Kılıçdaroğlu çok kızdı ama sorun bakalım neden?

A -
A +

Çok ilginç gelişmeler var Altılı Masa’ya dair.

İyi Parti Genel Başkanı merkez sağ ve milliyetçi parti hedefiyle yola çıkıp “İstibdat, müsavat, meşveret vb.” birtakım kelimeler geveleyerek ittihatçılığa soyunurken, Altılı Masa’yı “Tapınak Şövalyeleri” masası sanan minik partinin Genel Başkanı Gültekin Uysal Davutoğlu’nu ve Babacan’ı geçmişin “suçları”na ortak olmakla suçladı.

Seçimlere tek başına katılma kararı vererek Masa’dan ayrıldıktan sonra bir açıklama yapan Deva Başkanı Ali Babacan ise “Aday göstereceğimiz Cumhurbaşkanı misal özelleştirme konusunda ne söyleyecek? (Gazeteci burada Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamulaştırmadan yana açıklama yaptığını hatırlatıyor) Evet doğru, başka aday ne diyecek, belli değil. Önce programda anlaşmalıyız yoksa böyle bir tablo vatandaşın güvenini sağlayabilir mi?” diyerek kafasındaki aday ile ilgili ilk işaretleri verdi.

Yukarıdaki anlatımına bakılırsa o işaret Kemal Kılıçdaroğlu’nu göstermiyor.

O hâlde…

Burada durup gelişmelere bakmak gerek.

Ama onun öncesi var. Pek dikkat çekmese de Ali Babacan ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 30 Nisan akşamı iftar programında bir araya geldiler. İftar davetinin sahibi DEVA partisiydi. Babacan oradaki konuşmasında “Altılı Masa’nın adayı zafer kazanacak inşallah” derken yanında Ekrem İmamoğlu vardı.

Bu ilk birliktelikleri değil. İmamoğlu ve Babacan’ın Elazığ depremi sırasında Erzurum Palandöken’deki kayak merkezinde buluştuklarını da yazmıştım(*) ve yalanlama gelmemişti.

Bu arada Ekrem İmamoğlu bayram münasebetiyle Karadeniz turuna çıktı. Her yere afişler asıldı.

Sabah yazarı Mahmut Övür, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 29 Nisan günü sabah 09.00’da kaldığı lüks oteldeki odasına çağırdığı Ekrem İmamoğlu ile 1 saat 5 dakika süren çok gergin bir görüşme yaptığını yazdı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı sorulduğunda “Kendimi auta ya da taca atmam” diyen İmamoğlu, bunun üzerine Meclis konuşmasında “Ya bana katılın ya da önümden çekilin” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile acaba ne konuştu?

Tüm bu gelişmelere bakıldığında ortaya çıkan GÖRÜNÜRDEKİ TABLO şu:

Kemal Kılıçdaroğlu kendini Cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlıyor ve Altılı Masa’ya da bunu dayatıyor. Keza Ali Babacan’ın masadan ayrılmasının sebebi de bu.

Acaba gördüğümüz resim gerçek mi yoksa bir yanılsama mı?

Çünkü bazı GEREKÇELERİM var.

Kılıçdaroğlu başta İP olmak üzere diğer parti genel başkanlarının onayı olmadan kendisini aday olarak dayatabilir mi?

Bu mümkün değil. Sonuçta Masa dağılır ve kazanma şansı da kalmaz.

Şimdiye dek edindiğim izlenimlere göre de Masa’daki diğer tüm partilerin genel başkanlarının Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacak aday olmadığına dair fikir birliği içinde olduklarını hissettirdikleri düşünülürse SEÇİM ZAMANINA YAKIN İŞİN RENGİNİN BELLİ OLACAĞINI söyleyebilirim. Bunların hepsi Kılıçdaroğlu tarafından yürütülen bir SEÇİM SÜRECİ ALGI ÇALIŞMASI olarak da nitelenebilir.

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu 29 Nisan sabahı Ekrem İmamoğlu’nu otele yanına çağırıp kızmış olabilir ama bu kızgınlığını “Hassas bir süreç yürütüyorum, neden kendini açık edip durumu daha da karmaşık hâle getiriyorsun. Bana inan ve güven. Şimdiden elimizi açık etmemeliyiz” diye dile getirmediğini nereden biliyoruz?

Cumhur İttifakı her şeye hazırlıklı olmalı.

Bu çalışma o denli gizli yürütülüyor olmalı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu seçim süreci algı çalışması yurt dışındaki FETÖ’cülerde de infiale sebep olmakta. Onlar da tepkili. Firari FETÖ’cülerin bir kanalında geçenlerde iki firari isim Levent Kenez ile Ekrem Dumanlı konuşmaktaydı. Konu tabii 2023 seçimleri ve Altılı Masa adayının kim olacağı. Her ikisi de Kılıçdaroğlu’nu istemiyorlar. İşaret ettikleri isim Mansur Yavaş da değil, çünkü onun HDP’ye oy veren Kürt seçmenden oy alamayacağını söylüyorlar... Ekrem Dumanlı burada CHP camiasında dolaşan çekinceyi dile getiriyor. Hani İmamoğlu aday gösterilirse istifa etmek zorunda kalacak ve doğal olarak İBB Meclisinde çoğunluğu elinde tutan AK Partili bir isim Belediye Başkanı olacak. Bu durum da seçimleri olumsuz etkiler mi?

