Kâbus bitmedi, dört kişiden biri gizli verem

Düzenleyen: / Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Kâbus bitmedi, dört kişiden biri gizli verem

Sağlık Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Dünya nüfusunun yüzde 25’i uyuyan verem mikrobunu vücudunda taşıyor. Bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar neticesinde, uyuyan virüs aktif hâle geçiyor. Bu şekilde kişi hem hastalanıyor hem de hastalığı bulaştırıyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK'IN HABERİ - Çevremizde sık görmediğimiz için bittiğini düşündüğümüz verem, hâlâ dünyanın en yaygın görülen ve en çok öldüren hastalıkları arasında en üst sıralarda yer alıyor. Dünya çapında her yıl 10 milyondan fazla kişi vereme yakalanıyor ve 1,5 milyon kişi hayatını kaybediyor.

Türkiye’nin veremle mücadele ve tedavi politikalarındaki başarılar sayesinde tüberküloz görülme sıklığının yüz binde 11,4’e kadar gerilediğini söyleyen İstanbul Verem Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan “Ülkemizde tüberküloz tedavisinin ücretsiz olarak yapılmasının bu noktada etkisi çok büyük” dedi.

Türkiye’nin tüberküloz görülme sıklığı açısından bakıldığında orta düzeydeki ülkeler arasında bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Kılıçaslan “Ülkemizde her yıl yaklaşık 10 bin kişi vereme yakalanıyor. Verem daha çok Hindistan, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerde yoğun olarak görülüyor. Çünkü bu hastalık yoksulluk, sosyal problemler, açlıkla yakından ilgili. Hastalık dünyada hâlâ o kadar ciddi bir sağlık problemi ki, Birleşmiş Milletler son 5 yılda 2 defa devlet başkanları düzeyinde toplanarak bu sağlık sorununu ve geleceğini konuştu” diye açıkladı.

UYUYAN VEREM HASTALIĞI HER AN UYANABİLİR

Dünya insanların yüzde 25’e yakınının verem mikrobunu almış durumda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan "Bu demektir ki, her dört kişiden biri verem mikrobu taşıyor. Fakat bunlar hasta olmuyor, kimseye bulaştırmıyor. Filminde bir şey görünmüyor" dedi.

"Mikrop, sessiz şekilde vücutta yaşıyor, aslında canlı ama uyuyor" diyen Kılıçaslan şu ifadeleri kullandı:

"Vücudun direnci bozulursa, mesela HIV/AIDS olursa yeniden canlanabilir. Mesela Covid vücut direncini bozan bir hastalık olsaydı ikinci bir verem salgını başlamış olurdu. Covid hücresel bağışıklığımızı bozmuyordu ama mesela HIV bozuyor. O yüzden HIV’in yaygın olduğu bazı Afrika ülkeleri, Güneydoğu Asya, bazı eski Sovyet Cumhuriyetleri gibi ülkelerde verem de patlamış durumda.

Bir ülkede HIV yaygınsa o enfeksiyon sessiz veremi aktif hâle getiriyor. Ama mesela yarın dünyada herhangi başka bir virüs salgını olsa, o zaman yine böyle bir tehlike ortaya çıkar. Bu sessiz enfeksiyon, büyük bir potansiyel tehlike de taşıyor. Dolayısıyla bu konunun önemi aşının bulunması bu işleri önlemesi lazım."

"BU GRUPLARIN KORUNMASI LAZIM"

HIV’den başka, bağışıklık sistemimizi bozan diğer hastalıkların da uyuyan veremi aktif hâle getirebileceğine işaret eden Prof. Dr. Kılıçaslan “Mesela uzun süre yüksek doz kortizon kullanmak, şeker hastalığı, bağışıklığı baskılayan ilaçlar kullanan organ nakilli hastalar, bazı tümörler, kronik böbrek yetersizliği, diyaliz hastaları, romatizmal hastalıklar ve kronik bağırsak hastalıklarında kullanılan TNF Alfa Blokerleri sessiz verem aktif hâle geçebiliyor. Bu grupların korunması lazım” dedi.

SIVI TEDAVİSİ İLE BÖBREKLER KORUNMALI

Kardiyolojide sık yapılan koroner anjiografi tetkikinde kullanılan kontrast maddelerin özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu olanlarda böbrek üzerine zararlı etkilerinin olabileceğine işaret eden Dr. Hüseyin Deniz Kılıç “Bu nedenle anjiografi öncesi böbrek fonksiyon testlerinin tetkik edilmesi işlem öncesi ve sonrası damardan sıvı tedavisi ile böbreklerin korunması gerekir. Kalp damar hastalıklarını teşhis ve tedavisinde her aşamada böbrek fonksiyon testlerinin takip edilmesi, ortak risk faktörlerinin yönetiminde koordineli hareket edilmesi hayati öneme sahiptir” diye konuştu.

Kâbus bitmedi, dört kişiden biri gizli veremProf. Dr. Zeki Kılıçaslan

TÜBERKÜLOZDA YENİ AŞI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

Verem aşısının bundan yaklaşık 100 yıl önce keşfedilerek kullanılmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan “Çok eski teknoloji. İnsanların tüberküloz olmasını tam önlemiyor. Türkiye aşılamada çok başarılı olduğu hâlde, hastalığı bir türlü silemiyoruz. Çünkü aşı o kadar etkili değil. Çok etkili yeni bir aşıya ihtiyacımız var. Aşı çalışmaları son birkaç yıldır hızlandı ama hâlâ etkili bir ilaç bulunamadı. Bizim elimizdeki şu anki aşı, esas olarak bebeklerin veremden ölmesini engelliyor. Menenjit veremini önlüyor. Ama erişkinlerin akciğer veremi olmasını daha az önlüyor. Asıl bulaştırıcı olanlar da bununla olduğu için bulaştırma devam ediyor” dedi.

VEREMLİ HASTAYA PARA DESTEĞİ

Türkiye’nin verem tedavi politikalarının örnek düzeyde olduğunu aktaran Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, şu değerlendirmede bulundu: “Hiçbir hastayı tedavisiz bırakmıyoruz. Verem ilaçları eczanede satılmaz. Hastanın kayıt olarak dispanserden alması gerekir. Ülkemizde verem teşhisi konan ve tedaviye başlanan kişinin ilacını her gün düzenli olarak kullanması, bir sağlık personeli kontrolünde sağlanır. Şu anda video gözetimli tedavi yapılıyor.

Kişi ilacını eskiden dispansere gelerek sağlık personelinin gözetiminde içerdi. Şimdi telefon yardımıyla sağlık personeline bağlanarak onun gözü önünde içiyor” dedi. Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığının ortak çalışmasıyla verem tedavisi gören ilacını düzenli kullanan alım gücü düşük kişilere 6 ay boyunca yaklaşık 4 milyon TL para verildiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıçaslan “Bu durum tedaviye uyumu kolaylaştırıyor.”

Düzenleyen:  - Sağlık
Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...