"Miraç rüya değildir!" Dr. Zeki Çıkman'ın dinde reformcularla mücadelesi

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
"Miraç rüya değildir!" Dr. Zeki Çıkman'ın dinde reformcularla mücadelesi

Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Miraç mucizesi hakkında yaşanan en hararetli tartışmalardan biri Hamidullah’ın görüşleri hakkındadır. 70'li yıllarda Türkiye'de verdiği bir konferans ve yayınladığı kitaba karşı, hamiyetli bir genç olan Dr. Zeki Çıkman'ın mücadelesi ses getirmiş, konuyu sulandıranlara cevap niteliğinde bir kitaba dönüşmüştür.

Miraç mucizesi hakkında Türkiye’de yaşanan en hararetli tartışmalardan biri Prof. Dr. M. Hamidullah’ın görüşleri hakkındadır.

Türkiye’ye “misafir akademisyen” olarak gelen Hamidullah, muhtelif konferanslarında görüşlerini paylaşırken Miraç mucizesi hakkında 1350 yıllık kabulün dışında konuştu. Ancak hamiyetli bir gençten cevap geldi. Sonradan göz doktoru olan bu genç, Zeki Çıkman'dı.

Çıkman önce sözlü sonra da yazılı olarak Hamidullah'ın görüşlerine cevap yazdı. "Mi'râc ve Hamidullah - İmanımızla Oynamayınız!" adlı kitap kısa zamanda tükenince genişleterek 2. baskıyı hazırladı.

TAKDİRLER, TAKRİZLER

Kuran-ı Kerim’de İsrâ suresinde ve hadis-i şeriflerde tafsilatlı olarak anlatılan Miraç mucizesi; peygamber efendimizin bir anda, önce Mekke’den Kudüs’e sonra bu alemden çıkıp 7 kat semayı da aşarak ebedi aleme gidip gelmesidir. Hicri takvimde Recep ayında yaşanan bu hadise, asırlardır Miraç Kandili olarak kutlanagelmiştir.

Hamidullah Miraç hakkındaki farklı görüşlerini Erzurum’da, üniversitede İslami İlimler Fakültesi’ndeki seminerinde dile getirince, orada bulunan Zeki Çıkman Bey önce dinleyen ilahiyatçı akademisyenlerin cevap vermesini bekliyor. Onlardan bu iddialara bir cevap gelmeyince ise kendisi söze giriyor. Hamidullah ile arasında takriben 50 dakika süren bir münazara oluyor. Seminerin teyiple kaydedilen bandlarını alıp saklayan Çıkman, münazaranın detayları kitaplaştırıyor.

Kitap Berekat Yayınevi tarafından 1976 senesinde basılmadan önce devrin ilim adamlarına sunulur. Yazar onların da takdir ve tescillerini alır. Nitekim başında “Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri” kitabı başta olmak üzere çeşitli tercüme ve telif eserleri ile tanınan, eski Yüksek İslam Enstitüsü müdürü, merhum Ahmed Davudoğlu Hoca bir takriz yazmıştır.

Takrizin başlarından itibaren dinde reform meselesini ve bunun tehlikesini anlatan Ahmed Davudoğlu sözlerini şu cümleler ile bitirmektedir: “Allahü tealaya hamd olsun ki bu memleket Dr. Zeki Çıkman gibi hamiyetli ve uyanık gençlerden hâli değildir. Müellifi tebrik eder ve daha nice hayırlı eserlere muvaffak olmasını dilerken emsalinin çoğalmasını Cenab-ı Hakdan niyaz ederim.”

Ayrıca sabık (eski) Erzurum müftüsü Osman Bektaş Bey’in de takrizleri vardır.

İMAM-I A'ZÂMIN CEVABI

Önce Hamidullah'ın görüşlerini 10 madde halinde veren Çıkman sonra bunları cevaplandırır. Nihai olarak da şöyle söyler: 

“Ehl-i sünnetin büyük alimi İmam-ı azam Ebu Hanife “radiyallahu anh” hazretleri Fıkh-ı Ekber kitabında şöyle buyuruyorlar: Mi’rac, ruh ve cesed beraber olmuştur. İşte en büyük delil. Ehl-i sünnet olarak daha neyi arıyor, ne yapmak istiyoruz?”

Eserde şu soruların cevabının peşine düşülmüştür: Mescid-i aksa miraç esnasında yok muydu? Mescid-i aksa bir tane mi? Peygamberimiz Kudüs’ü daha önce gördü mü? Miraç hadisesi Cenab-ı Allah’ın zamandan ve mekandan münezzeh olmasına bir nakısa mıdır? Ayet-i kerimede geçen “abd” kelimesi ile beden de kastedilmekte midir? Miraç ruh ile mi olmuştur? Miraç bir tane mi yoksa birden fazla mı olmuştur? Şakk-ı Sadr meselesinin tafsilatı nedir? Miraç ilk nerede vuku buldu? Sahabeler arasında miraç hakkında ihtilaflar var mıydı?

İLMİ HASSASİYET

Kitap bu haliyle çok ilgi çeker ve kısa zamanda baskısı tükenir. Bunun üzerine genişletilmiş bir çalışma hazırlanır. Zeki Çıkman kitabı ikiye ayırmış ve içine "Müsteşrikler ve İslam Dünyası" bölümü eklenmiştir.

