ABD’nin “15 Temmuz’la ilgimiz yok” açıklaması ne anlama geliyor?

A -
A +
Yeni Amerikan yönetiminin Türkiye politikasının nasıl olacağı ve bu politikanın Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrini nasıl etkileyeceği sorusu cevabı en çok merak edilen soruların başında geliyor.
Türkiye açısından bu konuda en fazla önem verilen konu, Biden yönetiminin ABD’nin Türkiye’nin içişlerine sürekli müdahale eden geleneksel politikasından vazgeçip geçmeyeceği, yani “müttefiki” Türkiye’nin egemenliğine saygı gösteren bir tavır içinde olup olmayacağı meselesiydi. Zira Türk-Amerikan ilişkilerinde son dönemde yaşanan krizler Ankara’nın bu konudaki hassasiyetini Washington’un kabul etmek istememesinden kaynaklanıyordu.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın iki gün önce yaptığı bir açıklama bu açıdan önem taşıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir televizyon programında 15 Temmuz darbe girişiminde ABD’nin rolüne dair imalarının ardından geldi bu açıklama.
Sözcü Price’ın yazılı açıklaması aynen şu şekilde: “2016'da Türkiye'deki darbe girişiminde ABD'nin hiçbir dahli bulunmamaktadır ve darbe girişimini hemen kınadık. Türk yetkililer tarafından yapılan bunun aksi yönündeki son iddialar, tamamen yanlıştır. Bu açıklamalar ve Türkiye'deki olaylarla ilgili ABD'nin sorumluluğuna ilişkin diğer temelsiz ve sorumsuz iddialar, Türkiye'nin bir NATO müttefiki ve ABD'nin stratejik ortağı olma statüsüyle örtüşmemektedir.”
Başta Fetullah Gülen olmak üzere, ABD’deki FETÖ liderlerinin ve diğer mensuplarının Türkiye’ye neden iade edilmediğine dair tek bir ifade yok.
Türkiye’de yapılan yargılamalar sonucu, FETÖ/PDY örgütünün 15 Temmuz darbe girişimin arkasındaki asıl aktör olduğu açık bir şekilde ortaya konmasına rağmen ABD’de bu örgütün neden hâlen desteklenmeye devam edildiğine dair bir açıklama da yok.
Darbe girişiminin arkasındaki “asıl aktörün” FETÖ/PDY olduğunu kabullenmek istemiyorlar. Demek ki bu “asıl aktör” konusunda bildikleri başka şeyler var!
Sorsanız, 12 Eylül Darbesi’yle de, 28 Şubat’la da, 27 Mayıs’la da 12 Mart’la da ilgilerinin olmadığını söyleyecekler.
Amerikalı Sözcü’nün yukarıdaki açıklamasını Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği açısından nasıl okumak gerekir?
“15 Temmuz’da FETÖ’yü harekete geçirerek Türkiye’de istemediğimiz iktidarı darbeyle devirmeye çalıştık, başarısız olduk ama bu yaptıklarımızı itiraf edip Türkiye ile yeni bir ilişki kurma niyetinde değiliz” şeklinde mi yorumlamak gerekir?
Yoksa “Amerikan devlet aygıtı içerisindeki bazı aktörler 15 Temmuz’da FETÖ’yü kullanarak Türkiye’deki iktidarı darbe yoluyla devirmeye çalıştı, başarısız oldular ama artık bu aktörlerin Türk-Amerikan ilişkilerini zehirlemesine izin vermeyeceğiz. Fakat siz de artık ABD’nin bu darbe girişimiyle ilişkisini sorgulamaktan vazgeçin zira bu bizim itiraf edebileceğimiz bir konu değil” şeklinde mi anlamak gerekir?
Kuşkusuz Türkiye ve Türk-Amerikan ilişkileri açısından ideal olan, Amerikan yönetiminin 15 Temmuz darbe girişimindeki sorumluluğunu kabul edip Amerikan devlet aygıtında bu işe bulaşan kim varsa hepsini hesaba çekip Türkiye ile artık bu tür müdahale girişimlerinden uzak yeni bir sayfa açması olurdu. Fakat ABD’nin emperyalist dış politika geleneği ve kibri Washington’un böyle bir adım atmasını imkânsız kılıyor.
Bu durumda ikinci iyi ihtimal, ABD’nin 15 Temmuz’la ilişkisini itiraf etmese dahi artık Türkiye’ye karşı bu tür müdahaleci ve düşmanca tavırlardan uzak duracağını göstermesidir. Bu bile Türkiye’nin Amerika ile rasyonel bir ilişki kurması için gerekli zemini sağlayabilir.
Peki, Sözcü Price’ın açıklamalarından bu yönde bir sonuç çıkarabiliyor muyuz?
Açıklamalar ABD’nin 15 Temmuz’la ilgisini kesin olarak kabul etmeye yanaşmayacağını gösteriyor.
Washington’un bundan sonraki süreçte bu tür müdahalelerden uzak durup durmayacağı konusuna gelince, Sözcü Price’ın “NATO müttefiki ve ABD’nin stratejik ortağı” ifadelerine ne anlam yüklediği bu sorunun cevabını verecektir.
“NATO müttefiki ve ABD’nin stratejik ortağı” ifadeleri eğer “istediğimizde içişlerinize her türlü müdahaleyi yapabileceğimiz ülke” şeklinde anlaşılmaya devam ederse Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturması mümkün olmayacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.