Osman Kemal Kayra: Alt tabakanın kültürü dünyaya hükmediyor

Osman Kemal Kayra: Alt tabakanın kültürü dünyaya hükmediyor

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Prof. Kayra: Artık insanların çoğu düşünmek istemiyor. Avrupa’da bugün ciddi filozof bile yetişmiyor. Şimdi dünyayı müzik yönlendiriyor. Klasik olan her şeye isyan başladı. Dünyaya alt tabakanın kültürü hâkim oldu.

MURAT ÖZTEKİN

Prof. Dr. Osman Kemal Kayra, raflarda yerini alan “Orhun’dan Tuna’ya” adlı eserinde kültürel maceramıza tarihî bir perspektiften bakıyor. Orta Asya’dan Avrupa içlerine uzanan serüvenin kodlarını okuyucuya aktarıyor. Bilgeoğuz Yayınlarından çıkan eser, Türklerin kültürel yolculuğunu farklı başlıklar altında ele aldığı gibi, Türkiye’de son bir asırda yaşanan değişimlere de ayna tutuyor. Yazar, ortak bir Avrupa kültürünün varlığını sorguluyor, sanat ve Hristiyanlık arasındaki bağı ortaya koyuyor, Türkiye’deki modernleşmenin handikaplarını gözler önüne seriyor. Biz de Osman Kemal Kayra Hoca ile konuşuyoruz…

> ‘Orhun’dan Tuna’ya adlı eserinizde, dertli bir şekilde Türk kültür ve medeniyetinin onlarca farklı meselesine temas ediyorsunuz. Kitabın yazım hikâyesinin arkasında ne var?

Osmanlı yavaş yavaş çökerken aydınlarda büyük bir sıkıntı meydana geldi. İşte o sıkıntı dedelerden torunlara intikal etti. Ahmet Haşim “Melali anlamayan nesle aşina değiliz” diyor. Melal, sıkıntı, keder bizim ortak duygumuz hâline gelmiştir. Biz de bu acıyı devraldık.

Osman Kemal Kayra: Alt tabakanın kültürü dünyaya hükmediyor

YAHYA KEMAL’İN MECLİSİNDE BULUNDUM

> O sıkıntıyı yaşayan eski simalarla nasıl yakınlıklarınız oldu?

Osmanlının son neslini gören bir kuşaktanım. Onlar arasında Osmanlının tadını almış olan Yahya Kemal de vardı. Küçükken iki defa babamla birlikte meclisinde bulunmuştum. O zaman ne olduğunu anlamamıştım ama onu görmüş olmak, uzun yıllar sonra bana tesir etti. Aynı zamanda Necip Fazıl Kısakürek’le yıllarca görüştüm. Özellikle Milliyetçiler Derneğindeyken çok isim tanıdım; tabii bazılarını tanıdığıma çok üzüldüm.

> Kitabınızın isminde “Orhun” geçiyor. Bu suyun kenarında doğan Türk kültürünün kodlarında neler var?

İslam’dan önce Çin, Arap ve Helen kültür daireleri vardı. Bunların hepsi çok geniş sahalara yayılmıştı. Türk kültürü ise bozkıra dayalıydı. İslam’dan evvel seyyaldi. Fakat Türklerin bir edebî altyapısı mevcuttu. Kökeninde cihangirlik, mertlik gibi unsurlar vardı. Türklerin İslam’ı kabul etmeleri ise kolay olmadı; 200 sene savaşlarla direndiler. Müslümanların hakka riayetini görünce, Türk kültürü ile Arap kültürü birleşti.

TÜRKLER MÜSLÜMAN OLUNCA EDEBİYATIN ÜSTÜN ÖRNEKLERİNİ VERDİ

> Bu değişim Türklerin kültürel yapısını ne yönde değiştirdi? Yani Türk kültürünün zayıfladığını söylemek mümkün mü?

