Erdoğan'ın Çin ziyaretinin yankıları sürüyor: Hepimiz kazanırız

Gazetemize ziyareti değerlendiren uzmanlar “Türkiye-Çin ilişkilerinin olumlu seyrinden başta Doğu Türkistan olmak üzere tüm Türk dünyası olumlu etkilenir. Kazanan biz oluruz” yorumunda bulundu.
YILMAZ BİLGEN - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin gezisine ilişkin yapılan yorumlarda Doğu Türkistan, Orta Kuşak, Asya denklemi gibi başlıklar yanında Batı dünyasına “sizin dışınızda başka alternatifler de var mesajı” verildiği vurgusu öne çıktı. Ziyareti gazetemize değerlendiren uzmanlar “Türkiye-Çin ilişkilerinin olumlu seyrinden başta Doğu Türkistan olmak üzere tüm Türk dünyası olumlu etkilenir. Kazanan biz oluruz” yorumunda bulundu.
2 MİLYAR $'LIK İHRACAT
Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Cengiz, Şanghay İşbirliği Teşkilatı 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üye olmamasına rağmen ‘onur konuğu’ olarak davet edilerek en üst düzeyde ağırlanmasının çok önemli olduğunu belirtti. Ankara-Pekin arasındaki sağlıklı ilişkilerin, Uygur meselesine de olumlu yansıyacağını düşünen Cengiz “Erdoğan’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ÇKP Birinci Sekreteri Say Ci ile ikili görüşmelerinde; Gazze-Filistin meselesi, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve güvenliğinin sağlanması ile Güney Kafkasya’da ve Orta Asya’da kalıcı barış, istikrar ve refahın temini gibi bölge ve dünya ölçekli konular müzakere edildi. Heyetler arası görüşmelerde; Çin’e bağlı Uygur Özerk Bölgesi başkenti Urumçi’de Ticaret Bakanlığımızın ve Pekin Büyükelçiliğimizin bilgisi dâhilinde Türk Ticaret Merkezinin kurulmuş olması önemli bir adım. Uygur Özerk Bölgesi ÇKP Sekreteri’nin Türkiye Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan’a ‘Türkiye’nin Sinciang’a (Doğu Türkistan) ihracatını bu yıl 2 milyar dolara çıkaralım’ teklifini yapması önemli bir adım. Çünkü 2024 yılında Türkiye’nin Uygur bölgesine yaptığı ihracat 12 milyon dolar. ÇKP Uygur Bölge Sekreteri’nin bunun 120 katı kadar Türkiye’den ürün alma iradesini açıklamış olmasının çok iyi şekilde değerlendirilmeli” diye konuştu.
HEPİMİZ KAZANIRIZ
“Ziyarette yapılan görüşmelerde Uygur meselesinin gündeme taşınması Uygurların çıkarına” tespitinde bulunan İsmail Cengiz, “Uygurların dinî ve millî kimliklerinin, kültürel ritüellerinin korunması konusunda Türkiye’nin ortaya koyacağı diyalog ve hoşgörüye dayalı diplomatik tavır mutlaka Pekin tarafından dikkate alınacaktır. Türkiye ve Çin’in, Uygur meselesini ‘sorun’ olmaktan çıkararak ‘avantaj’a dönüştürmesi bölgenin refahı, istikrarı açısından önemli olacaktır. Çünkü her açıdan Çin’in güvenliği Doğu Türkistan’dan başlar. Pekin bu durumu biliyor. Türkiye ile Çin arasında ‘önümüzdeki yüzyıla damgasını vuracak ittifakın’ sağlıklı şekilde gerçekleşmesi, Uygurların durumuna bağlıdır. Doğu Türkistan’da huzur ve istikrar sağlanmadan, Uygurların (Kazaklar ve diğer unsurların) dinî ve millî kimliklerine bağlı şekilde yaşamalarına uygun ortam sağlanmadan Çin’in küresel güç olma yolunda ilerlemesi mümkün değildir. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Orta Asya’daki kardeş ülkelerimizle ikili ve çok taraflı platformlarda yakın iş birliğinin her geçen gün geliştiğini, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde atılan adımların sadece kardeş ülkeler için değil, Avrasya coğrafyasının istikrarına katkı sağladığını’ vurgulaması Türkiye’nin ve Türk Dünyasının geleceği açısından önemli gelişmelerdir. Bu trafik hepimize kazandırır” dedi.
DENGE STRATEJİ
Çin’de uzun soluklu eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Nureddin Akçay, Erdoğan’ın şeref konuğu olarak davet edilmesinin önemine dikkat çekti ve zirveye katılımı ‘denge stratejisinin parçası’ olarak nitelendirdi.
Çin’de başta ABD ve Avrupa olmak üzere birçok merkeze net mesajlar verildiğini söyleyen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Akçay, Türkiye’nin stratejik dengeyi doğru hamlelerle koruduğunu kaydederek “Hem Batılı müttefikleri doğrudan rahatsız etmiyor hem de diğer dünya ile kayda değer dengeler kuruluyor. Erdoğan’ın şeref konuğu olarak davet edilmesi de olayın bir diğer önemli detayı. Türkiye açık bir biçimde Batı’ya ‘size mahkûm değiliz, başka alternatiflerimiz de var’ dedi. Hem de doğru bir zamanda ve ürkütmeden. Zira Gazze, Suriye, Irak denklemi ortada. ABD ve Batı dünyasının tavrı da. PYD, Dürziler ve İsrail konusunda sergilenen tutarsızlıklar Türkiye’yi bu dengeye iten temel unsurlar. Ciddi manada stratejik karşılığı var. Yine yeni dönem başlatılan Yeniden Asya girişimi de şayet operasyonel nitelik kazanırsa önemli bir misyon ifa eder. Özetle bu zirvede altyapı, ticaret, güvenlik ve stratejik-jeopolitik iş birliklerinin konuşulması Küresel Güney ülkeleri arasında Batı merkezli yapılara alternatif bir düzen inşa etme arayışının göstergesidir. Mısır, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın ‘diyalog ortağı’ statüsünde sisteme entegre hâle gelmesi Batı’ya önemli bir uyarıdır” diye konuştu.