Hem kendine, hem de başkalarına iyilik et...

A -
A +

"Allahü teâlânın sana verdiği bu sıhhat ve zenginlik hâlinde, onun rızâsı olan işlere koş!"

 

 

 

 

 

Debbûsî hazretleri Şafiî âlimlerindendir. Buhârâ ve Semerkand arasında kalan Debbûsiyye köyündendir. 487 (m. 1094) senesinde Bağdad’da vefât etti. Nizamiye Medresesi’nde okudu. Kur’ân-ı kerîm, hadîs, fıkıh, usûl-i fıkıh, lügat ilimlerini tahsil etti. İctihâd makamına yükselip, mes’elede müctehid oldu. Münâzara ilminde mütehassıs idi. 

 

Debbûsî hazretleri buyurdu ki: “Ey insanoğlu, sana nasihatim şu olsun. Hayatın boyunca iyilik üzere ol. İmânı, İslâmı öğren ve öğret. Hem kendine, hem başkalarına iyilik et, yardımcı ol. Çünkü bir gün gelecek, sen de ölecek, bu dünyâdan ayrılacak, âhırete gideceksin. Zenginlik hâlinde iyilik yapmayan, Allahü teâlânın ihsân ettiği mal ve beden zenginliğini yerinde kullanmayan, bunların elden gitmesi hâlinde, şüphesiz çok pişmanlık çekecektir. İşte, Allahü teâlânın sana verdiği bu sıhhat ve zenginlik hâlinde, O’nun rızâsı olan işlere koş. Bu hâlini ganîmet bil. Vakit geçirmeden, kendin için ve başkaları için emrolunanları yap. Zîrâ, ileride çok zor günler gelecektir. Âhırette ise, dünyâda iken yaptıkların karşına çıkacaktır.”

 

“İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir. Bu düşünceler, kötü arkadaşlardan ve lüzumsuz şeyler seyretmekten hâsıl olur. Çok uğraşarak, bunları kalbden çıkarmalıdır. Faydalı kitap okumalı, lüzumsuz şeyler konuşmamalıdır. Kadın ve kadın resimlerine şehvetle bakmak, şarkı, çalgı dinlemek, bu düşünceleri kalbe yerleştirir. Bunların hepsi insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır. Kalbin hasta olması, Allahü teâlâyı unutmasıdır. Allahü teâlâya kavuşmak isteyenlerin, bunlardan sakınması, hayâli arttıran her şeyden kaçınması lâzımdır. Allahü teâlânın âdeti şöyledir ki, çalışmayan sıkıntıya katlanmayan, zevklerini, şehvetlerini bırakmayanlara bu nimeti ihsân etmez.”

 

"Yâ Rabbî! Katında sebredenlere vereceğin sevaplara bizi kavuşturacak hayırlar ihsan et. Bize şükür sâhiplerinin makâmına ulaştıracak şükür nasip et. Bizi günâhlardan temizleyecek tövbe nasip et ki sana yaklaşanların makâmına erelim. Bütün nîmetlerin ve hayırların sâhibi ancak sensin. Her türlü sıkıntı, keder ve musîbet ânında yalvarılan sensin. Senin takdirinden râzı olmayı ve sabrı nasip et. Râzı olarak sana itâat edelim. Bize verdiğin nîmetler karşısında nîmetini arttırmanı isteyen sana boyun eğen kullar olmamızı sağlayacak şükür nasip et. Ey Kerîm olan Rabbimiz..."

 

 

 

 

 

Vehbi Tülek'in önceki yazıları...