“Türkler Müslüman olduktan sonra kendi kültürlerini unuttular” diye çok şey söylenir. Ama bu yanlıştır. Biz Türk kültüründen kopmadık, Orta Asya kültüründen uzaklaştık. Sonrasında bizde İslam’la ihtişamlı bir divan edebiyatı meydana geldi. Türkler Müslüman olduktan hemen sonra “Kutadgu Bilig” diye bir eser kaleme aldı, 15. asırda Çağatay edebiyatında divan edebiyatının en üstün örneklerini verdi. Ali Şir Nevai ve Örfi gibi büyük şairler yetişti. Bozkır kültüründe edebiyatın inceliğini pek görmezsiniz. Bütün bunlar İslam’ın getirdiği yenilikle mümkün oldu. Bu safha Horasan’da başlayıp Osmanlıda en üst noktaya ulaştı. Türk hat sanatının da bir misli dünyada meydana getirilemedi. Mesela celi divani ve divani, Osmanlının bulmuş olduğu yazı üsluplarıydı.

> Peki, Osmanlı bir kültür ihracı meydana getirdi mi?

Tabii, bir kültürel akış vardı. Zorlama ile değildi. İstanbul, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan ilmin merkezi oldu, güzel sanatlarıyla öne çıktı. Osmanlı saraylarına halk edebiyatı, saz girmedi. Kültürün en yüksek noktası olan divan edebiyatı geliştirildi.

> Osmanlı medeniyeti 19. asırda güçlü bir şekilde çökmeye başladı. Kültürel sahada ne gibi eksiklikler yaşandı?

Batı imparatorlukları terk ettikten sonra ulus devletlere dönüştü. Bu devletler kendi kültürlerini o kadar büyüttüler ki, Osmanlı tebaasındaki gençleri Avrupa’ya çekmeyi başardılar. Oraya gidenler muazzam bir kültürle tanıştıklarını düşündüler. Mesela o yıllarda Avrupa’ya giden Yirmisekiz Mehmed Çelebi, opera seyredişini çarpılmışçasına anlatır. Bizim insanlarımız Avrupa’ya gitmeye başladıkça Pera’da bir kültür gelişti. Böylece Avrupa kültürü bize enjekte edildi. O zamanlarda hiçbir şeye yaramayan tiyatro eserleri göklere çıkarıldı. Mesela Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”, bugün ortaokul talebesinin bile daha iyi kaleme alabileceği bir metindi.

ÖMER SEYFETTİN'İ BİLE ANLAMAYAN BİR NESİL VAR

Prof. Osman Kemal Kayra “Türkiye’nin kültürel manada dünyaya bir şey söylemesi mümkün mü?” soruma şöyle cevap veriyor: Halid Ziya ölmeden evvel “Aşk-ı Memnu” ve “Mai ve Siyah”ı iki defa sadeleştirmek zorunda kaldı. Ömer Seyfettin’i bile anlamayan, kopuk bir nesil var bugün. Maalesef ben bu konuda kötümserim. Dibine asit dökülen fidanları yeniden yeşertmek mümkün değildir. Başka bir sahada, başka fidanlar yetiştirilmelidir.

İNSANLAR DÜŞÜNMEK İSTEMİYOR

> Peki edebiyat ve tiyatrodaki modernleşme karışışında bir şeyler yapan Osmanlı aydını olmadı mı hiç?

Ahmed Vefik Paşa, Fransız eserlerini adapte etti. Yani millî kültüre uyguladı. Bu da çok önemlidir. Ancak kendisi satılık bir insan değildi ve bu eserleri devam ettiremedi. Sonra özel tiyatrolar dinî tahrip etmek için kullanılmaya başladı. “Aynaroz Kadısı” gibi din adamlarını aşağılayan korkunç eserler yazıldı.  Meddah tiyatrosunun kavuğu yıkılmış insanlara teslim edildi. Bir gün Nejat Uygur’a niçin millî eserler sahnelemediğini sormuştum. Kendisi “Var mı oynatacak eser! Yıkıcı olmamak için komedi türüne yöneldim” diye cevap vermişti. Haklıydı.

> Bugün dünyadaki kültürel hegemonyayı nasıl yorumluyorsunuz?

İnsanların çoğu düşünmek istemiyor. Tefekkür artık bitti… Bütün mesele bu… Avrupa’da bugün ciddi filozof bile yetişmiyor. Ne oluyor peki? Şimdi dünyayı müzik yönlendiriyor. Artık Avrupa da kendine has estetiği unuttu. Klasik olan her şeye isyan başladı. Dünyaya alt tabakanın kültürü hâkim oldu. Halkın seviyesini aşağıya çeken şeyler bunlar. Edebiyat geride kaldı. Nobel bile ancak zorla birkaç protest adam bularak ödül veriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...