“Sarhoş atlar zamanı” kaderimiz değildir…

A -
A +
Geçtiğimiz hafta devletin düzensiz göç, terör ve narkotizme karşı sürdürdüğü mücadeleyi yerinde görmek maksadıyla, İçişleri Bakanlığı koordinesinde bir programımız oldu.
Her ne kadar tezkereden elçilere kadar uzanan yoğun gündem dolayısıyla bu ziyareti yeteri kadar kaleme alamadıysam da, bu hafta sonu sınır hattı boyunca gördüklerimi, duyduklarımı sizlerle paylaşıp keyifli bir pazar yazısı ortaya koymaya gayret ettim.
Öncelikle başta İran sınırı olmak üzere tüm sınırlarımızda oluşturulan akıllı duvar sistemi ve burada ortaya koyulan insanüstü gayretlere övgü düzerek yazıya başlamak istemiyorum.
 
Neden?
 
Sınır boyunca, sınırın diğer tarafındaki köyler Behman Kubadi’nin yönetmenliğini yaptığı ‘Sarhoş Atlar Zamanı’ isimli filmi aklıma getirdi.
Film, İran ve Irak sınırında küçük bir köyde yaşayan ve geçimlerini kaçakçılık ile sağlayan bir aileyi konu ediniyor. Annenin doğum esnasında öldüğü, babanın ise hudutta bir mayına basarak hayatını kaybettiği filmde ailenin tüm yükü 12 yaşındaki Eyyüp’ün omuzlarına biner. Eyyüp için tek seçenek babası gibi kaçakçılıktır.
Filmin tamamını yazıma alacak değilim, lakin Hollanda’dan Almanya’ya, Almanya’dan Fransa’ya geçtiğinizi ancak dikkatlice tabelaya bakarak anladığınız bir dünyadan, Çaldıran’ın 3.000 metre rakımlı tepesine duvar inşa eden dünyaya geldiğinizde, o duvarların aslında idraklerimize çekildiğini de anlıyorsunuz.
Tarih boyunca Bakü ile Tebriz, Halep ile Antep, Ş.Urfa ile Rakka, Hakkâri ile Erbil, İstanbul ile Selanik ve Üsküp hiç bu kadar ayrı düşmemişti. En eski çağlarda dahi, bu şehirler savaşlara rağmen hep kardeş idi. Çağdaşlığın barbarlığını, iliklerimize kadar yaşadığımız zamanlardan geçiyoruz.
 
Peki buna mecbur muyuz?
 
Maalesef evet.
Keşke yaşananların sadece romantik bir yüzü olsaydı ve bunu kaleme alsaydım. Ama öyle değil, bir de hakikate bakan yüzü var. Hatırlayın Niğde otoyolunda kenara bırakılan ve özellikle de basına servis edilen düzensiz göçmen görüntülerini.
Hangimizin aklına ‘neler oluyor’ endişesini ve sorusunu getirmedi?
Devlet aklı da, olaylara romantizmin penceresinden değil, gerçeğin penceresinden yaklaşmış, çünkü senaryoyu yazan senaryosunu, seni yıpratmak ve düşmanlık tohumlarını daha da derinleştirmek üzerine yazmış. Tedbir almazsan başta terör olmak üzere, bu coğrafyadaki sırtlanlara seni yem ediyorlar. Tam da bu yüzden devlet mecburen gücünü sahaya yansıtmış.
Terörün kökünü kazıdığı gibi, aldığı tedbirler ile sadece 2021 yılı içinde 1.440 insan ticareti yapan organizatörü yakalamış. Yine 2021 yılı içinde, yaklaşık 102 bin düzensiz göçmen girişi engellenmiş12.500 düzensiz göçmen yakalanıp hakkında işlem başlatılmış. Hâlihazırda 560 km olan İran hududunun 176 km’lik kısmı akıllı duvarlar, büyük hendekler, elektro optik kule sistemleri ile çevrilmiş durumda. Bu duvar sisteminin yıl sonunda 242 km’ye, 2022 sonunda ise 500 km’ye ulaşması planlanıyor. Bunun dışında hudut hattına zırhlı devriye araçları, termal kamera sistemleri, özel harekât ve jandarma unsurları, korucular ve hudut birlikleri takviye edilmiş durumda.
Van Gölü’nün göçmenler tarafından bir geçiş güzergâhı hâline getirilmesinden dolayı, Sahil Güvenlik Komutanlığına ait unsurlar göl üzerinde şimdi kuş uçurtmazken, ayrıca İHA’lar vasıtası ile göl 24 saat gözetim altında tutulmakta.
Van’da insan kaçakçıları tarafından kullanılan ve şok evleri olarak adlandırılan metruk evlere yönelik çok önemli tedbirler alınmış. Yetkililer organizatörlerin kişi başına 800 ile 1.500 dolar civarında bir meblağ karşılığında sınır geçişi sağladıklarını ve yakalandıklarında adli kontrol şartı ile yargılamalarının devam ettiğini, bu yüzden de insan kaçakçılığının bölgede sigara kaçakçılığından daha fazla tercih edilir hâle geldiğini bizzat ifade ediyorlar.
Başta Van ve Hakkâri olmak üzere mülki amirlerin, TSK unsurlarının, polis ve jandarmanın, sağlık çalışanlarının, Millî Eğitim personelinin nasıl olağanüstü çalıştıklarını bu kurumlara dair yapılan bilgilendirmede hem rakamları ile hem de yerinde bizzat görme şansımız oldu.
 
