Aslında şöyleler!

A -
A +

Aslında şöyleler!
(...Bir üniversitede erkekler üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre;)
X  "Babam yurt dışından getirdi" dediklerine bakmayın siz; o duyduğunuz koku bariz limon kolonyası... Çünkü istenmeyen kokulardan kurtulmak için, hâlâ yüzde 80 oranında limon kolonyasını tercih ediyorlar...
...
X  "Annemin lahana dolması" diye hayıflanırken, "Sebze mebze değil, et istiyorum, eet" demek istiyorlarmış aslında... Çünkü çoğu için etsiz yemek mideye yollamaya değmiyor...
...
X  "Sensiz yaşayamam" mı dedi?... Pöh, biz işin doğrusunu biliyoruz... Çünkü en çok ne seni, ne kardeşini, ne de annesini seviyor. Yüzde 55'inin "en düşkün olduğu varlık" ibaresinin karşısında "araba" yazıyor... Çocukları, vatan ve işi peşi sıra geliyor...
...
X  Tabii ki uzlaşmadan yanalar, aksini iddia edecek bir vatan evladı çıkar mı? Ama diyelim ki istemeye istemeye bir kavgaya bulaştılar, ne yapacaklar?... Yüzde 40'ı direkt yumruklarını konuşturuyormuş... Geri kalanlar ne yaptıklarını açıklamamış ama bizce tabiatları gereği tabanları yağlamayı tercih ediyor...
...
X  Dayanılmaz ölçüde yakışıklı buluyorlar kendilerini. Ama hassas vücutlarının en hain yeri mide. En çok mideleri hastalanıyor... Renklerden kırmızıyı, hayvanlardan köpeği, meyvelerden ise elma seviyorlar...
...
X  Üzerinde anahtarlık ve cep telefonu taşımazlarsa kendilerini çıplak hissediyorlarmış... Evdeyken de yüzde 40 oranında televizyon seyrediyor, yüzde 45 oranında ise şekerleme yapıyor ya da uyuyor tembel tenekeler...
Busunuz işte bu!..
Ekmeleddin Bey'in ajandası...
"-Ben size geldim Yatı'ya/Yönümü çevirdiniz Batı'ya/Olmaz böyle diyemeden/Çıkarttınız beni Çatı'ya..."
...
-Kılıçdaroğlu, "Adayımız belli ama ismi belli değil" demişti. İşte o an ben olduğumu anladım...
...
-Devlet Bahçeli, "İsim üzerinde çalışıyoruz" dediğinde siz de anlamalıydınız aslında...
...
-Aslından ismim çok karışık değil, birkaç seneye tam oturur... Siz de alışırsınız...
...
Sayın Kılıçdaroğlu İslam Medeniyet Tarihine yaptığım katkıları anlatırken CHP gençlik kolları az daha tekbir getireceklerdi... Duygulandım...
...
-Seni seviyorum demek kolaydır... Zor olan Ekmeleddin İhsanoğlu demektir...
(...@Ekmeleddinihsog)
(EKMELEDDİN İHSANOĞLU KELLESİ GİREBİLİR)
Ana Kumanda...
(...ATV / Kim Milyoner Olmak İster)
YARIŞMACI: Hocam merhaba, telefon joker hakkını kullanıyorum..
TELEFONDAKİ: Merhaba...
YARIŞMACI: Mürdüm hangi rengin bir tonudur; a-mor... b- sarı... c- yeşil... d- kırmızı...
TELEFONDAKİ: Mor...
YARIŞMACI: Emin misin?...
TELEFONDAKİ: İyiyim, sen nasılsın?...
(SELÇUK YÖNTEM KELLESİ GİREBİLİR)
ÖĞRENDİM Kİ;
"-Sevgi karşılıksız kalınca bitiyor, aşk karşılıksız kalınca başlıyor..."
KRAMPON
HARJOVİC'in kaçmasının ardından genç yeteneği bulmak için uğraşan Aysal, Brezilya sokaklarında Maracana Stadı'nı sorarken görüntülendi...
...
İSPANYA maçında 37 kilometre hızla topa yönelen Robben, kendisine yetişemeyen yan hakemin istifasına yol açtı...
(ROBBEN KELLESİ GİREBİLİR)
Anlat bana!..
Bana bütün gece yürek parçalayıcı kötü hikâyeni anlat...
Anlattığın şeyin sadece bir hikâye olduğunu anlayacaksın...
...Ve aynı şeyleri bir daha yaşamayacağını...
Anlattığın hikâyenin sadece kelimelerden ibaret olduğunu anladığında, geçmişini bir kâğıt gibi buruşturup atabildiğinde;
İşte o zaman senin kim olacağına karar vereceğiz...
(...Chuck Palahniuk)
Bizim pano
(....Kafeterya "Soğuk Espri Zirvesi"nden)
ERCAN: Ne dedi doktor öksürüğüne?...
EMİN: Öksürürken ağzını kapat dedi...
...
BAHA: Abi geçen Ahmet geldi, borcunu istedi. Buraya gider yaptı...
MURAT: Boşver yaa... Onun yapacağı gider anca hoşumuza gider...
...
FATİH: Seninki akıllı telefon mu?...
TALİP: Evet, ama aklını pek vermiyor...
Temel'in biri bir gün...
Temel internetle yeni tanışmış, bir kadınla sohbet ediyor...
TEMEL: İşim gereği çok seyahat ediyorum, bir havayolu şirketinde çalışıyorum...
KADIN: Çok şükür yaa... Uzun süredir abuk sabuk adamlar ile tanışıyorum... Senin gibi işi gücü olana az rastlanıyor... Hangi görevdesin şirkette peki?...
TEMEL: Ben uçağım...
İtirafım var
(...isim: cevat ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor)
Bundan yedi sekiz yıl öncesi, başımızda kavak yellerinin estiği bir yaz mevsiminin pazar gününde özel arabamızla pikniğe gitmekteyiz...
O sıra radyoda, "Ben aşkı bir üveyikten satın aldım, yaşım onyedi" diye sözleri olan duygusal bir parça çalmakta...
Yani ortam epey romantik, epey duygusal...
Arkadaşlardan birinin sorusuyla hülya âleminden dünyaya tekrar dönüyoruz:
"-Bu üveyik nasıl bir şey?.."
O sıralar içimizdeki tek evli ve iki çocuğu olan arkadaşın cevabı parçayı hangi ruh ikliminde dinlediğini açık ediyor:
"-Üveyik güvercin cinsi bir kuştur... Mangalda pişirip ekmek arası yaparsan, tadına doyamazsın"...
...Ve sonrasında "Şimdi olacaktı ki" diye bir iç çekiş...

TERS AÇI

 

"-Bu da erkek olanı!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.