Aragones'le olmayacak

A -
A +

"Tam kafama göre bir hoca" demişti Başkan Aziz Yıldırım, Aragones basın önünde imza atarken... "Disiplinli ve tecrübeli. Takımda disiplin kaybolmuştu biraz işi sıkı tutan birine ihtiyaç vardı. Yaşına bakmayın, işine bakın siz..." Sonra bakın ne oldu... 2 yıl boyunca takımın başında kalan, birinde şampiyonluk getiren, diğerinde Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynatan, "stajyer" Zico dönenimde "futbolcuya dayalı düzen" iddialarına rağmen, takımda "isyan" kelimesini hiç duymadık. Futbolcular nerede bir mikrofon uzatılsa, nerede bir röportaj verse hep Zico'nun babacanlığından bahsetti, forma dağıtımını adaletli yaptığını söyledi... 2 yılda bir kişi Zico'yla tartıştı; Önder Turacı... "Disiplini sağlayamayan" Zico gönderildikten sonra çatık kaşları ve aksi suratıyla disiplin abidesi 70'lik Aragones getirildi. Resmi maçlar başlayalı daha 1 ay dolmadan vukuatlar bini aştı... İşte Kazım, işte Uğur Boral, işte Gökhan Gönül, işte Volkan Demirel... Disipliniyle ön plana çıkan bir hocanın döneminde disiplinsizlik diz boyu. Ortada bir başarı var mı? O da yok! Ligde 3 haftada 2 mağlubiyet, Şampiyonlar Ligi'nde yenilgiyi geçin ortada mücadele bile yok... Emre'den sağ açık, F.Bahçe'ye geldiklerinden beri hiçbir zaman bir arada oynamayan Yasin-Can'dan stoper çıkarmak... Son 3 yılda 100'e yakın golde ya asist yapan ya da atan biri olarak emeği geçen Alex'i golden bu kadar uzak oynatmak... Oyun kötü giderken, sistemle oynamayıp sadece oyuncu değişikliklerinden medet ummak... Kazım çıkıyor, Burak giriyor yine değişen bir şey olmuyor. Avrupa Şampiyonu apoletine aldanmayın. Zaten çok iyi bir takımı şampiyon yaptı Aragones. Ki o Aragones'in elemeler sürerken kovulması için kampanyalar açıldığını da unutmayın. Son 4 yıldır yarışmacı teknik direktörlükten uzak. Milli Takım'da yılda 15-20 maç yapmakla, kulüp takımlarında uzun bir maratonu kovalamak ayrı şeyler... Aragones "3-4 ay içinde iyi bir takım olacağız" demiş... Böyle giderse bunu o göremeyecek... ah basına gelenlerKemal Abi uçmağa vardı Türk budunu yasta şimdi! Kemal Çapraz, kendini Türk dünyasına adamış birisiydi. Nerede bir Türk izi varsa, nerede bir Türk'ün sızısı varsa yarasını sarmaya giderdi, mesafe tanımaksızın... Cağaloğlu'ndaki bürosuna uğrardım arada bir. Yine bir çay-sigara-muhabbet üçgeninde kendisi anlatmıştı... ABD'den davet gelmiş bir gün Kemal Abi'ye, katıldığı Türk dünyası forumlarından biri sonrasında... Kalkmış gitmiş tabii. Çeşitli temaslardan ve görüşmelerden sonra bir güzel gezdirmişler oraları. Tabii Kızılderililerin kendi halinde yaşadığı kanyonlara da uğramışlar. Dünyanın en büyük soykırımlarından birine maruz kalan garibanlar kendi hallerinde halı-kilim-el yapımı süsler satıp geçinmenin yoluna bakıyor. O bölgenin Kızılderili reisiyle muhabbeti koyuveriyor Kemal Abi... Reis üniversite mezunu, zehir gibi... Muhabbetin bir yerinde, "Türkiye'de benim de inandığım şekilde bazı araştırmacılar Türklerle Kızılderililerin akraba olduğunu söylüyor. Siz hiç böyle bir şey duydunuz mu?" diye soruyor Kemal Abi... Dudağını şöyle bir büken Reis, "Hiç duymadım, bizim burada hiç Türk yok" diyor... Ayrılırlarken Kemal Abi, Reisi Türkiye'ye davet ediyor. 2 ay sonra Reis geliyor, Kemal Abi onu alıp Doğu Türkistan yemekleri yapan, müzikleri çalan bir yere götürüyor... Yemeğin ortalarında Reis, Kemal Abi'nin kulağına eğiliyor ve hayretini dile getiriyor... - Kemal, bizim orada hiç Türk yok ama sizin burada o kadar çok Kızılderili var ki!.. ... Kemal Abi'yi kaybettik 3 gün önce!.. Daha 44'ündeydi. Tabutu Türk Cumhuriyetlerinin bayraklarıyla örtüldü. Tanışacağı daha çok Türk; gideceği daha çok Türk ili vardı... Ramazan'da ve iftar dönüşüydü, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.