Kentsel dönüşümün engeli; kaçak katlar

Sesli Dinle
A -
A +
Yıkıldık, yıkılıyoruz, yıkılacağız…
 
Bugün 17 Ağustos Marmara depreminin 24. yıl dönümü.
 
20 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz bu felaketten üç ay sonra 7,2 büyüklüğündeki Düzce depremi ile sarsıldık.
 
Sonra…
 
Mayıs 2003’te 6,4’lük Bingöl,
Ekim 2011’de 7,2’lik Van,
Ocak 2020’de 6,8’lik Elâzığ,
Ekim 2020’de 6,6’lık İzmir depremleri oldu.
***
Her büyük felaketin ardından çokça konuştuk ama, Türkiye’nin 1999 depremi öncesi mevzuata göre yapılan çok kötü durumdaki yapı stokunu hızlı bir şekilde düzeltme imkânı olmadı.
 
80 senedir inşa edilegelen milyonlarca çürük binayı yıkıp yenisini yapmak kolay da değildi.
 
AK Parti, 20 yılda 3,5 milyon konutu dönüştürdü ama, önümüzde yenilenmesi gereken 6,7 milyon konut daha vardı, bunlar için de 20 yıllık hedef belirlenmişti.
 
Her yıl 334 bini yıkılıp yenilense bunun için yılda 23 milyar dolara ihtiyaç vardı.
Kalanları da 20 yılda bitirecek olsak, 460 milyar dolar gerekliydi.
***
İşte biz bunları konuşurken, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023 depremleri oldu.
 
Bir gün içinde önce saat 04.17’de Pazarcık’ta 7,7, ardından saat 13.24’de Elbistan’da 7,6’lık felaketler üst üste geldi.
 
Detayını biliyorsunuz, can kaybımız 50 binin üzerinde.
 
Kentsel dönüşümde 20 sene için planlanan 460 milyar dolar vardı ya…
 
Bunun en az dörtte biri, yani 100 milyar dolardan fazlası acil ihtiyaç olarak; hemen, şimdi, bu depremlerin yıktığı bölgeyi ayağa kaldırmak için gerekli.
 
Bundan daha kötüsü, Allah korusun, İstanbul’u yıkacak benzer bir felaket olacak.
İstanbul çökerse, millî güvenliğimizin bile tehlikeye gireceğini en yetkili ağızlar ifade ediyor, ötesini düşünmeye gerek yok.
 
İstanbul’da yıkılması gereken 1,5 milyon konutun 600 bini aciliyet seviyesinde.
 
Hükûmet dönüşümü teşvik etse de, iş dönüp dolaşıp ya vatandaşın absürt talepler sebebiyle uzlaşamamasına, ya müteahhitlerin yüksek kat çıkamadığı için uzak durmasına yahut geçmişin problemlerine takılıyor.
 
“Yarısı benden” kampanyasıyla dönüşüm talebi artmış olsa da, bugüne kadar yapılan 170 bin başvuru, olması gerekenin çok altında.
 
Bunun başlıca sebebi; kaçak katlar.
***
İstanbul’da en büyük risk altındaki binaların pek çoğu ne yazık ki geçmişte imara aykırı inşa edilmiş yapılar.
 
Bunların pek çoğunun kat mülkiyeti bile yoktu, daire sahipleri ellerinde sadece arsa tapusu ile oturuyordu.
 
Satmak istediklerinde bu evlere kredi çekilemiyor, satışı ancak arsa hissesini devrederek yapabiliyordu.
 
2018 yılında çıkarılan İmar Barışı ile büyük kısmı kat mülkiyetine kavuştu.
 
Ancak, belediyenin belirlediğinden fazla kat varsa bunlar kaçak hükmünü korudu.
 
Bugün geldiğimiz noktada, dönüşümün önündeki engellerden birini işte bu kaçak katlar oluşturuyor.
 
Vatandaş devletin sunduğu “Yarısı Benden” fırsatından yararlanmak için oturduğu binanın kentsel dönüşüme girmesinde uzlaşsa bile, örneğin “Altı katlı binanız yıkıldığında yerine ancak beş kat yapabilirsiniz. Çünkü bu bölgede size tanınan imar hakkı en fazla beş kat” deniliyor.
 
Hâl böyle olunca, yeniden inşa edilemeyecek dairelerin parasını diğer kat maliklerinin karşılaması gerekiyor.
 
Vatandaş buna yanaşmadığı için ya uzlaşma sağlayarak bina güçlendirmesi yapıyor, o da mümkün değil ise deprem riskini göze alarak çürük evlerinde oturmaya devam ediyor.
***
17 Ağustos’un üzerinden geçen 24 senenin ve sonrasında yaşadığımız onca büyük felaketin ardından vaziyet böyle.
 
Rabbim sonumuzu hayreyleye!
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.