Anladım ki bu iş ticaret değil

Efendim, İhlas’tan emekli olan birisi olarak yazıyorum.
Ankara’nın Çubuk ilçesinde 1989 yılında Türkiye gazetesi dağıtımına başladım.
Gazetemizi her gün artırmanın, yeni aboneler bulmanın sevinciyle hiç yorulmadan işime devam ediyordum. Dağıtım esnasında göremediğim, selam veremediğim abonelerimi işim bittikten sonra mümkün mertebe ziyaret ediyordum, hâl hatır soruyor, dua ediyor, dualarını alıyordum.
O zamanlar, Çubuk çok küçüktü. Evlerin çoğu gecekondu...
Bir gün bir abonemiz sayesinde yeni bir abonem oldu. Gazetesini götürüyorum ama… Git git, yol bitmiyor. Çubuk’un en son eviymiş meğer. Merkeze yaklaşık beş kilometre! Çevresinde hiç ev yok.
Sabah erken, her taraf kar, fırtına... Eve yaklaştım, hem çok üşüdüm hem de fırtınalı hava, her an karşıma bir kurt çıkabilir.
Birden bir köpek havlayarak saldırdı. Kendimi savunabildiğim kadar savundum.
Köpeğin sesini duyan ev sahibi (Nuri Amca ile sonradan tanıştık tabii) hemen dışarı çıktı. Köpeği susturdu. “Gel evladım, biraz ısın öyle gidersin” dedi. Sağ olsun beni hem köpekten kurtardı hem de misafir etti.
O sabah, o sıcacık odada Nuri Amca’nın söylediği sözleri bir ömür unutmadım:
“Evladım, ben böyle şeylerin hep ticaret için yapıldığını düşünürdüm. Ama gördüm ki, bu iş para ile yapılacak iş değil. Bu gönül işi… Bir gazete için bu havada canını tehlikeye atarak buralara geldin. Allah, bu gazeteyi çıkaranlardan ve hepinizden razı olsun.
Şimdi diyorum ki, iyi ki İhlas’ta çalışmışım. İşim sayesinde hep iyi insanlarla karşılaştım. Allahü teâlâ bu müesseseyi kuranlardan ve çalışanlarından razı olsun.
MAHİR KOÇ/ANKARA
Dağıtıcılarımızdan eve hizmetin İskenderun versiyonu