Yapay zekâda hoca sıkıntısı! 25 bölümün 21’inde doçent ve Prof. yok

“Türkiye’nin yapay zekâ eğitiminde karnesi zayıf. 25 bölümün 18’inde profesör bulunmuyor. 13 bölümde doçent yok. 5 bölümde yalnızca bir öğretim elemanı var. Artık bir eşikteyiz, ya makinelerin hizmetkârları olacağız ya da bu dönüşüme yön vereceğiz.”
MAHMUT ÖZAY - Ülkemizde üniversitelerde açılan yazılım ve yapay zekâ temelli programların bulunduğu program sayısı 25’e ulaşırken öğretim görevli sayısının yeterliliği de tartışılıyor. Bu yıl 50 üniversitede daha dijital ve yapay zekâ tabanlı programlar açılması planlanıyor. Peki bu programlar gerektiği gibi dolduruluyor mu?.. Bu sorunun cevabını Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Üyesi ve Türk Eğitim Derneği (TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu verdi. Pehlivanoğlu TED’in “Öğrenme mühendisliği” temasıyla düzenlediği 6’ncı Uluslararası Eğitim Forumu’nun açılışında “Türkiye’de yapay zekâ alanında 25 üniversitede bölüm var. Ancak 18 bölümde profesör, 13 bölümde doçent yok, 5 bölümde yalnızca bir öğretim elemanı görev yapıyor. Bu tablo bize gösteriyor ki; alan açmak kadar, nitelikle doldurmak da gerekli” dedi.
KÂĞITTAN DEĞERSİZ DİPLOMALAR
Yapay zekânın hayatın her alanını biçimlendirdiğini aktaran Selçuk Pehlivanoğlu şunları söyledi: “Artık bir eşikteyiz ya kendi ellerimizle geliştirdiğimiz, bize çok benzeyen makinelerin hizmetkârları olacağız ya da bu dönüşüme yön vererek, insan merkezli sistemlerin kurucuları hâline geleceğiz. Güçlü, bağımsız ve üretken bir ülke bırakmak, ancak bugün alacağımız kararlarla mümkündür. Ve bu ancak, doğru planlama, bilimsel temelli strateji geliştirme ve hesap verebilirlik ile başarılabilir. Aksi hâlde, altındaki kâğıttan daha değersiz diplomalarla hem evlatlarımıza hem de ecdadımıza karşı sorumluluğumuzu yerine getirememiş oluruz.
ARTIK LÜKS DEĞİL MECBURİYET
Bu büyük dönüşümün merkezinde ise hiç kuşkusuz öğretmenlik mesleği yer alıyor. Bugünün dijital çağında, öğretmen yeterliliklerini yeniden tanımlamak zorundayız. Artık öğretmenlerimizin; yapay zekâ okuryazarlığı, makine öğrenmesi, derin öğrenme ve ileri düzey veri analiz becerileriyle donatılmış olması bir lüks değil, bir zorunluluktur. Çünkü yapay zekâyı kullanmakla onu geliştirmek ve onu öğretmek arasında çok büyük bir fark vardır. Bugünün dünyasında eğitim fakülteleri sadece mezun veren yapılar olmamalı; dünyaya yön verecek, kültürel değerleri taşıyan, dünya öğretmenleri yetiştiren stratejik merkezler hâline gelmelidir.”