Gençleri sessizce esir alan hastalık ankilozan spondilit: Fıtık sandığınız bel ağrısı hayatınızı karartabilir

Türkiye’de 1.000 kişiden 5’ini etkileyen “sinsi” hastalığın teşhisi sekiz yıl gecikiyor. Uzmanlar uyarıyor: Yıllardır bel fıtığı tedavisi gören birçok kişi aslında “ankilozan spondilit” olabilir...
Ziyneti KOCABIYIK- Bel ağrısı, dünya genelinde en yaygın sağlık problemlerinden biri. Türkiye’de yapılan saha araştırmalarına göre her 5 kişiden 4’ü yani toplumun yüzde 80’i hayatı boyunca en az bir defa bel ağrısı çekiyor. Bel ağrısı sebebiyle doktora başvuranların oranı yüzde 35–40 civarında.
Peki bel ağrısı sandığınız sadece masum bir ağrı değilse. Sabah yataktan kalkarken beli taş gibi sertleşen, ayakkabısını bağlamakta zorlanan birçok kişi “herhalde bel fıtığı” diyerek doktora gider. Fakat bazıları için bu sadece bir fıtık değildir. Aslında vücut, kendi omurgasına karşı savaş başlatmıştır. Bu sessiz düşmanlığın adı: Ankilozan spondilittir. (AS)
GENÇLERDE GÖRÜLÜYOR
Ortalama her 1.000 kişiden 1 ila 14’ünü etkileyen bu hastalığın bel ağrısı gibi yaygın bir belirtiyle başlayabilse de aslında daha nadir görülen, ama önemli bir romatizmal hastalık olduğunu söyleyen Akademik Romatoloji Derneği (ARD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Şahin, “Ankilozan spondilit, esas olarak genç erişkinlerde görülen kronik, iltihaplı bir eklem hastalığıdır. Genellikle 15-40 yaş arasında ortaya çıkmakla birlikte ortalama başlangıç yaşı 20’li yaşların başıdır. İlerleyici bir seyir gösteren hastalık, tedavi edilmediği taktirde gençlerde özürlüğün önemli bir sebebini oluşturur. Bundan dolayı erken teşhis edilmesi son derece önemlidir” dedi.
UYKUDAN UYANDIRAN AĞRIYA DİKKAT
Ankikozan spondilit hastalığının erken dönem belirtilerinin sıklıkla bel bölgesinde ağrı ve tutuklukla başladığını ve bu semptomların genellikle mekanik bel ağrısından farklı özellikler taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Ali Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: Hastalığın en belirgin şikâyetleri kuyruk sokumu kemiğinin leğen kemiği ile eklem bölgesi, bel ve özellikle sırt bölgesinde meydana gelen şiddetli ağrıdır. Bu ağrı kişiyi geceleri uykusundan uyandırabileceği gibi sabah saatlerinde de şiddetlenebilir. Bazen bu tutukluk öğlene kadar, hatta gün boyu sürebilir. Ağrıyla birlikte eklemlerde sertlik, kambur duruş, nefes alırken zorluk, yorgunluk ve iştah kaybı da ankilozan spondilitin yaygın belirtileridir.
TEDAVİDE GELİŞMELER VAR
Ankilozan spondilit tedavisinde romatoloji alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ali Şahin, özellikle biyolojik ajanlar ve küçük moleküllü inhibitörler üzerine yapılan çalışmaların, hastalığın yönetiminde yeni bir boyut aldığını ifade etti. Geleneksel tedavi seçeneklerine ek olarak, biyolojik ajanlar ve hedefe yönelik tedavilerin hastalık yönetiminde yeni bir çığır açtığını dile getirdi.

ÜÇTE BİRİ FITIK TEŞHİSİ ALIYOR
Ankilozan spondilitli hastaların en az üçte birine bel fıtığı teşhisi konulduğunu belirten Prof. Dr. Şahin, “Bel ağrısı yaşayan genç bir erkekte, eğer ağrı üç aydan uzun sürüyor, sabahları tutukluk yapıyor ve hareketle rahatlıyorsa, bu tablo bel fıtığı değil ankilozan spondilit olabilir. Bu sebeple erken fark edilmesi, hastalığın ilerleyip omurgayı kalıcı şekilde dondurmasının önüne geçmek açısından hayatidir” diye konuştu. Romatoloji uzmanı Prof. Dr. Ali Şahin, durumu şöyle özetliyor: Birçok hastamız bize geldiğinde, yıllardır ‘bel fıtığı’ tedavisi görüyor oluyor. Oysa ankilozan spondilit ilerledikçe omurga esnekliğini kaybediyor, hatta göğüs kafesini etkileyerek nefes almayı bile kısıtlayabiliyor.
TEŞHİSİ 8 YIL GECİKİYOR
“Ankilozan spondilitte teşhise kadar geçen süre ortalama sekiz yıl gibi olup geç teşhis konulabilen bir romatizmal hastalıktır” diyen Prof. Dr. Şahin sözlerine şöyle devam etti: Hastaların şikâyetlerinin mekanik bel ağrısıyla karıştırılması ve ilk başvuru noktası olarak ortopedi, beyin cerrahi ya da fizik tedavi polikliniklerinin tercih edilmesi teşhisteki gecikmenin temel sebeplerindendir.