Oscar'lı Boşnak yönetmen Tanovic: Sinema yapmak savaş vermek gibi

- Güncelleme:
Oscar'lı Boşnak yönetmen Tanovic: Sinema yapmak savaş vermek gibi

Kültür - Sanat Haberleri

Bosna’da savaş gören Oscar’lı yönetmen Danis Tanovic “Savaştan korkmuyorum. Zaten ne zaman film çekmek isteseniz âdeta harbe girersiniz. Para, oyuncular, sahne, lokasyon... Bunların hepsi için çatışmanız gerekir” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Danis Tanovic, 1992’de başlayan Bosna Savaşı’nı bizzat yaşayan, hayatta kalıp sonra tecrübelerini “Tarafsız Bölge” isimli filme taşıyan ve bu eserle Oscar kazanan bir yönetmen… Daha sonraki filmlerinde de savaşlara yer veren yönetmen, son eseri “Komşuluk Hâlleri”ni ise TRT’nin ortak yapımcılığında meydana getirdi. Boşnak yönetmen, dün sona eren “12 Punto”da ise hem filmini seyircilerle buluşturdu hem de tecrübelerini paylaştı. Ben de bu vesileyle kendisiyle Feriye’de bir Boğaz akşamında bir araya geldim. Tanovic, açık havada filmi gösterilirken sorularıma cevap verdi… 

> Sinema kariyeriniz biraz ülkenizle özdeşleşmiş gibi... Bosna Savaşı tecrübeniz birçok filmle sinemanıza yansıdı. Eğer bu savaş olmasaydı, yine film çeker miydiniz?

Elbette. Savaştan önce sinema okumaya başlamıştım zaten. Sinema çok şahsidir. Size hayatta ne oluyorsa filminize de yansır. Aileniz, eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız... Hayatınızın her parçası sizi etkiler. Ben de bir savaş yaşadım ve filmlerime yansıdı. Yönetmenliğin en büyük yapı taşı tecrübelerinizin olması ve onlara bakabilmenizdir. Sadece hissetmek yetmez, dışarıdan da gözlemlemek gerekir.

> Ama savaş çok farklı bir hadise. Bunun da farklı bir tesiri olmadı mı?

Keşke sana katılabilseydim. Ancak savaşlar sandığımızdan daha sıradan. Türkiye’de yaşayanlar olarak dünyadaki birçok ülkeden daha çok savaş tecrübeniz var diyebilirim. Keşke savaşın bu kadar sıradan olmadığı bir dünyada yaşasaydık ama durum malum... İki ay önce de Ukrayna’daydım, 2003’te Afganistan’da bulundum. Savaştan korkmuyorum. Zaten sinema da her şeyiyle bir savaş. Ne zaman film çekmek isteseniz âdeta harbe girersiniz. Para, oyuncular, sahne, lokasyon... Bunların hepsi için çatışmanız gerekir.

Oscar'lı Boşnak yönetmen Tanovic: Sinema yapmak savaş vermek gibi
Tanovic’le 12 Punto’da buluştuk.

HER ŞEY HAREKET HÂLİNDE 

> Dünya son yıllarda yine kaotik bir hâl alıyor. Bir yönetmen olarak bu durum size ne düşündürüyor?

Artık her şey sürekli hareket hâlinde. Bunu kavraması bile zor, çünkü değişiklikler her an yaşanıyor. Normalde elli senede olacak değişimler artık üç senede gerçekleşiyor. Mesela ilk filmim makasla kesilmişti. Benim için ilk büyük devrim ise bilgisayardı; çünkü kesip biçmeyi onunla yapmaya başlamıştık. Bilgisayarları öğrenmek istemeyen bir editörüm, kayboldu gitti. Sonra internet gelişti ve ben Paris’te filmimi montajlarken editörüm New York’ta üzerinden çalışabildi. Şimdi yapay zekâ çıktı...

> Evet, bugün Hollywood’da senaristler yapay zekâyı protesto ediyor. Sinemanın yapay zekâ ile imtihanının sonu ne olacak?

Bunu kimse bilemez. Biliyorum diyen yalancıdır. Yapay zekâ günün sonunda yeni bir araç. Ancak senaristler ve oyuncuların endişelerini anlayabiliyorum. Günümüzde çok küçük kitle, birçok şeyi kontrol ediyor. Az kişi çok zengin oluyor ve insanların emeğinden faydalanıyor. Bu yüzden Brad Pitt’in suratını yapay zekâ ile filmde kullanmak isteyenler önce ona sormalı ve ödemesini yapmalı. Normali bu... İnsanlara ödeme yapmazsın kalite yere düşer.

> Son filminiz “Komşuluk Hâlleri”ne gelirsek... Sanıyorum iki köftecinin çekişmesini işleyen bu komedi filmi, pandeminin sıkıntılarından doğdu. Neler söylersiniz?

Eser pandemi zamanında çekildi. İnsanlar ölüyordu. “Bir gün bunlar bitecek” diye düşündüm. Bu ilhamın ilk patlama noktasıydı. İnsanların gülmesini istedim. Ben zaten komik olduğumu düşünürüm. O yüzden savaş karşıtı filmim olan “Tarafsız Bölge”yi bile komedi olarak görürüm.

TÜRKİYE-BOSNA BAĞI SANILANDAN DAHA GÜÇLÜ

> Ortak yapım filminiz, aynı zamanda Türkiye ile Bosna Hersek arasında olan beş asırlık bir bağın da yansıması. Bu yakınlık basit mi?

Basit değil ve çok güzel bir bağ var. Komşuluk hâlâ bizde yaşanan bir şey. Aile hâlâ bizim için önemli. Kelimelerimiz aynı...  Bu bağ sandığımızdan güçlü yani. Tabii, bu sinema için de önemli. Türkiye’ye geldiğimde ise evimdeymişim gibi hissediyorum. Dürüst olacağım; gidip bir Avrupa şehrinde sabit yaşayabilseydim, tercihim kesinlikle İstanbul olurdu. Buranın çok iyi bir havası var.

> Usta bir yönetmen olarak “12 Punto”da sinemacılarla tecrübelerinizi paylaştınız. Şu an arka planda filminizin seslerini duyuyoruz. Bu size neler hissettiriyor?

İstanbul’a gelmeyi çok seviyorum. Bu şehre gelmek için her sebep, iyi sebeptir diyebilirim. Filmim başladığında ilk duyduğunuz şarkıyı da benim kızım söylüyor. Sesini duydum ve “Aa film başlamış” dedim. Tecrübelerimi paylaşmaya da alışıyorum. Zaten benim için film yapmak öyle gizemli bir şey değil. Film yapmak bir zanaat; üretimdir.  

> O yüzden öğretilebilir bir şey sanırım...

Zanaatı öğretebilirim; iki günde bir film çekebilirsiniz. Ama çok iyi bir film olur mu bilmem! Çünkü bunlar çok sübjektif şeyler. Zaten beş tane iyi film çeksen de altıncının iyi olacağının garantisi yok. Bunun bir formülü de mevcut değil.

TAVSİYE EDERİM; HERKESİN OSCAR'I OLMALI

Yönetmen Danis Tanovic’e “Oscar almak yönetmen üzerinde bir yük mü? Sonraki yıllarda omuzlarınızda bir ağırlık hissettiniz mi?” diye sorduğumda esprili bir üslupla “Hayır, tavsiye ederim; herkesin bir Oscar’ı olmalı!” diye cevap veriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...