Osman Avcı

Süper Lig'de bu sezon oynanan maçların kalitesi ve heyecanı sporseverleri fazlasıyla mutlu etti diyebiliriz. Böyle bir ligde oynayan futbolculardan kurulu Milli Takımımız'ın Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanması yaşatılanların en güzeli olsa gerek.

Süper Lig'de 2001-2002 sezonunda soluk soluğa devam eden mücadelenin bitmesine bir hafta kala gülenler ve üzülenler hemen hemen belli oldu. Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazanan G.Saray'ın birinciliği, F.Bahçe'nin ikinciliği kendilerini sevenleri mutlu ederken, küme düşen il takımlarının üzüntüleri de herkesi etkiledi. Uzun yıllar hakemlik yapan bir kişi olarak bu sezon hakemlerin başarılarından bahsetmek isterdim.

Bu haftaki gündemimizde yine MHK ve hakem tayinleri var. Öncelikle şunu ifade etmek lâzım; Serdar Tatlı'nın sakatlanmasını tartışmak gereksizdir. MHK'ya gelince!.. Tatlı'nın sakatlanması üzerine, G.Antep-Göztepe maçına tayin ettiği İsmet Arzuman'ı buradan çekerek G.Saray-A.Gücü maçında görevlendirdi. Peki MHK ne yapmalıydı?

Süper Lig'in bitimine 3 hafta kala, şampiyonluk hesapları yapan G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş'ın İstanbul'daki maçları hayati önem taşıyordu. İki FIFA hakeminin yönettiği G.Saray-İstanbulspor ve F.Bahçe-Beşiktaş maçlarını; önemli pozisyonları, kırmızı kartları ve kahramanlarıyla kurallar çerçevesinde değerlendirmeye çalışacağım.

Bu haftaki Malatya-Beşiktaş, Rize-Bursa ve Antalya-Trabzon maçlarının bitimiyle birlikte meydana gelen olaylar çok çirkin ve düşündürücü. Olaylara sebebiyet verenler, hemen cezalandırılmalı ki; son 4 haftada bu çirkinlikler tekrar etmesin. İlgisiz ve görevli olmayanlar sahada bulunmamalı, sporcular da davranışlarına son derece dikkat etmeli.

Süper Lig'in 29. haftasında oynanan müsabakalarda neticeye tesir etme açısından hakem kararlarından çok, yardımcı hakemlerin yanlış ofsayt bayrakları dikkat çekti. Mesela; hayati maçlara çıkan Antalya ve Malatya'nın rakip filelere gönderdikleri birer topa kalkan yanlış ofsayt bayrakları...

Hakemlerimizin müsabaka yönetimlerinde çok dikkatli olmasını isteyen MHK; hakem atamalarında bizzat kendisi hata yapmaya başladı. F.Bahçe-G.Antep maçında görevlendirilen Ali Aydın örneği gibi. İki hafta önce Kadıköy'de oynanan F.Bahçe-G.Saray derbi müsabakasını Aydın yönetmişti. 4 kırmızı kartın gösterildiği derbide Ali Aydın başarılı olmasına rağmen psikolojik olarak epeyce yıpranmıştı. MHK bu durumu dikkate almalıydı.

27. haftada görev yapan hakemlerin değerlendirmesine geçmeden önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Milli maçlarda okunması mecburi olan İstiklal Marşımız'ın liglerimizde okunmasının gelenek haline geldiğini görüyoruz. Hep bir ağızdan, bütünlük halinde, disiplin ve saygı ortamında gerçekleşirse çok güzel. Ancak maçlarda bu ortamın sağlanamadığını görmekteyiz. Oluşan çirkinlik ve gürültü kirliliği İstiklal Marşımız'a açık bir saygısızlıktır.

Süper Lig'in 26.haftasında oynanan G.Saray-Beşiktaş derbisi, saha içinde ve dışında olaysız geçti. Sporcusundan yöneticisine, seyircisinden gazetecisine kadar herkeste bir güven vardı. Bu güven ortamını, maç öncesinde ve devamında sağlayan hakem Orhan Erdemir'di. Hakemlik müessesesinin çok tartışıldığı şu günlerde Erdemir'e, hakem olarak sağladığı bu güven ortamından dolayı kamuoyu olarak ne kadar teşekkür etsek azdır.

