Şehir şehir, dağ taş demeden onu arıyorlar! Kilosu 5 bin liralık şifa deposu...

Toros Dağları’nın sarp yamaçlarında “firari arıların” peşine düşen Aksekili arıcılar, bazen 3 günde, bazen 20 güne kadar süren zorlu bir arayış sonunda doğal kovuklarda bal dolu peteklere ulaşıyor. Seydişehir'den Beyşehir'e, Konya'ya kadar uzanan bu yolculukta kimi zaman zirvelerde, ağaç diplerinde geceleyen arıcılar, insan eli değmeden üretilen bu özel balı topluyor. Hiçbir katkı içermeyen balın kilosu 5 bin liraya alıcı buluyor.
Antalya'nın Akseki ilçesinde arıcılar 'firari arılar' olarak adlandırdıkları yabanileşmiş kolonilerden buldukları bal dolu petekleri toplayıp yeniden kovanlarına yerleştiriyor.
Arıcılar bu balın aromatik ve güçlü olduğunu söylerken Toroslardaki zengin bitki örtüsünün bu kalitede büyük payı olduğunu ifade ediyor. Vatandaşlar, firari arıların doğada kaybolmaması ve kolonilerin korunması için her yıl düzenli olarak bölgedeki doğal yuvaları kontrol ediyor.
ARILARI BULMAK GÜNLER SÜRÜYOR!
Eşi Mehmet Kara ile birlikte firari arıları takip eden Fatma Kara, nisan sonları ile mayıs aylarında kovanlardan oğul yapan arıların dağlara kaçmasıyla birlikte Toros Dağları’nın zirvelerinde günler süren arayışa çıktıklarını söyledi.
Bazen 3 günde, bazen 15-20 güne kadar süren bu arayışın sonunda ağaç kovuklarında firari oğul arıları bulduklarını söyleyen Kara, "Ancak bulduğumuz arıların o mevsimde bal hasadı yapmıyoruz. Ağustos’un 15’inden sonra bu balı kesiyoruz. Bu ballar şifadır. Bal haşatına sıcak günlerde gidiyoruz. Balı aldıktan sonra kovanlara katarak diğer arılarımızın kovanlarına koyuyoruz" dedi.
KONYA'YA KADAR ARILARIN PEŞLERİNE DÜŞÜYORLAR
Toros Dağlarında oğul yapıp kovanlarından firar ederek ağaç kovuklarında yapmış oldukları balların doğal yöntemlerle ürettikleri balın değerine dikkat çeken Kara,. "Eşim işten ayrıldı. Eşim bu yıl işten ayrıldı. İkimiz birlikte hem arkadaş, hem eş olarak Torosların zorlu coğrafyasında arı peşine düşüyoruz. Zor şartlarda da olsa bu iş bizim içi zevkli bir iş. Toros Dağlarında, sadece Akseki’de değil, Seydişehir’den Beyşehir’e, Konya’ya kadar gidiyoruz" diye konuşan Kara şöyle devam etti.
KİLOGRAMI 5 BİN LİRA
Doğal ortamda, hiçbir insan müdahalesi olmadan üretilen bu balın kilosu 5 bin liraya kadar alıcı bulunuyor. Bu bal dağlarda bin bir çeşit çiçekten, ağaçların basarasından toplanıyor. Tamamen doğal, insan eli değmemiş bir bal. Müşterisi de çok. İsteyen soran eksik olmuyor. Torosların balı şifadır, şifa kaynağıdır" şeklinde konuştu.
"YERİ GELİYOR AĞAÇ DİPLERİNDE YATIYORUM"
30 yılı aşkındır arıcılık yapan Mehmet Kara, kendisinin de 40 civarında arı kovanının bulunduğunu ve arıcılık mesleği ile uğraştığını söyledi. Kaçan oğul arıları nisan ayında dağlarda aramaya başladığını söyleyen Kara, "Subaşlarında, çeşmelerde, derelerde arıları takip ederek günlerce arıyorum. Yeri geldiğinde Toros Dağlarının zirvelerinde, ağaç diplerinde geceleri yatıyorum. Bu meslekten zevk duyuyorum" dedi.
Dağlarda arı kovanlarını ararken birçok kez doğayla baş başa kaldığını ve tehlikelerden korkmadığını belirten Kara, "Kaçan arıları bulmak için defalarca dağda yatıyorum. "Ayılar gelir, kurtlar gelir" diyorlar. Gelsin diyorum, bana bir şey yapmazlar. Ben onların arkadaşıyım" diye konuştu.
Eşi ile birlikte günlerce arıların izini sürdüğünü anlatan Kara, "Bunları günlerce arıyorum. Bulduğum doğal kovanları sadece Ağustos ayından sonra hasat ediyoruz. Bulduğum arıların kimisinde bal çıkıyor, kimisinde çıkmıyor. Bu dağların verdiği Cenab-ı Allah’ın verdiği doğal baldır. Ağustos’un 15’inden sonra keseriz biz bunu. Havalar iyi giderse kasım ortasına kadar devam eder." dedi.
Torosların taşlık bölgelerinde doğayla iç içe, sabırla bal aradığını anlatan Kara, "O arıları da buluyorum ama dağda bırakmam, bir tanesinin kaldığına gönlüm razı olmaz. Ben arıcıyım. O sarı kızlar dediğimiz arılar ne emeklerle bal yapıyorlar. Toprakta da buluyoruz, kayada da buluyoruz ama topraktaki arı zayıf oluyor, üşüyor. Taştaki arı ise kendini ısıtıyor, balı daha güzel oluyor." diyerek sözlerini tamamladı.