Haftanın kitapları | Samimi sohbetlerde manevi meseleler

Haftanın kitaplarında bu hafta “İtalyan Modeli”, “Belki Derdimize Çare Bir Çiçek” ve “Dört Başkent” (Çâr Taht) okurları bekliyor.
MURAT ÖZTEKİN - Haftanın kitaplarında bu hafta üç kitap öne çıkıyor.
POLİTİKADAN SANATA İTALYA'DAN YAYILAN ETKİ
İtalya, 15. asırdan 17. asrın ortalarına kadar Avrupa’da büyük bir politik ve ekonomik tesir meydana getirdi. Ancak bunun kültür ve sanat cephesi de vardı. İtalya, sanat tarihindeki üç büyük akım olan Rönesans, Maniyerizm ve Barok’a da öncülük etti. Meşhur Fransız Fernand Braudel ise Alfa Yayınlarından okurla buluşan “İtalyan Modeli” eserinde bu devri, kendi gözünden ve bugünün merceğinden inceliyor.
Braudel, İtalya’nın muazzam kültürel gelişimi sırasında sanat, bilim, politika ve ticaret arasındaki karmaşık etkileşimi ele alıyor. Eser, İtalya’nın 1450’den 1650’ye kadarki yükselişinden sonra nasıl çöküşe geçtiğini de anlamaya fırsat tanıyor.
SAMİMİ SOHBETLERDEMANEVİ MESELELER
Adını Âşık Reyhani’nin mısralarından alan “Belki Derdimize Çare Bir Çiçek” adlı söyleşi janrındaki eser, TK Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Sadettin Ökten, Kemal Sayar ve Mehmet Dinç’in sohbetlerinden meydana gelen kitapta, kimlik bunalımı içerisinde savrulan ve hakikati kaybeden insana “ruhun güzellikleri” hatırlatılıyor.
Kitapta bir çiçekle ruhları tamir etmenin ehemmiyeti vurgulanıyor. Sıcak bir üslubu olan eserde; kader, tevekkül ve özgürlüğün sınırları gibi mevzular etrafından sorular ve cevaplarla çizilen geniş bir dairede dolaşılıyor.
DÖRT PAYİTAHTTAN MANZARALAR
Manzum seyahatnamelerin en eskilerinden biri olan Emir Hüseyin Ebîverdî’nin “Dört Başkent” (Çâr Taht) adlı eseri yeniden okurla buluşuyor. Turgay Şafak’ın tercüme edip VakıfBank Kültür Yayınları’nın yayımladığı eserin her bir kısmı, Ebîverdî’nin bir başehre yaptığı seyahati ve o ülkenin padişahıyla yaptığı görüşmeye dayanıyor.
Şairin, 15. asrın sonlarında Memâlik-i Rum (Osmanlı Devleti) ve payitahtı İstanbul’dan Memâlik-i Arab (Memlükler) ve payitahtı Kahire’ye, Memâlik-i Azerbaycan (Akkoyunlular) ve payitahtı Tebriz’den Memâlik-i Horasan (Timurlular) ve payitahtı Herat’a yaptığı seyahatler, okuyucusuna da farklı bir yolculuk vadediyor.
Ebîverdî eserde İstanbul hakkında “Mümin ve kâfir orada emniyettedir. Göğün topları burcunu dövse onun üzerinden bir zerre toprak bile düşmez yere. Âlem iyisine de kötüsüne de hayrandır” ifadelerini kullanıyor.