Osmanlı'ya halk vefası

A -
A +
Osmanlıda iki Trablus var biri Libya'daki Trablusgarp, diğeri Lübnan'daki Trablusşam. Trablusşam eski bir Fenike şehri, Persleri, Romalıları, Arapları, Haçlıları ve Memlüklüleri görüyor. Sultan Yavuz devrinde (1516) Osmanlı hududuna katılıyor. I.Cihan Harbinde Fransız işgali yaşıyor. 1946'da hürriyetine kavuşuyor.
Trablusşam Beyruttan sonra Lübnan'ın en büyük şehri. Nüfusu 500 bini aşıyor. Hem yemyeşil bir coğrafyada bulunuyor hem de labirenti andıran sokakları ve bedestenleri ile asırlar öncesini yaşıyor. 
Bu gün sayfamıza misafir olan Prof. Dr. Halid Tedmuri işte burada doğuyor. Babası 200 cilt kitap yazan ünlü tarihçi Ömer Tedmuri. Haliyle kütüphanesi olan bir evde yetişiyor. Çocukluğunun geçtiği Trablusşam'da Osmanlı ve Memlüklüler'den o kadar eser var ki onu cezbediyor. Annesi Kahireli, hal böyle olunca Mısırdaki Memlük ve Osmanlı eserlerini de takip edebiliyor. Sırf bu sevda yüzünden yüksek tahsilini İstanbul'da (Mimar Sinan Üniversitesi) yapıyor. Sadece 8 ayda Türkçe öğreniyor ve MEB bursu ile okuyor. Lübnan savaşında tarihi eserler yara alınca çok üzülüyor, genç bir mimar olarak bu mirasa nasıl sahip çıkmalı sorusuna kafa yoruyor. Mastırını "restorasyon", doktorasını da "şehir koruma" üzerine yapıyor.

OYUN İÇİNDE OYUN
Halid Tedmuri Musul'daki tarihi eserlerin tahribini oyun olarak görüyor: "İnsanlar okusa görecek, bilecekler ama günümüzde internetteki kısa filmlere bakılarak hüküm veriliyor. Müslümanlar oraya dün gelmediler ki, 14 asırdır bölgedeler ve Asur eserlerine dokunmadılar. Sina çölünde bile manastırlar var (St Petrina). Ne Emeviler yıkmış, ne Abbasiler ne de Memlüklüler ve Osmanlılar. Mısır'da Firavun tapınakları olduğu gibi duruyor. Hâlbuki Batı Dünyası çaldı çırptı, Ortadoğu'nun en gözde eserlerini Paris, Berlin ve Londra'ya kaçırdılar.  
Şimdi taktik değiştirdiler, önce aşırı bir örgüt kurduruyor, kan döktürtüyor bilahare terör bahanesi ile işgal ediyorlar.  
BUZLAR ERİYOR
Arap dünyasında ders kitapları Osmanlı'yı kötülerdi, yok baskıcı vergici filan, Türkiye'de de "ah o Araplar yok mu Araplar arkamızdan vurdular" edebiyatı yapılırdı halk arasında.
Ancak son yıllarda Türk TV dizileri buzları eritti. Türkleri dinsiz gösteren Batı dünyasının yalanları ortaya çıktı. Dizilerde de Müslüman aileleri var, İslam isimleri taşıyorlar, ramazan geliyor, bayram kutlanıyor. Ve ne oluyor biliyor musunuz? Eteğini tutan İstanbul'a koşuyor.
Lübnan küçük bir ülke, cem'an 10 500 km2. Ben 1350 eser tespit ettim şu ana kadar. Çoğu Memluk ve Osmanlı. Ne yazık ki % 80 tescilsiz, vesikalarda da geçmiyor.
Arap dünyasında hala Türk kültürü yaşıyor. Mesela Tunuslular her hafta hamama gidiyor. En iyi Osmanlı yemekleri Halep'te pişiyor. Gurfe kelimesini unuttuk, artık bizde de oda sofa kelimeleri kullanılıyor. 

