Büyük Patlama...

Sesli Dinle
A -
A +

Her şey büyük bir aşkla başladı. Aşk olmayaydı, ne güneş sıcak sıcak yüzümüze gülümserdi, ne de ay karanlık geceyi aydınlatan yüzünü gösterirdi. Aşk olmayaydı, ne denizler ayağımıza serilir, ne de bulutlar sevinç gözyaşı dökerdi. Sevda olmayaydı, ne gül mahcubiyetinden kızarır, ne de bülbül ah u figan ederdi. Aşk olmayaydı, ne kalem, ne yazı, ne de bitmeyen nağmeler olurdu. Eğer aşk olmayaydı ne büyük patlama, ne de bu büyük macera olurdu. Gerçi ‘Big Bang’ yüreğimdeki patlamaların yanında saman alevi gibi kalır ya neyse. Bu fasıl şimdilik başka bahara kalsın.

“Bilim adamları, evrenin başlangıcıyla ilgili ispatlamış tek ve alternatifsiz teorinin Big Bang (Büyük Patlama) teorisi olduğunu ifade eder. Buna göre Büyük Patlama, saniyenin trilyon kere, trilyon kere trilyonda biri anında, yani 10 üzeri eksi 43 saniyede, sıfır zaman ve sıfır mekânda son derece büyük ısı, yoğunluk ve enerji ortaya çıkarak maddeler ortaya çıkmıştır.”

Fakat bilim adamlarının anlayamadığı, çözemediği bir şey var. Bütün patlamalar maddeyi dağıttığı, düzensizleştirdiği hâlde, büyük patlamayla birlikte akılalmaz bir düzen ortaya çıkmıştır. İşte bilimin sükût ettiği nokta burasıdır. Aslında sükût teslimiyeti gerektirir, fakat inat inkârın kardeşidir.

“Hiçbir şey yoktu Allahü teâlâ var idi” sözü hadis-i şerif mealidir. Allahü teâlâ ilk önce kendi hub (sevgi) sıfatından Muhammed aleyhisselâmın nurunu, başka bir deyişle habibini, sevgilisini yarattı. Big Bang denilen gibiyse bir aşk patlamasıdır. Oysa uçsuz bucaksız evren, büyük bir aşkın eseridir. “Saniyede ışık hızı 300 bin kilometre hızla giden bir uzay aracı kâinatın çevresini 120 milyar yılda tamamlayabilir. Kâinatta en az 10 milyar kere trilyon yıldız var ve hiçbiri birbirine benzemez. Fakat hepsi muazzam bir düzen içinde hareket eder. Bu muazzam düzeni sağlayan güç, yaratanın aşk ile âleme hayat veren kün (ol) emrinden başka bir şey değildir. Lakin matematik, fizik, kimya bu esrarı hiçbir zaman çözemedi. Aşk da bir nasip işiymiş.

             İdris İspiroğlu

 

 

 

 

ŞİİR

 

    YAŞLANINCA...

 

Hiç kimse yüzüne bakmaz

Yaşlanınca göreceksin.

Çoluk çocuk seni takmaz,

Yaşlanınca göreceksin.

 

   Düzgün adım atamazsın,

   Yatağında yatamazsın,

   Elin titrer tutamazsın,

   Yaşlanınca göreceksin.

 

Hasta olsan soran olmaz,

Yaranı hiç saran olmaz,

Dostlarınla aran olmaz,

Yaşlanınca göreceksin.

 

   Artık eldir oğlun kızın,

   Hiç kimseler çekmez nazın,

   Hep üşürsün kışın yazın,

   Yaşlanınca göreceksin.

 

Torunların sana kızar,

Laf söylesen yersin azar,

Kimse etmez sana nazar,

Yaşlanınca göreceksin.

 

             Mehmet Salih

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER:

 

KÂNUN-I ESÂSÎ: Temel kanun. Temel ve esasa ait kanun. Bir bünyenin aslını ve içeriğini teşkil eden kanun…

TEŞKİLÂT-I ESÂSÎYE: Anayasa. Kanun-ı esasî. Devletin temel kuruluş şeklini tayin eden ve meclisin, hükûmetin ve mahkemelerin yetkileri nasıl kullanılacağını; vatandaşların genel hak ve hürriyetlerini gösteren temel kanunlar.

MEZKÛR: Adı geçen, anılan, sözü edilen, zikredilen, zikrolunan:

BAŞVEKİL: Başbakan:

HİCİV: Yergi. Birini şiir ile eleştirmek. Gülünç hâle koymak... Bu şekilde yazılan şiir veya manzume. Alay etmek:

MUTEBER: Mu’teber. İtibar gören. Beğenilen. İnanılır. Güvenilir. Hatırı sayılır. Hükmü geçen.

TECELLİ: 1. Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma. Alın yazısı, kader.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.