O zaman neden hâlâ düzensiz göç unsurları giriş yapabiliyor?
 
Öncelikle son bir yıldan bu yana kaçak girişler minimize edilmiş vaziyette, lakin düzensiz göç konusunda hedef ya da geçiş ülkesi konumunda olup, yüzde 100 başarı sağlamış tek bir devlet yok. Bugün doğduğu toprakların dışına düzensiz göçmen olarak giden kişi sayısının 270 milyon civarında, mültecilerin ise 84 milyon civarında olduğu yazılıp çizilmektedir. Bu rakamlar bize akıllı duvarların, denizlerde ve giriş kapılarında alınan tedbirlerin belli ölçüde başarılı olduklarını, lakin yüzde 100 yeterli olmadığını göstermektedir.
Oysa ülkemizde bu konuları konuşup tartışanların, düzensiz göçmen, mülteci ve sığınmacı ayrımını dahi yapmaksızın, her şeyi bir çuvala koyarak açıklama gayretinde olmaları vatandaşımızın kafasını oldukça karıştırmaktadır.
Frontex gibi güçlü bir oluşuma rağmen, Avrupa’da 2,5 milyon civarında göçmen ve hâlihazırda 200 binin üzerinde iltica talep eden insan olduğunu düşünürsek, Avrupa’nın da yüzde yüz tedbir alamadığını görmüş oluruz.
 
Terör ile mücadele
 
2021 yılında Van ve Hakkâri hudutları içerisinde terör karşı verilen mücadele hiç şehidimizin olmayışı PKK denilen çıbanbaşının nasıl köküne kibrit suyunun döküldüğünün de bir göstergesi.
Hamdolsun…
Lakin bu perşembe günü kaleme aldığım yazımda (*) da belirttiğim üzere, içeride etkisiz hâle getirilen terörist sayısının on katından daha fazlası artık sınırların dışında etkisiz hâle getirilmektedir. Tehdit sınırlarımızın içinden sınırların dışına taşınmıştır. Tezkere konusunda PKK’ya müzahir siyaset yapan parti ya da partilerin bu konuda ortaya koydukları negatif tavrın gerekçesi de tam burada başlamaktadır.
Bölgede yaptığım sohbetlerde, terör örgütüne müzahir partiye aleni bir karşı çıkışın mahdut olmasının ana gerekçesi ise, tekrardan bu parti ile müzakereye oturulur, ya da yol yürünürse, Van’da sokaklara asılan ve musluklardan kan aktığını gösteren tehdit reklamları yine sahneye koyulur mu korkusu.
Maalesef, hâlihazırda sürdürülen devlet politikasının muhalefet tarafından benimsenmeyeceği artık o kadar aşikâr ki, bölgede yaşayan her bir vatandaş elini açık etmek istememekte.
Haksızlar mı?
Gazi Meclis’e vekil seçilmiş biri, ya yine otobüsün üzerine çıkarak kendilerine oy vermeyenlere kalaşnikof namlusu doğrultmayı da ekleyerek ‘bu topraklardan defolup gideceksiniz’ diye tehdit naraları atarsa…
 
(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yusuf-alabarda/621235.aspx
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.