BEYRUT VE SULTAN
Lübnan 30 yıl Fransız işgalinde kaldı birçok eser yıkıldı gitti. Biz Fransızlardan kurtulduğumuz günü kutluyoruz ama Beyrut'ta en az 20 cadde "Gora, Digol, Forş, Picadilli, Allenby" gibi işgalci komutanların adını taşıyor. 
Zaten şehirler Fransız siluetine büründü, Ortadoğu'nun Paris'i olacağız derken kimliklerini kaybettiler. Ben "Beyrut ve Sultan" adlı bir kitap hazırladım. Beyrut eskiden küçük bir köy, Trablus'un yanında adı bile anılmıyor. Ne zaman ki Abdülhamid Han Hicaz demiryoluna başlıyor, bir liman şehrine ihtiyaç doğuyor. Rıhtım yapılıyor, demiryolu geliyor. Tren Lübnan dağlarını tırmanıp Bekaa vadisinden Şam'a ulaşıyor. Birçok köprü tünel menfez inşa ediliyor. Şehre kışla kuruluyor, asayiş sağlanıyor. O güne kadar şiddetli bir susuzluk var modern bir şebeke devreye alınıyor. Düşünün Beyrut sokakları İstanbul'dan bir yıl evvel hava gazı ile aydınlatılıyor. Caddelerinde tramvaylar yürüyor.
Bunları okuyanlar şok oldular. Bilgili geçinen insanlar bile demiryolunu Fransızların inşa ettiğini sanıyor. Şu anda başbakanımızın kullandığı bina Mecidiye Kışlası, İçişleri Bakanlığı Sanayi Nefise Mektebinde oturuyor, İmar Meclisi ise Hamidiye Askeri Hastanesinde vazife yapıyor. Tuğralar hala duvarlarda.
Aynı çalışmayı Trablusşam için de yapıyorum, Lübnanlılar şaşırıp kalacaklar."

Trablusşam  'konağını'  geri istiyor
Halid Tedmuri, 1968 yılında yıktırılan Osmanlı hükümet konağını Trablusşam'a tekrar kazandırabilmek için görülmemiş bir mücadele veriyor.

Trablus'ta 400 yıllık Osmanlı evleri, konakları var. Bazıları Arap olmalarına rağmen Türk soyadı taşıyor. Mesela Bayraktar ve Sancaktar aileleri. Sonra Sabuncu, Hancı gibi "ci" "cu" eki ile bitenler var. Ayrıca Abdülhamid Hanın torunlarından iki hanım Trablusşam'da yaşıyor.
Prof. Dr. Halid Tedmuri, 2004 ve 2010 Trablusşam Meclis Azalığına seçiliyor bu dönemde Bursa, Konya, Antep, Fatih ve Keçiören'le "kardeş kent" oluyor, hatta Türk Dünyası Belediyeler Birliğine katılıyorlar. Bilahare TİKA iş birliği ile Hamidiye Meydanı'ndaki saat kulesi restore ediliyor, ardından Mevlevihane (ki Osmanlının ikinci büyük tekkesidir) kaldırılıyor ayağa. Ancak bu günlerde çok dertli. Çünkü 1968 yılında sebepsiz mesnetsiz yıktırılan Osmanlı Hükümet Konağı'nı tekrar bina edilmesini istiyor. Hazırladığı proje çok cazip, konak eski haline benzeyecek ama yer altında toplantı salonları, tiyatrolar, sergi alanları olacak, el sanatları yaşatılacak. Hükümet ise şehrin tarihi dokusunu perişan edecek bir garaj dayatıyor. 
SÖZ VERİLDİ
Halid Tedmuri Bey o günlerde İstanbul'da "Şehirlerin Geleceği" adlı bir panele katılıyor, konuşmasını Başbakan Ahmed Davutoğlu da dinliyor. "Maliyeti hiç önemli değil Trablusşam halkı istesin, biz o kültür merkezini yaparız" diyor.
Halid Bey derhal imza kampanyası düzenliyor, Trablusşam halkı heyecana kapılıyor, meydanlara dökülüyor. Netice'de Belediye geri adım atıyor. Oysa Lübnanlı bürokratlar hibe usulüne alışkınlar, bir yerlerden para geliyor. Müteahhitler devreye giriyor. Türkiye ise bizzat kendisi yapıyor, bitirip teslim ediyor. 
İCABI YAPILA
Şu anda problem yok ancak Büyükelçimizin işi başlatabilmesi için Dışişlerinden resmi yazının ulaşması gerekiyor, günler haftalar geçti Ankara'dan hala talimat bekleniyor.  
Halid Bey, "Biz gerekli adımları attık ama Türkiye'den cevap alamadık. Halk sokağa dökülmüş Osmanlı konağı istiyoruz diyor. Türkiye sükût ediyor. Eğer bize sahip çıkmazsanız dostlarınız hayal kırıklığına uğrayacak. Türkiye cevap bile vermedi diye konuşacaklar. 
Eğer bina yapılırsa Türkiye'yi kötüleyenler köşeye sıkışacak, diğer Türk eserlerinin de önü açılacak" diyor.

GARAJ OLURSA ŞEHİT KİLİTLENİR
Trablus halkı 1968 yılında keyfi olarak yıkılan Osmanlı konağını geri istiyor. Eğer tarihî binanın yerine garaj ve otopark yapılırsa hem doku bozulacak hem de trafik felç olacak.

BÖYLEYDİ
BÖYLE OLDU

BARİ KALANLAR KURTULSUN
II. Abdülhamid Han, şehre yeni bir meydan açtırıyor etrafına resmi binaları, mektepleri yerleştiriyor (1882). Hükümet konağı, belediye binası, postane, karakol, Osmanlı Bankası, tiyatro, Rüşdiye, Sultaniye ne yazık ki yıkıldı, şu an üzerlerinde beton binalar bulunuyor. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.