Beşiktaş'ı Beşiktaş yapacak sır
Dramatik oyun... Kırmızı kart... Dağ gibi ümidin hayal kırıklığına dönüşmesi.
..Ve, ''Farka gidiyoruz'' diye yükselirken 2-0'dan maçı 3-2 Fenerbahçe'ye vererek büyük hayal kırıklığı uğramak, kabul edilebilir bir durum değil.
Bu gerçek!
Ancak; hayatın muhasebesi bir hareketle ölçülemez, bilanço; kazanç ve kayıplar üzerinden yapılır.
Şimdi geçelim Orkun krizindeki işin muhasebesine ve takım mühendisliği ustalığına.
DIŞLAMAK KOLAY KAZANMAK ZOR
Beşiktaş'ın şu saatten itibaren öncelikli hedefi ne olmalı?
''Suçlu ayağa kalk!'' deyip, fatura kesmek mi?
Diyeceğim,o kırmızı karttan dolayı Kaptan Orkun Kökçü'ye kulüp tarihinin en ağır cezasını vermek mi?
Hatta takımdan tamamen dışlayıp, özel uçakla getirdiğin bir yıldızı içi kof turp gibi tarifeli uçağa alel acele göndermek mi?
Dahası yine bazı infiallerdeki gibi Orkun'u o aşık olduğu siyah beyazlı formanın bir daha uzağına bile yaklaştırmamak mı?
Maalesef! Tepkiler şu an bu yönde...
Öyle ki, futbolun içinde ''akıl tutulması'' diye özetleyebileceğimiz bu davranışları bilen takım arkdaşları bile kaptana adeta ''Hain'' muamelesi yapıyor, yüzüne bakmıyor, selam vermiyorlarmış. Yazık!
Bu ötekileştirme, Orkun gibi kariyerli, meziyetli, karakterli ve bu ülkeyi uluslarası alanda gururla temsil eden bir futbolcuya yapılamaz, yapılmamalı.
Neden? Çünkü bu, her hangi bir insanın hazmedeceği, katlanacağı bir hâl değildir.
KAPTAN SUÇLU MU?
Eger Beşiktaş kaptanı gereksiz bir hareketle kırmızı kart görüyor ve 2-0 önde götürdüğü kritik Fenerbahçe maçını 3-2 kaybediyorsa, kimse kusura bakmasın fatura hiç tartışmasız o futbolcuya kesilir.
Buna Orkun Kökçü dahi itiraz edemez, nitekim edemedi de.
Nasıl etsin ki; hocası Sergen Yalçın dahi sahaya girip, su şişesini tekmeleyerek gördüğü kırmızı kartı Orkun'a olan kızgınlığına bağlıyor.
Haliyle Orkun'un başı öne eğik, tır çapmıştan beter durumda...
KONTROLSÜZ GÜÇ GÜÇ DEĞİLDİR
Hayat bir ders verdi Orkun'a...
..Ve onun üzerinden bütün futbol dünyasına.
Neydi o ders? Hırsın, aşırı motivasyonun, öfke kontrolünün olmamasının kısacası kontrolsüz gücün güç olmadığının ve nelere mal olduğunu acı bir bedel ödeyerek öğrendi.
Artık Orkun'u kimse aynı pozisyon ve hareket içinde göremez.
O kadar ağzı yanmış durumda.
ADALI'DAN HELALLİK İSTEDİ
Nitekim maç sonrası başkan Serdal Adalı'ya üzüntüsünün çok büyük olduğunu, kaptan olarak o hareketi yapmaması gerektiğini ifade ile hocasından, takım arkadaşlarından ve de bütün Beşiktaşlılardan özür dilemiş.
''Hakkınızı hela edin!'' diyor.
Helalleşmek çok güzel.
İyi de onu linç edenler Orkun'la nasıl helalleşecek?
O BÜYÜK BİR YETENEK!
Milli Takımımızın da önemli isimlerinden olan bir insana verilebilecek en ağır cezadır bu yaklaşım ve tavır. Kınıyorum!
Neden?
Orkun Kökçü uzun süredir gururla takip ettiğim bir futbolcu. Düşünün; Feyenoord ile Hollanda Süper Lig Kupası kazanmış ve Erdvisie şampiyonu olmuş. O yıl sezonun futbolcusu seçilmiş ve kulüp tarihinin en yüksek bonservis bedeli ile 30 miyon avroya Benfica'ya transfer olmuş. Bitmedi, Portekiz ekibiyle hem lig hem de kupa şampiyonluğu yaşamış bir yetenek Orkun ve ''Hain'' muamelesini hak edecek biri asla değil.
YÖNETİM SANATI NEDİR?
Şimdi gelelim Beşiktaş'ı Beşiktaş yapacak asıl soruya...
Dışlamak yerine... Siyah beyazlı yönetim, kasadaki kıymetli cevher gibi futbolcusunu korumaya (!) alıp, Orkun krizini nasıl kazanca dönüştüreceğinin yollarını mı aramalı?
Kanatimce milli futbolcuyu transfer edildiği o heyecan ve ümit dolu günlerdeki gibi yeniden futbola kazandıracak çaba içinde olmalı Beşiktaş yönetimi.
İyi de bu nasıl olacak?
ÜRMEZGİL ŞERBETLİ
Beşiktaş Yüksek Divan Kurulu Başkanı Ahmet Ürkmezgil beyefendi bu tür krizlerin nasıl çözüleceğini iyi bilir. Fikret Orman Başkan döneminden şerbetlidir. Başkan Serdal Adalı ve yönetim, kulübün akil insanlarıyla bu olayı eninme boyuna istişare etmeli.
İşte ''Yöneticilik'' mahareti burada saklı.
Özetle ''Vur abalıya'' misali, Orkun'u TV'lerde, radyoda, sosyal medyada ve yazılı basında gladyatörlerin önüne atmamalı yönetim.