biliyorum. Bende bir kitap var, filan arkadaştan aldım, yangına o mani oldu. ‘Zaten o, bu kitap bulunan yerde yangın çıkmaz’ diyerek, 'sigorta' yapmıştı,
deyince, ben de iş yerimi 'sigortalamak' maksadıyla, soluğu senin büroda aldım...”

Esasında her şeyi yaratan ve halk eden, esirgeyen ve bağışlayan Yüce Allah’tır. O kitaba önem verenler de, bereketlenmek için yanında bulunduranlar da, eserin sahibi ve eserde ismi geçen mübarek din büyüklerinin ruhuna okuyup; onların hürmetine Allah’tan dilemek ve istemektedirler...

          Sait Yolaçan-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.