Diğeri tam bu sırada kilit cümleyi sarf ediyor:

“İstanbul mu önemli yoksa Türkiye mi?”

.....

(*)https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/612607.aspx

 


AK Parti Çerkesleri kendinden uzaklaştırırken atı alan Üsküdar’ı geçmekte

 

Bu sütunlarda sık sık yazdım. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde Çerkesleri bir araya getirmenin, doğru mesajları vermenin ne kadar önemli olduğunu anlattım. Bu konuda bir girişim de oldu ama ne yazık ki yapılacak organizasyonu üstlenen Mehmet Özhaseki’nin yanlışları yüzünden akamete uğradı.

Geçen aylarda AK Parti İstanbul İl Teşkilatından bir bilgi aldım bu konuda bir çalışma yaptıklarına dair ama ses seda çıkmadı.

Cumhurbaşkanı’nın vakti mi yok? Çok sıkışık olsa da var tabii.

Acaba iktidarda bir Çerkes alerjisi mi var diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Çok ilginç hakikaten.

Belki de şuna güveniyorlar. Muhafazakâr Çerkesler zaten bizi destekliyor, gidip de CHP’ye ya da ırkçı eğilimli İyi Parti ya da benzerlerine oy verecek değiller ya.

Hah işte burada durmak gerekir eğer öyle düşünüyorlarsa.

Çünkü bir başka “muhafazakâr siyasetçi” Çerkeslerle çok yakından ilgilenmekte.

Kim mi?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu.

Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk anlattı geçtiğimiz günlerde. Sık sık Çerkes etkinliklerine gidiyormuş. Hatta Suriye’deki iç savaş yüzünden Türkiye’ye gelen Çerkeslerden; El Ezher’de kürsüsü olup dünya çapında uluslararası konferanslar veren ve 30 Ocak 2022’de vefat eden büyük İslam Âlimi Cevdet Said’in cenaze törenine katılan tek siyasetçiymiş.

Sezar’ı öldür hakkını yeme demişler. İç savaşın en civcivli zamanlarında henüz Dışişleri Bakanı’yken Davutoğlu’nun Beyrut’a THY uçakları göndererek Suriye’den Lübnan’a kaçırılan yüzlerce Çerkes'i Türkiye’ye getirttiğine bizzat ben şahidim.

Ve asıl haber şimdi söyleyeceklerimde.

Ahmet Davutoğlu önümüzdeki günlerde bir ÇERKES ÇALIŞTAYI düzenleyecek. Çalışmalarını hızla yürütüyor. Oğuz Berk’e “Organizasyonu siz yapın” diye teklif etmişler ama o kabul etmemiş. Yalnızca “Davet ederseniz gelirim” cevabını vermiş.

Dediğim gibi. Artık size mecbur olduğunu düşündüğünüz Çerkes tabanına o kadar güvenmeyin.

Yazıklar olsun ki hâlâ ders kitaplarında “İhanet etti” diye adı geçirilen ve sayfalarca yer ayrılan Ethem Bey'in (Çerkes Ethem) iade-i itibarına dair hayatta kalan tek yeğeni Güner Kuban tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına iletilen bir mektuba cevap vermeye bile tenezzül etmeyen anlayış, çok ciddi bir kırgınlığa sebep olmakta. Yıllardır TRT’nin bir kanalında ÇERKES TV açılması talebinin nasıl kulak arkası edildiği de malum. Damlaya damlaya göl olan bu tür yaklaşımların bir bedelinin olacağı konusunda iktidarı uyarmak da benim vazifem. Demedi demeyin sonra.

Bu arada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da “Nasıl olsa bana mecburlar” dediği Alevi tabanına o kadar güvenmesin.

Neden mi?

İşaretler yine Davutoğlu’na çıkıyor.

Beni okuyanlar Alevi Cemaati ile tanışıklığımı ve onlarla bir dönem Cem Radyo’nun Genel Müdürlüğünü yapmış olmam nedeniyle içli dışlı olduğumu bilirler.

O tanışlarımdan biri de Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir. Sık sık telefonla görüşüp muhabbet ederiz.

Aylar önce konuşuyorduk. Bana Gelecek Partisi’nde çalışmaya başladıklarını ve Alevi tabandan partiye kitlesel ve yoğun katılımlar sağladıklarını anlattı. Doğrudur yanlıştır bilemem. Ama gerçek bu.

Davutoğlu’nun ne kadar saman altından su yürüten bir isim olduğunu yıllardır yazıp durdum. Ama bu kadarını beklemiyordum. Helal olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.