Nimetin şükrü nasıl edâ edilir?...

A -
A +
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Allah bir kula büyük veya küçük bir nimet verince, 'Allaha hamdolsun' derse, ona verdiğinden daha fazîletlisini verir."
    Allahü teâlâya şükretmek, O'nun dînini kabul etmek ve dîninin ahkâmını yerine getirmek demektir... Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Allah bir kula büyük veya küçük bir nimet verince, "Allaha hamdolsun" derse, ona verdiğinden daha fazîletlisini verir.) Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya suâl etti: - Yâ Rabbî! İnsanlara el, ayak, göz, kulak ve bunlara benzer birçok nimetler verdin. Bu nimetlerin şükrünü nasıl îfâ edebilirler? Allahü teâlâ buyurdu ki: - Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nimeti benden bilip, kendinden bilmezse, nimetlerimin şükrünü edâ etmiş olur. Bir kulum rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şükrünü edâ etmemiş olur. Mûsâ aleyhisselâm bunları işitince hemen şükür secdesi yaptı...                     *** Benî İsrâilde bir âbid (çok ibadet eden) vardı. Allahü teâlâya beş yüz yıl ibâdet etmiş idi. Küçük bir adanın üstünde bulunurdu. Adanın denize yakın kısmında, bu âbid için tatlı su çıkıp akardı. Allahü teâlâ bu pınarın yanında bir de nar ağacı yaratmıştı. Bu ağaçta her gün bir nar yetişirdi. Âbid her akşam, o pınardan su alır ve o bir narı koparır ve orucunu açardı. Namaz kıldığı zaman duâsı, (Yâ Rabbî, öldüğüm zaman, rûhumu secdede iken al ve hiç kimseye beni defnetmelerini buyurma ki, kıyâmette secdede iken kalkayım) idi. Allahü teâlâ, duâsını kabul eyledi ve canını secdede iken aldırdı... Allahü teâlâ kıyâmette onu diriltir ve (Kulumu, fadlım, ihsânımla Cennete götürün) buyurur. Âbid, (Ben ihsân istemem, amelimle Cennete girmek isterim) der. Allahü teâlâ, (Ey Melekler! Kulumu, üzerindeki nimetlerimle beraber hesâba çekiniz, onun yaptığı taat beş yüz yıllıktır) buyurur. Melekler, hesap ederler. Ölçerler ve yalnız göz nimetini, beş yüz yıllık ibâdetten fazla bulurlar. (Ey kulum! Cehenneme git!) buyurur. Melekler onu Cehennem tarafına sürüklerler. O zaman, (Yâ Rabbî, beni kendi fadlın, ihsânın ile Cennete sok) der. Sonra Allahü teâlâ buyurur: (Ey kulum, seni yoktan kim yarattı?) O, (Sen yarattın, yâ Rabbî) der. (Benim bu yaratmam senin tarafından mı, benim ihsânımla, rahmetimle mi oldu?) buyurur. (Senin rahmetinle oldu yâ Rabbî) der. (Karalardan çok uzak adada, tatlı su yarattım. Senede bir defa meyve veren nar ağacından, her gün bir nar bitirdim. Sonra rûhunu secdede almamı istedin, öyle yaptım. Bütün bunları senin için kim yaptı?) buyurur. (Hepsini sen yarattın, yâ Rabbî) der. Sonra, (Benim rahmetim ve fadlım ile, Cennete gir) buyurur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.