Tadı da eksik heyecanı da…

A -
A +

Maçın akışında ‘olmalı’ dediğimiz ne varsa oldu ama oyunda gözle görülür bir değişiklik yoktu…

Erol Bulut, ‘risk tercihini’ Samatta’dan değil, Tisserand’dan yana kullanmıştı...
Galatasaray karşısında, ilk kez birlikte görev alacak stoper ikilisine formayı vermek bence Samatta’yı santrafora koymaktan daha büyük cesaret gerektiriyordu.
Oyun ‘sıfır risk’ anlayışıyla başladı.
15 dakikalık bölümde Taylan Antalyalı’nın şutu dışında zerre heyecanlanmadık.
Neden?
Çünkü gol pozisyonu üretecek ve son vuruşu yapacak kim varsa ‘yok’ gibiydiler.
Derken maça ‘zorlama’ bir heyecan geldi. Fenerbahçe kanatları, Galatasaray göbeği ‘nispeten’ iyi kullanmaya başladı.
Özellikle Caner ve Thiam’ın getirdiği toplarda Fenerbahçe ‘atacakmış’ havası verdi ama ‘son pas’ ve ‘vuruşta’ nefessiz kaldı.
Galatasaray, maç boyunca ceza sahasına girmekte zorlandı. Buna karşılık her iki yarıda Arda Turan’ın ‘net durumda’ kafa vuruşları bir yana, Linnes ve Emre Kılınç’ın köşeye giden toplarını Altay Bayındır ‘Süpermen” gibi çıkardı.
Kazanmak ve oyunun biz ‘izleyenler’ açısından cazip hâle gelmesi için Galatasaray bireysel zenginliğini artırmalı, Fenerbahçe de Samatta’yı oyuna almalıydı...
Bekledi, teknik adamlar.
Fenerbahçe ceza sahasına yaklaştığı dakikalarda kilidi Samatta’yla açabilir, Galatasaray oyunda eksilmeye başlamışken Ryan Babel, Etebo hatta Diagne’yi düşünebilirdi. (Allah sizi inandırsın, değişiklikten 10 dakika önce yazdım. Aklın yolu bir...)
Maçın akışında ‘olmalı’ dediğimiz ne varsa oldu ama oyunda gözle görülür bir değişiklik yoktu…
Neden?
Çünkü ne kadar kurgularsak kurgulayalım senaryo futbolcunun performansıyla yazılıyor...

MAÇIN ADAMI: Altay Bayındır

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.