"İmâm-ı Mâlik hazretleri Resûlullahın hadis-i şeriflerinin vârisidir. Allahın kullarına, Onun dînini yaydı. O, yükseklerin yükseğidir."
Ahmed ibn-i Zago hazretleri Cezayir’deki Tlemsân’da yetişen fıkıh âlimlerindendir. 786 (m. 1384)’de doğdu. 845 (m. 1441)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İmâm-ı Mâlik hazretleri, mezhebimizin imamıdır. Yükseklerin yükseğidir. Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis-i şeriflerinin vârisidir. Allahın kullarına, Onun dînini yaydı. Dokuzyüz âlimle sohbet ve istifâde etti. Kendisi yüzbin hadis yazdı. Onyedi yaşında ders vermeye başladı. Dersinde bulunanlar, hocalarının derslerinde bulunanlardan çok idi. (Muvattâ) kitabını yazınca, kendi ihlâsından şüphe etti. Kitabı suya koydu. "Eğer ıslanırsa, bu kitap bana lâzım değildir" dedi. Hiçbir yeri ıslanmadı.
"Yahyâ bin Sa'îd, İmam-ı Mâlik, Allahü teâlânın kullarına yeryüzünde hüccettir" derdi. İmâm-ı Şâfi'î, (Hadis okunan yerde, Mâlik, gökteki yıldız gibidir. İlmi ezberlemekte, anlamakta ve korumakta, hiç kimse, Mâlik gibi olamadı. Allah ilminde bana Mâlik kadar kimse emîn değildir. Allahü teâlâ ile aramda hüccet, İmam-ı Mâlik'tir. Mâlik ile Süfyân bin Uyeyne olmasalardı, Hicâz'da ilim kalmazdı) derdi.
Abdullah, babası Ahmed bin Hanbel’e sordu: "Zührî’nin talebeleri arasında en kuvvetli hangisidir?" "Mâlik, her ilimde daha kuvvetlidir" buyurdu.
İbni Vehb diyor ki: "Mâlik ve Leys olmasalardı, hepimiz sapıtırdık." Evzâ'î, imam-ı Mâlik’in ismini işitince, "O, âlimlerin âlimi, Medîne'nin en büyük âlimi ve Haremeyn’in müftîsidir" derdi.
Süfyân bin Uyeyne imam-ı Mâlik’in vefâtını işitince, "Yeryüzünde bir benzeri kalmadı. Dünyanın imamı idi. Hicâz’ın âlimi idi. Zamanının hücceti idi. Ümmet-i Muhammed’in güneşi idi. Onun yolunda bulunalım" dedi.
Ahmed ibni Hanbel, imam-ı Mâlik’in, Süfyân-ı Sevrî’den, Leys’ten, Hammâd’dan ve Evzâ'î’den üstün olduğunu söylerdi. Süfyân bin Uyeyne diyor ki:
(İnsanlar sıkışacak, Medîne'deki âlimden üstün birini bulamayacaklar) hadis-i şerifi, imam-ı Mâlik’i haber veriyor.
İmâm-ı Mâlik diyor ki: "Her gece Resûlullahı görüyorum."
Mus'ab diyor ki: "Babam Abdüllah bin Zübeyr’den işittim: Mâlik ile Mescid-i Nebevî'de idik. Biri gelip, 'Ebû Abdullah Mâlik hanginizdir?' dedi. Gösterdik. Yanına gidip selâm verdi. Boynuna sarılıp, alnından öptü. Rüyâda Resûlullahı gördüm. 'Mâlik’i çağır' buyurdu. Sen geldin. Titriyordun. 'Rahat ol yâ Ebâ Abdüllah! Otur, göğsünü aç' buyurdu. Açınca her yere güzel kokular yayıldı dedi. İmâm-ı Mâlik ağladı ve rüyânın tabîri ilimdir dedi."