Burada Doğu hakkında araştırmalar yapan Batılı araştırmacıların maksatlarının neler olduğu, bu faaliyete niçin giriştikleri, İslam dünyasındaki emellerini gerçekleştirebilmek için hangi metotları tatbik ettikleri gibi pek çok mesele detaylı bir şekilde anlatılmaktadır.

Hamidullah’ın basılmış olan kitaplarından da İslam akaidine uymayan pek çok cümle burada kitabın hem Türkçe tercümesinden hem de Fransızca orjinalinden sayfa numarası verilerek iktibas edilmekte daha sonra ise muhtelif delillerde bu iktibas yapılan kısımlar tezyif edilmektedir.

Bunları hazırlarken Zeki Çıkman'ın ilmi hassasiyetini şu satırlardan anlıyoruz: 

“Hamidullah’ın Fransızca olarak yazdığı -Prophete De L’ Islam, Paris, 1959- isimli iki ciltlik eserini daha sonra M. Said Mutlu ve Salih Tuğ -İslam Peygamberi, İstanbul, 1969- ismi altında tercüme ettiler….. İslam Peygamberi isimli eserden alınan mehazların doğru tercüme edilip edilmediğini kontrol için de, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden Sayın Dr. Ali Özçelebi’nin yardımlarına mazhar oldum. Eserin orjinali olan -Prophete De L’ Islam- ile karşılaştırılarak kontrol edildi. Bütün tercümelerin aslına uygun olduğu tesbit edildi…”

KURTULUŞ REÇETESİ: KÜLTÜR 

Erzurum’da göz doktoru olan Zeki Bey, sonraki senelerde profesör de oldu. Kendi branşında pek çok başarıya imza attı. O güne kadar Türkiye’de üretilemeyen kriyocerrahi cihazlarını yaptı. Bir hafta sonu atölyesinde çalışırken tornadan fırlayan bir çelik parçasıyla yaralanan Çıkman uzun zaman bu yaralanmanın sıkıntısını çekti. 1 Mart 2021’de ebedi aleme irtihal etti. 

Kitabında İslam dünyasıyla alakalı problemleri anlatan Çıkman, "Hatalı Kurtuluş Reçetelerine Kapılmamalıdır" başlığı altında şu değerlendirmeyi yapar: 

“Zamanımızda İslam dünyası büyük içtimâî, kültürel, siyâsi, iktisadî hastalıklar ve buhranlar ile pençeleşmektedir. Bilhassa bir asırdan beri de, bu hastalık ve buhranlardan kurtulmak için ortaya bir sürü kurtuluş reçetesi atılmıştır. Bu reçetelerin çoğu tamamen veyâ kısmen hatâlı olup hastalık ve buhranları bir kat artırmaktan başka bir şeye yaramaz.

Derin bir kültüre, görüşe ve anlayışa sahip olmayan kimseler İslam dünyasının kurtuluşunu öncelikle siyasi çalışmalarda görüyorlar. Halbuki hastalık siyasi değildir. İslam dünyasındaki hastalık kültür ve ictimaiyyatla ilgilidir. Davâ siyaset mes’elesi değil, adam meselesidir. İslam dünyasında insan unsuru çok zayıftır.

İslam dünyasında İslama has temel müesseseler büyük sarsıntılar geçirmektedir. İslam maarifi, ilim ve kültür hayatı, İslam tasavvufu, İslam ahlâkı, İslam âdetleri, İslam ailesi, dini emir ve yasaklara riayet, İslamî yaşayış tarzı çok zayıflamıştır.

İslamın yasak etmiş olduğu her türlü kötülük her tarafa yayılmıştır. Bu ictimai bünyemizi bir kanser gibi sarmıştır.

İslam dini en son ve en mükemmel dindir. Onda hiçbir eksiklik yoktur. Çünkü ilâhî bir nizamdır. Fakat müslümanlar ile İslam dinî arasında bugün büyük bir uçurum açılmıştır.

İslam dini yüksekte duruyor; fakat biz onu iyice tatbik etmediğimiz, bir çok hususlarda ihmâl ettiğimiz, emir ve yasaklarını dikkate almadığımız için çökmüşüz, düşmüşüz ve alçalmışız.

Evet kurtuluş imân, ihlâs ilim ve ibâdettedir. Üstün müslümanlar yetiştirmektedir. Kurtuluş nefisle yapılan büyük cihaddadır.

Kurtuluş ahlâk ve fazilet sâhibi olmaktadır. Öteki işler bunlardan sonradır. Bu metodla çalışanlar hem kendilerini kurtarır, hem de din kardeşlerine faydalı olurlar. İslam tarihi bunun misâlleriyle doludur. Zamanımızda da çok müsbet örnekleri vardır. Yurdumuzdaki örnekleri herkes bilmektedir. (Bunlar aleyhinde, mezhebsizler ve İbn Teymiyye taifesi bulunur.)

Meseleyi din kardeşlerimizin firâsetlerine havale ederek konuyu burada kesiyoruz."

Düzenleyen:  - Kültür - Sanat
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...