Fatih mimarın elini kesti mi? TRT’deki Mehmed: Fetihler Sultanı mahkeme sahnesi gerçek mi? Aslında ne oldu?

Kaynak: HABER MERKEZİ
- Güncelleme:
Fatih mimarın elini kesti mi? TRT’deki Mehmed: Fetihler Sultanı mahkeme sahnesi gerçek mi? Aslında ne oldu?
Haberler Haberleri  / HABER MERKEZİ

TRT 1’de yayınlanan "Mehmed: Fetihler Sultanı" dizisinde Fatih Sultan Mehmed Mimarbaşı Hristo’nun elini kesti. Tartışma konusu olan sahne gerçek mi? Fatih mimarın elini kesti mi? Fatih Sultan Mehmed’i kim yargıladı? Tarihçiler bu konuda ne diyor? Gelin birlikte bakalım.

TRT ekranlarındaki “Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinde Fatih Sultan Mehmed’in mimarın elini kesme sahnesi dikkat çekti. 

Ardından Hızır Çelebi huzurunda Fatih Sultan Mehmed, Mimarbaşı Hristo ile mahkeme sahnesi gündeme geldi. “Fatih Sultan Mehmed Han’ın cezası ne olacak? Eli kesilecek mi?” gibi sorulara sebep oldu.

Bu sahneler sosyal medyada tartışmalara konu oldu sahneler izleyiciden tepki topladı.


Fatih mimarın elini kesti mi? TRT’deki Mehmed: Fetihler Sultanı mahkeme sahnesi gerçek mi?  - 1. Resim

Osmanlı’nın adalet anlayışını yansıtması adına çekilen sahnede Fatih Sultan Mehmed'in inşa ettirdiği yapıda görevli mimarbaşı iki mermer sütunu üçer arşın kısalttı. Bu yüzden sultan tarafından bizzat eli kesildi.


Fatih mimarın elini kesti mi? TRT’deki Mehmed: Fetihler Sultanı mahkeme sahnesi gerçek mi?  - 2. Resim
Mahkeme İstanbul’un ilk kadısı “Hızır Çelebi” huzurunda yapılıyor. Sahnede "Hızır Çelebi" rolünde Turgay Tanülkü yer alıyor.

Mimarbaşı, yaşadığı haksızlık yüzünden İstanbul Kadısı Hızır Çelebi’ye başvurarak padişahı şikayet etti. Hızır Çelebi yargılamanın sonunda kısas diyerek "Fatih’in de elinin kesilmesine" hükmetti.

Karar karşısında "Benim mülkümde beni mi yargılayacaksın?" diyen Fatih Sultan Mehmed’e, kadı şu cevabı verdi "Mülk Allah’ındır, hüküm şeriatındır. Kanunu kadim kimseye makam sormaz."

Bu sözlerin ardından Sultan Mehmed, “Madem ki adaletin hükmü budur, işte elim” diyerek elini mahkemede önüne getirilen kütüğe uzattı. Görevli de kılıcı kaldırarak kadı Hızır Çelebi’nin işaretini bekledi.

44. Bölümde yaşanan bu sahne “Mehmed: Fetihler Sultanı” 45. bölümde açıklığa kavuşturulacak.

Tartışmalara yol açan bu sahneler kısa zamanda merak konusu oldu. “Fatih Sultan Mehmed mimarbaşının elini kesti mi? Fatih Sultan Mehmed Mimar Hristo? Atik Sinan kimdir, nasıl öldü? Fatih Sultan Mehmed mimar olayı” gibi aramalara sebep oldu.

FATİH SULTAN MEHMED’İN MAHKEMESİNDEKİ HATALAR

“Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinde Mimarbaşı Hristo’nun tek elini kestiği görülüyor. Asıl hikayede ise iki eli kesilen bir mimar anlatılıyor.  

Tarihi kaynaklara göre dizideki bu sahnede yer alan hatalar ve çelişkiler şöyle:

  • İstanbul’un ilk kadısı Hızır Çelebi olsa da bu mahkeme onun huzurunda yapılmış olamaz. Çünkü fetihten sonra 7 sene İstanbul kadılığı yapan Hızır Çelebi Fatih Camii'nin yapılmasından çok önce vefat etmişti.
  • Osmanlı tarihçilerine göre kadı padişahı had suçlarında yargılayamaz. Muhakeme edip mahkumiyet veremez. ‘Divan-ı Mezâlim’ adı verilen sultanların davaları Divan-ı Hümâyun’da hususi usul kaidelerine göre bakılır.
  • Kadı had suçlarında kısas hükmettiğinde bu ceza hemen orada görülmez. Hüküm başka zamanda uygulanır.
  • El kesme cezası kütük üstünde kılıçla değil, hekimler, doktorlar tarafından cerrahi bir müdahaleyle gerçekleştirilir.

FATİH SULTAN MEHMED MİMARBAŞININ ELİNİ KESTİ Mİ? HİKAYENİN ASLI

Fatih Sultan Mehmed’in Fatih Camii yapılırken mimarbaşının elini kesmesi hikayesi sadece Evliya Çelebi tarafından anlatılmaktadır. Bunun dışındaki hiçbir tarihi kaynakta Fatih Sultan Mehmed ile alakalı böyle bir olay yazılmamıştır.


