Özyazıcı neden çok büyük?

"Ya bir yol aç ya da bir eser bırak."
Sanki Ahmet Suat Özyazıcı için söylenmiş gibi.

 

Yol da açtı, eser de bıraktı, iz de. O gerçek efsaneydi, maalesef büyük bir değeri kaybettik. 

 

Onu ilk "Yolun keşisirse, bizim 'Brezilyalı' ile tanış" diye bana 1977'de anlatan Hava Gücü'nün efsanelerinden Mücahit Pekçetinkaya'ydı.

 

"Futbolumuzda ihtilal olacaksa bunu yapacak yegâne insan Özyazıcı. Büyük düşünür, modern futbola en yakın oyunu o oynatır, iddialı ve dikkatli" demişti.

Topun ağırlığı nedir?

Trabzonspor, 1983-84'te Uludağ kamptaydı. O kampı takip ediyordum.

 

Sabahları birlikte yürüyorduk. Dostluğumuz pekişmişti. 
O kampan aklımda kalan Ahmet Suat Hoca'nın "Topun ağırlığı nedir?" sorusuydu.

 

Gayet emin "410 ila 450 gram" dediğimde "Bunu herkes bilir. Gerçekte Dünya Kupası'nı getiren vuruş en ağır toptur, size dünyaları kazandırır. Biz Trabzonspor'u Dünya Kupası kazanacak gibi hazırlıyoruz" demesiydi,

 

Şampiyonluklara ambargo koyan Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray'ın hegemonyasına "Bu ülkede sadece üç büyük yok biz de varız" diye ilk kafa tutan da saltanatlarına son veren de, oydu. 

 

Bu ülkede Fatih Terim'den sonra en çok kupa kazandıran (Bordo-mavililere 18) oydu ve üzdüğü Fenerbahçelilerin bile saygısını kazanmıştı. 

 

Şenol Güneş'in, Osman Denizci'nin, Hasan Vezir'in, Şenol Ustaömer'in, Turgay Semercioğlu'nun, Güngör Şahinkaya ve Necati Özçağlayan'ın hocasıydı.  

 

Onca şöhretin aksine toprak gibi mütevazıydı.

 

Banker Kastelli, Cevher Özden'in Bozkurtspor'undayken o büyük kariyerin şifresini "Planlı çalışmak. İlkeli duruş... Prensip ve disiplinden taviz vermemek" diye özetlemişti, Halil Severcan'a. 

 

Nur içinde yat, Ahmet Suat Özyazıcı hocam!