Kadıköy'deki F.Bahçe-Ç.Rize maçında Ünsal Çimen 12. kural "fauller ve fena hareketler" ile 14.kural "penaltı" tespitlerinde önemli hatalar yaptı. İyi kondisyona sahip olmasına rağmen kararları standart değildi. Bana göre tartışılan üç penaltı pozisyonundaki yorumları yanlıştı. Revivo'nun cezasahasında düşüşünde Recep'in elle itmesi yok.

Kurban Bayramı vesilesiyle yaşanan ve yaşatılan manevi duyguların Türk ve Müslüman dünyasına barış, kardeşlik, sevgi ve refah getirmesini temenni ederek, okuyucularımın bayramını kutluyorum. Spor alemine ve hakem camiasına ise şikesiz, çetesiz ve bahis tartışmalarının hiç yapılmadığı bir hayat diliyorum.

Kadıköy'de 55 bin kişi önünde oynanan F.Bahçe-G.Saray maçının hakemi Ali Aydın; derbiden önce bir hafta konuşulmuştu. Gelişmeler ve olaylar gösteriyordu ki, Karadenizli bu delikanlı maçtan sonra da konuşulacaktı.

Bu haftanın Süper Lig maçlarında tartışılan çok pozisyon olduğundan, 'hakemlerin en zor haftası' diyebiliriz.

Ligin ikinci yarısında MHK maalesef kurum olarak, hakemlerin ve futbolun önüne geçmeye başladı. Yani çok tartışılıyor. Sayın Haluk Ulusoy bu konuda acil tedbirler almazsa, ligin sonuna doğru tansiyon iyice yükseleceğe benziyor. Aynı hakemlere zor maçlarda üst üste görev verilmesinin sakıncalarını daha önce dile getirmiştik. Selçuk Dereli böyle bir şanssızlık yaşadıktan sonra adeta ortalıktan kayboldu. Maalesef Ali Aydın da bu hafta benzer bir akıbete uğradı. Her hafta iyi bir hakemimiz bir şekilde yara alıyor.

Bu hafta G.Saray-Ç.Rize müsabakasını yönetmeye çalışan Ali Uluyol için maalesef iyi şeyler söyleyemeyeceğiz. Bu kadar kötü, bu kadar da şanssız olunmaz ki! Yüzde yüz gol şansı olmayacak pozisyonda Capone'nin topu elle tutmasına gösterilen sarı kartla Serkan'ın filelere giden topunda doğru ofsayt tespitinin dışında verilen diğer kritik kararlarda hakem Ali Uluyol bir felâketti.

Hafta içi oynanan Süper Lig maçlarından F.Bahçe-İstanbulspor karşılaşmasında, kural hatası diye iddia edilen, bir pozisyonda hakem Muhittin Boşat çok tartışıldı.

Milli Takımımız'ın da katılacağı 2002 Dünya Kupası için açıklanan 36 hakem arasında ne yazık ki; Türk hakemi yok. Bu gerçek üzücü olduğu kadar, düşündürücü de...Milli Takımımız'dan teknik direktör Şenol Güneş ve ekibi ne kadar sorumluysa MHK Başkanı Bülent Yavuz ve ekibi de hakemlerden o derece sorumludur.

İlk yarının başarılı ismi Ali Aydın'ın yönettiği Beşiktaş-G.Antep maçında, futbol doyurucu, yaşanan olaylar ise ilginç ve düşündürücüydü.

Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin halkımızı çok etkilediği şu ortamda Türk ve müslüman aleminin bayramını kutlar; ülkemize barış, kardeşlik, sevgi, mutluluk ve refah getirmesini temenni ederim.

Hafta içinde verilen beyanlarla gözler Trabzon-F.Bahçe müsabakasını yönetecek hakeme çevrilmişti.