Sultana affını müjdeledi

Rüyamda, hocam, şefaat isteyenleri Peygamberimizin huzuruna çıkarıyordu. 3. Ahmed Hanı da elleri bağlı olarak götürüp Resûlullah'tan şefaat istedi

İstanbul'un en meşhur evliyalarından olan Mehmet Emîn Tokadî hazretleri, Ahmed Yekdest hazretlerinin halîfesidir. Ahmed Yekdest de, Îmâm-ı Rabbanî hazretlerinin üçüncü oğlu Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretlerinin halifesi olup, onun yetiştirdiği yedi bin mürşidi kâmilden biridir. Mehmet Emîn Tokadi hazretleri de Ahmet Yekdest hazretlerinin hizmetinde, derslerinde ve sohbetlerinde yetişerek Nakşibendî, Kadirî, Şâzili, Şettârî yollarının rehberi oldu. Daha sonra İstanbul'a yerleşerek Şehzâde Camii'nde ve Sultan Mahmut Camii'nde talebe yetiştirdi.
Burada yetişen talebelerinden Hattat Mehmet Rasim Efendi hocasının büyüklüğü ile ilgili bir hatırasını şöyle anlattı; "Cennetmekân Üçüncü Ahmed Hânın vefatından sonra, şöyle bir rüya gördüm. Geniş bir sahrada orduyu hümayun kurulmuştu. Bir tepe üzerinde de sultanlara mahsus bir çadır, onun etrafında ise büyük bir kalabalık vardı. Kalabalıkta bir kişiye yaklaşıp, 'Bu ordunun kumandanı kimdir?' diye sordum. O da, 'Ahir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâmdır' dedi. Cehenneme gidecek bazı kimseler bu büyük çadıra götürülüyor, buradan şefaat edilirse Cehennemden kurtuluyordu. Yine birisine; 'Peygamber efendimiz nerede bulunuyor?' diye sorduğumda, 'Tepedeki büyük çadırda' dedi. Hemen çadırın yanına koştum. Çadırın kapısına vardığımda, Mehmet Emin Tokadî hazretlerini çadırın kapısında gördüm. Şefaat isteyenleri çadırın içine götürüp, getiriyordu. Çok şaşırdım. Biz bu zatı anlayamamışız diye çok üzüldüm. O anda elleri bağlı birini çadırın kapısına doğru getirdiklerini gördüm. 'Bu kimdir?' diye sorduğumda, Sultan Ahmet'tir dediler. Sonra çadıra yaklaşıp, Mehmet Emin Tokâdî hazretlerine teslim ettiler. O da önüne düşüp çadırın içine girdiler. İçeride Peygamber efendimiz kendisine iltifat buyurdu. Çadırdan çıktıklarında Mehmet Emin Tokâdî hazretleri, 'Şefâat buyurulup affolundun, müjde olsun!' diye bağırdı. Dışarda sultanlara mahsus süslü bir at duruyordu. Mehmet Emin Tokâdî hazretleri, sultanı tazim ve hürmetle çadırdan çıkarıp, bekleyen süslü ata bindirdi. Etraftakilerin tebrikleri arasında, süratle oradan uzaklaştı. Bu rüyayı gördükten sonra ertesi gün talebelere hat dersi veriyordum. Mehmet Emin Efendi bazı günler teşrif ederdi. O gün de dershanemizi teşrif etti. Hemen karşılayıp elini öptüm. Bu sırada bana; 'Hoca Efendi, akşamki seyrana ne dersin?' buyurdu. O gece gördüğüm rüyayı hatırlayıp ağlayarak ellerine kapandım. Mehmet Emin Efendi de ağladı. Sonra şükredip bana, 'Ben hayatta iken bu gibi ilâhî sırları yayarak, bizim hâlimizi teşhir etmene rızâ göstermem. Vefatımdan sonra anlatmanda bir mahzur yoktur.' buyurdu. Vefatına kadar bunu kimseye anlatmadım. Vefatından sonra güzel vasıflarını ve üstünlüğünü yâd etmek bakımından yeri geldikçe nakleder oldum."
83 yaşında vefat eden Mehmet Emin Tokadi hazretleri İstanbul'da metfun bulunan evliyanın en büyüklerindendir. Kendisini vesile ederek, kabri başında yapılan dua makbuldür. Tanıyıp sevenler kabrini ziyaret ederek feyz almakta, muratlarına kavuşmaktadırlar.
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır. Namazların sonunda okunan salli barikler salevattır. Peygamber efendimize salevat getirmek için "Allahümme salli ala Muhammed ve ala ali Muhammed" demek kâfidir. Namazda okuduğumuz, Salli barikleri okumak daha sevaptır. Peygamberimiz buyurdu kî, "kim günde yüz defa salevât-ı şerife okursa, kıyamet gününde güneşin sıcaklığından kurtulup, arşın gölgesi altında benimle beraberdir. Ve kim benim için bir salevât-ı şerife getirirse, rahmet melekleri onun günahlarının af olması için duâ ve istiğfar ederler."