Fatih mimarın elini kesti mi? TRT’deki Mehmed: Fetihler Sultanı mahkeme sahnesi gerçek mi?  - 3. Resim

Hikaye 1600’lü yıllarda yazılan (Fatih Sultan Mehmed’den 200 yıl sonra) Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin ilk cildinde İstanbul anlatılırken geçiyor.

Fatih Camii hakkında bilgi veren Evliya Çelebi “Mimarbaşı ile Fatih’in mahkemede yüzleştiklerini bildirir” başlığı altında isim vermeden anlatıyor.

Evliya Çelebi’nin anlattığına göre, “gazub (öfkeli, kızgın) padişah”, Fatih Camii’ni yapan mimarbaşıya “Benim camimi niçin Ayasofya kadar yüksek inşa etmeyip de her biri Rum haracı değerindeki sütunlarımı kesip camimi alçak ettin?” Bunun üzerine mimarbaşı “Padişahım, İstanbul’da zelzele çok olduğundan cami ebediyen kalsın diye iki sütunu üç ölçek kesip Ayasofya’dan alçak ettim” cevabını verir. Padişah, “özrü kabahatinden büyük” merhamet göstermeksizin mimarbaşının iki elini bilekten keser.

Yine Evliya Çelebi’nin anlattığına göre, mimarbaşı ertesi gün kadı huzuruna giderek şeriat mahkemesine başvurur. Padişahtan şikayetçi olur. Kadı Efendi, Fatih’e derhal bir kethüda gönderip mahkemeye çağırır. Padişah kemerine bozdoğan topuzunu takıp kadı huzuruna gelir; selamını verip oturmaya niyetlenirken: “Oturma beyim, hasmınla yan yana ayakta bekle” der. Fatih’in kendini savunmasından sonra “Cami alçak olsa da ibadete engel değildir; senin taşın mücevher dahi olsa kıymeti yine bir taştır; yetişmiş bir insan melekten yücedir” diyerek kısasa hükmeder. Yani “senin de elin kesilecektir” cevabını verince Fatih “Emir şer’-i şerifindir” diyerek boyun büker. 
Hikaye her ne kadar Osmanlı padişahlarının adalete, şeriata bağlılığını anlatıyor gibi görünse de tarihçiler tarafından itibar edilmemiştir. 
Ayrıca Fatih Sultan Mehmed’i kindar, merhametsiz ve öfkeli göstermesi de tartışılmıştır.

Hikayenin çeşitli isim ve şekillerde yer değiştirdiği de görülmektedir.

Mahkemenin Hızır Çelebi huzurunda gerçekleşmesi, Mimarbaşı olarak “Atik Sinan” isimleri ile anlatılması sonradan yapılan eklemeler olarak kurgulanmıştır.

Fatih Sultan Mehmed ve İstanbul üzerine araştırmalarıyla tanınan tarihçi, akademisyen Süheyl Ünver şu değerlendirmeyi yapar:

“Evliya Çelebi de bunun hikâyesi vardır. Ve halk diline de bunu yapan mimarın kolunu kestiği rivayeti ile geçmiştir. Tarihler böyle şey yazmaz. Şarkta uydurma efsâne yoktur. Mutlaka bir aslı vardır. Fakat bunun aslını bilmiyoruz.”

"FATİH SULTAN MEHMED'E İFTİRA"

Nitekim Süheyl Ünver, Fatih Sultan Mehmed hakkında dramatize edilen bu hikaye hakkında şu neticeye varıyor:

“Fatihin zamanında meşhur iki mimardan Ayasdirki Saraçhanebaşında ilk banîsi olduğu camiin bahçesinde yatar, diğeri Sinan Atik’dir ki Fatih’de Hafız Paşadan Zincirlikuyuya giden eski yolun solunda Kumrulu Mescidin bahçesinde yatar. Fakat Sinan Atik hakkında böyle bir şey düşünebilir miyiz bilmiyoruz, amma elinin kesilmesi, bir de o işin kendisine bitirtilmeyerek sembolik olarak elinin kesilmesi mânâsına da gelebilir. Nitekim bugün bile filânın işten elini kestiler, ya da işten çektiler, de dendiği vakidir…

Fatih’i hâkimin huzuruna çıkartıp onu önce oturtup, sonra şiddetle ayağa kaldırmak ve tekrar suçlu sandalyasına oturtmak bir hatadır.

Böyle bir isnadı biz nasıl yapabiliriz? Fatih Garplı tarihçiler tarafından birçok iftiralara uğratılmıştır. Fakat bizim bunu yapmamamız lâzımdır.

Zira Fatih de âlim ve fazıl kendisini ve mevkiini bilen bir hükümdardı. Binaenaleyh Fatih böyle bir münasebetsizlik yapmamıştır ki hâkim ona bu fecî ihtarda bulunsun ve bunu da Hızır Bey yapmış olsun.

Fatih camiine 867 (1462) de başlanmıştır. Hızır Bey öleli 3 sene olmuştur. Camii 875 (1470) de bitmiştir. Hızır Bey de 11 senelik ölü idi…
…Mimarın eli kesilmesi noktası tarihlerde yoktur. Fatih, Hızır Bey tarafından ellerinin kesilmesine hüküm giymiş ve bir tazminata çevrilmekle sevinmiş olduğu da teşhir olunamaz. Hele bu uydurma muhakeme ile rahmetli Hızır beyin hiç münâsebeti yoktur.”

Kaynak: HABER MERKEZİ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...