Bir Muslera yapımı

Bir adam bu kadar mı fark ettirir, ettirdi, arkadaş. Muslera, “Sezon finali” dediğimiz Galatasaray-Beşiktaş derbisinin belirleyen ismi oldu.
Tecrübe böyle zor zamanlarda inisiyatif alabilmektir. Daha maçın başındaki serbest vuruşta Muslera, herkesin “kalecinin orada işi ne?” dediği anda Higuiata gibi öyle bir hamle yaptı ki, helal olsun. O, topun başına geçip uzun vuruşuyla Nagatomo’nun asistinde Galatasaray’ı Fernando ile öne geçiren golün ilk hazırlayıcısı olarak takımı adına zor bir maçı kolaylaştırdı. İşte kalite bu...
Peki, Beşiktaş’ta Pepe ne yaptı? Onun gibi büyük maçları kazandırması gereken bir tecrübe tamamlanamayan kupadaki Fenerbahçe derbisinde takımını eksik bıraktığı yetmezmiş gibi dün de hem pozisyon hem de kademe hatası yaptı, Gomis’i kontrol edemedi. Yenilen golde en az Adriano kadar o da hatalıydı. Vida değişikliği ise ihtiyaçtı ama Beşiktaş için çare olmadı. Nitekim Tosic’in son adam olarak Gomis’i indirdiği pozisyon tartışmasız pe-naltıydı. Ancak önce avantaj kuralını işleten ve sonra penaltıyı çalan Fırat Aydınus bir hakemlik dersi verdi, bravo doğrusu.
Gecenin pozisyon hovardası Gomis’ti, nitekim penaltıyı da üst direğe işaretledi.
Diyeceğim şu ki Beşiktaş, kupa şokunu hâlâ üzerinden atabilmiş değil. Şenol Hoca’nın belli ki kafası çok karışmış. Ne oyuncu seçimi doğruydu ne de maç içindeki hamleleri. Atiba yoksa Tolgay’ın yanındaki isim Medel mi olur, yoksa Oğuzhan mı? Negredo sakatlandığında da Mustafa Pektemek kulübede otururken Şenol Hoca Lens’i tercih etti. Bu da yanlıştı. Talisca ve Babel’in forvet işlevi gördüğü olmadı değil oldu ama Negredo ile beraber oynarlarken, Lensle değil. Hatalar üst üste gelince bu dezavantajı doğru hamleleriyle avantaja çeviren Fatih Terim’in Rodriges ile ikinci golü Galatasaray’a kazandırması hiç de zor olmadı. Belki de bu iki teknik adamın farkıydı.
Özetlersek, Beşiktaş bir haftada sabun köpüğü gibi eridi.
Buna rağmen hâlâ elinde Avrupa hedefi var.

MAÇIN ADAMI: Muslera