İttifakı beceren kazanacak

A -
A +

Seçmenlerin yüzde 30’a yakını hâlen oy vereceği parti konusunda kararsız.

Argetus diye bir firma yapmış bu araştırmayı. HDP ve küçük partiler dışında AK Parti, CHP, MHP ve İP gibi tüm partilerde bu kararsızlık, adayın ismine göre şekilleniyor. Özellikle üç büyük şehir ve önemli büyükşehir belediyelerinin adaylarının açıklanmamış olması, ilçe belediyelerindeki adayların büyük çoğunluğunun belirlenmemesi kararsızlığı artıran faktörler.
Tüm partilerin kendilerine göre handikapları var. CHP ve İP, HDP ile ittifak için anlaştılar ama gelgelelim bunu nasıl aleniyete dökebileceklerini düşünüyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu İP ile müzakere yürüten, daha doğrusu müzakerede uzlaşmaz davrandığı yolunda şikâyet edilen Bülent Tezcan’ı görevden alıp yerine Oğuz Kaan Salıcı’yı getirince işlerin biraz daha hızlı yürüyeceği beklentisi yükseldi bu cenahta.
Ankara’da bu cephenin sıkıntısı Mansur Yavaş üzerinde odaklanıyor. Kılıçdaroğlu’nun da Meral Akşener’in de arzusu Mansur Yavaş’ın kendi partisinden seçime girmesi. Ama iki sorun var. Mansur Yavaş hangi partiden aday olursa olsun HDP seçmeni “Bir 'ülkücü’ye oy verme” eğiliminde değil. Diğeri ise CHP’nin yönetiminden tabana kadar Mansur Yavaş’ın üzerinin çizilmesi. Kılıçdaroğlu partilileri ikna edemiyor. Bu işin içinden nasıl çıkarlar göreceğiz.
İstanbul’da zaten Muharrem İnce’ye geçmiş olsun. İnce’nin siyaset hayatı böylece bitmiş olacak. Dramatik ve aynı zamanda komik bir sergüzeşt olarak siyaset tarihinde küçük bir dipnot olarak yer alacak.
CHP’nin İstanbul adaylarını sıralıyorum şimdi:
1- Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Özellikle dindar kesimde de bir karşılığı olduğunu düşünerek Kemal Kılıçdaroğlu çok istiyor. İlgi görebilir. Ama PKK konusunda ılımlı görüşleriyle tanınan ve anti Kemalist İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ekibi karşı çıkıyor.
2- Oğuz Kaan Salıcı. Görece sorunsuz bir isim ama yakışıklılığına rağmen ışığı, karizması yok. Bildik oy oranıyla yetinirler.
3- Gürsel Tekin. Çok istiyor İstanbul’u. Bunun için de gece gündüz çalışıyor. Belli ki “Ben de bir Nurettin Sözen olabilirim” fikri var kendisinde. Ama onu isteyen yok pek.
4- Mustafa Sarıgül. Evet, ta kendisi. Hiç şaşırmayın, yeniden aday gösterilirse iddialı girebilir işe. Zaten kendisinin bazı gazetelerdeki gizli reklam röportajlarının bir sebebi var elbette. Bu kez daha sessiz ve derinden gidiyor.
Açıkçası tüm bu ihtimaller masada ama esas olarak her şey Almanya’ya giden Kılıçdaroğlu oradan gerekli talimatları aldıktan sonra belli olacak. Malum eline tutuşturulacak yol haritası için ta Amerika’ya gitmesi gerekmiyor. Almanya ABD’nin ileri karakolu olduğu için aynı işlevi görebiliyor.
 
AK PARTİ-MHP CEPHESİNDE DURUM
 
AK Parti tabanında iseMHP ile yapılan ittifaktan dolayı genel bir memnuniyet var ama bu, belirlenen adaylara yansıyacak mı bilinmiyor. Henüz ortada bir veri yok. Belirlenen adaylar bölgelerinde nasıl değerlendiriliyorlar, fısıltı gazetesi ne yazıyor, sokakta konuşulanlar neler? Bu soruların cevaplarını alabilmek için bölgelerin nabzını tutmak, seçmenlerle yüz yüze konuşmak gerek.
Bazı duyumlar bize gelmekte yine de.
Sayısı çok fazla olmasa da kimi illerin adaylarının hayal kırıklığına sebep olduğunu şimdiden söyleyebilirim. Pek çok ilin başkan adayının ise tepki çekmemekle birlikte henüz halkta bir karşılığının olmadığı belirtilmekte. Bu noktada adayın PR’ı için yapılacak halkla ilişkiler çalışması önem kazanıyor. Lâkin böyle bir çalışmayı profesyonelce yürütebilecek ekipleri kurmak gerekli.
Çünkü 31 Mart yerel seçimlerinde seçmen tercihleri hep söylediğim üzere AK Partili bazı belediye başkanlarının kötü uygulamalarından, rant ve yolsuzluk iddialarından, kibrinden, belediye bürokratlarıyla yöneticilerinin aşırı zenginleşmesinden ve parti teşkilatlarının halkla bağının kopmasından dolayı artık “Ne olursa olsun Erdoğan’a oy vermek” şeklinde tecelli etmeyecek. Seçmen ortada ülkenin kaderi ile ilgili bir durum görmüyor ve eğer beğenmediyse oyunu özgürce kullanmak istiyor.
Yukarıdaki KARARSIZ YÜZDE 30’UN SEBEBİ bu.
Kısaca henüz vakit varken MHP ile ittifakı daha geniş tabana yaymak için görüşmeler yürüten partili heyetler ortak bir zemin bulmalı. Yani ittifakın üç beş ille sınırlı olmadan her iki partinin adaylarının, güçlü olan parti adayı lehine feragat etmesi esasına dayalı bir ittifak modeli üzerinde yoğunlaşılmasından söz ediyorum.
Yoksa üç büyük ilde ve birkaç büyük şehir için kurulan ittifakla atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez!..
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.