Sam Amca flört kabul etmez, biat ister; Kılıçdaroğlu ABD’de…

A -
A +

Başlıktaki söz tanıdık gelmiş olabilir. Siyaset için kullanılır genellikle. Ben uyarladım çünkü çok yerine oturdu. ABD biat ister. Tam olarak teslim ol, keyfine bak derler ama bu arada altındaki toprak zemin yavaş yavaş kaymış ve sen ortada dımdızlak kalmışsındır, haberin olmaz o başka. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Hele bir imtiyaz vermeye kalkın, arkası gelir.

Resmî açıklamalarında bile “Erdoğan kontrol edilemiyor” diyecek kadar öz güven içinde olan ABD yetkilileri için bu olmazsa olmaz şart.

Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tam da bu nedenle, kendi deyimiyle aktivistlerle görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Konuşulacakların detayına gerek yok. Bu görüşmeler ve temaslar trafiği tamamen perdelemeden ibaret. Esas oğlanlarla bir araya gelecek ve son rötuşlar yapılacak. Kemal Bey'in beklentisi bu. Ama ben ABD heyetindekilerin ona ne söyleyeceklerinin bilgisini aldım. Aşağı yukarı şöyle:

Elimizde zaten iki vale var ama bize joker lâzım. Ona da sen talipsin. Performansın çok iyi, valelere nal toplattın, geride kaldılar ama sana söyleyeceklerimizi en güzel sizin şu meşhur şarkıcı Sezen Aksu çok iyi ifade ediyor. Yani “Bu gönül sayfası boş senelerdir, doldurabilirsin. Ama oyun oynama benle, yanabilirsin” diyorum. Çünkü gözünde bir tekinsiz gölge var, neme lazım dedirtiyorsun insana. Fıldır fıldırsın. Kusura bakma ama 10 yıldır ayarımız bozuldu. Sizin şu Erdoğan var ya onun yüzünden. Şüphemiz bundan.

Bakalım, Kemal Bey nasıl bir TEMİNAT verip açık çek bırakacak da onları ikna edecek, dönüşünde yüz ifadesinden anlayacağız gerçeği. Flört bitirilip de düğün dernek, gerdek ile tamamına erdilerse şayet, oldu da bitti maşallah...

Bir şey duydum bu arada. FETÖ’yü artık neredeyse tamamen ele geçiren Mustafa Özcan ekibi Pensilvanya’daki politbüroyu by-pass etmiş ve Kılıçdaroğlu’nun bu gezisinde aktif olarak rol alıyormuş.
Sanırım yanına boşuna yandaş gazetecileri alıp da gitmedi ABD’ye. Onların ne üç maymun olduklarını biliyoruz biz. Bunları görmeyeceklerinden eminim.

Rusya’nın terörle mücadeledeki farkı ve yöntemi

Önceki gün Kırım’daki Kerç Boğazı üzerindeki köprü, Ukraynalı teröristler tarafından bomba yerleştirilerek patlatıldı ve pek çok sivil hayatını kaybetti. Ukrayna bunların devamının geleceğini açıkladı. Ukraynalılar patlamanın fotoğrafları önünde selfie çektiler.

Bu sabah Kiev’de patlayan bombalar ve füzelerle uyandık.

Füzelerden biri Zelenskiy’nin ofisinin bulunduğu sokağa düşmüş.

Buna topuğundan uyarı deniyor.

Bunu bilen Zelenskiy ağlıyor. Dünyayı yardıma çağırıyor. NATO gelsin, Rusya’ya müdahale etsin diyor.

Rusya’nın farkı ve yöntemi bu. Terör eyleminin üç failini yakalamakla kalmıyor, terörün kaynağına da gidiyor. Ukrayna sahip çıktı mı, çıktı. Devam edecek dedi mi, dedi. Dakka sektirmiyor Kiev’i vuruyor.

Kaldı ki demeseler ve itiraf etmeseler de her şey kabak gibi ortada ya.

Acımaz Ruslar ama kusura bakmayın, kimse de bu savaşı zavallı “Ukrayna’nın özgürlük mücadelesi” diye nitelemeye kalkışmasın. Bunları kimse yemiyor. Petro Poroşenko ve ondan sonra (2019) gelen Zelenskiy, yavaş yavaş ülkelerini Nazileştirip yaşayan 9 milyona yakın Rus üzerinde inanılmaz baskı kurdular. 2014’te Maydan darbesiyle iktidara geldikten sonra Donbass’taki Rus azınlıkların üzerine Nazi Azov taburlarını gönderdiler. Neredeyse 14 bin insan katledildi orada. Rusların çoğu Rusya’ya kaçmak zorunda kaldılar. Dünyanın “saygın” ajansları Reuters, AP, AFP görmezden geldi bu katliamı. Batı böyledir. Yüzlerinde sahte bir ifade, üzülmüş görünürler sadece. Ünlü filozofları Noam Chomsky o ölenleri “Değersiz kurbanlar” diye tanımlayarak kavramsallaştırmıştır bile. Biliyor bu sosyolojiyi. Ukrayna’da ölen bir kadın için kıyameti koparırlarken Yunanistan’ın botları şişleyerek katlettiği yüzlerce mülteciyi ölü balık gibi izlemelerinin sebebi, yalnızca ahlaksızlıkları değil elbette. Dediğim gibi, öldürülenleri “değersiz kurbanlar” olarak görüyorlar. Irak’ta 1 milyon insan katledilir Amerikan bombalarıyla bu değişmez. Afganistan’da milyonlarca sivil katledilir bir doğa olayı izler gibi bakarlar.

Dediğim gibi, Poroşenko ve Zelenskiy, Ukrayna’yı Ruslardan arındırmak, kaçırtmak, sonra da NATO’ya girmek için sistematik bir kıyım uyguladı. Putin her seferinde can acıtıcı bir karşılık verdi. Önce Kırım’ı ilhak etti, ardından da bu yaşadıklarımız; yüzlerce yıkılmış şehir, 4,5 milyon mülteci, Donbass’ın, Herson’un, Zaborjiya’nın bir referandumla Rusya’ya bağlanması, dünyayı ekonomik felakete sürükleyen gelişmeler.

Bir sorum var:

“Bu plan Ukrayna’nın başına devşirilen Zelenskiy’nin projesiydi” diyen var mı? Varsa bir adım öne çıksın. Ne yapacağıma sonra karar vereceğim.

Putin ciddiye bile almıyor bu soytarıyı. Yalnızca tarihsel geçmişleri nedeniyle Ukrayna halkına üzülüyor, ders veriyor ama yine de elini sınırlı tutuyor. Ama Onun arkasındaki gücü doğal olarak biliyor.

Bu yüzden de NÜKLEER TEHDİDİNİ savuruyor.

Biden’ın da kabul ettiği gibi Putin blöf yapmıyor.

Daha ne kadar dünyanın ayarlarıyla oynayacaklar göreceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.