Oyun içinde oyun

A -
A +
JF Kennedy ABD'nin ilk ve son Katolik başkanıdır. Gençtir, heyecanlıdır, gözü karadır bu yüzden tedbirsiz davranır. Başkan seçilmeden evvel Yahudi Sigmund Rotschild'in "seçim masraflarını karşılarız ama iktidara gelirsen bize paralel bir siyaset izleyeceksin" teklifini geri çevirecek kadar toydur (!) daha. Elitlerin değil, eziklerin oyunu alarak başkan olan Kennedy bağımsız bir Amerika'dan yanadır zira.
Nitekim1963'te çıkarttığı kanunla Amerikan dolarını basma yetkisini Rotschild ailesinden alır Amerikan Merkez Bankası'na sunar. Bu İsrail'in can damarını kesmek demektir,  Siyonistlerin uykuları kaçar. 
O günlerde İsrail Dimano Çölünde bir nükleer tesis kurmakta, Şam'ı, Bağdat'ı, İstanbul'u. Ankara'yı, Riyad'ı, Kahire'yi vuracak füzeler planlamaktadır. Kennedy İsrail'in nükleer programına karşı çıkar. Ben Gurion'a yazdığı mektupta makul ifadeler kullanır, mahsurlarını sıralar.
Ben Gurion cevabi mektubunda hariciye camiasında rastlanmayan sertlikte bir üslup kullanır ve Koca ABD Başkanına "Genç adam"  diye hitap ederek aşağılar. Bunun bilinen bir adı vardır "aba altından sopa!"
O saatten sonra katıldığı toplantılarda "Kennedy'nin varlığı İsrail için tehdittir" diyecektir ısrarla.
Kennedy Vietnam'a girilmesinden yana değildir, böyle bir operasyonun kanlı bedelinden şüphe duymaz. Ancak derin Amerikalılar savaş baltalarını çoktaaan çıkarmış, dansa başlamıştırlar. Pentagon güçsüz rakibi karşısında şov yapacak, silah sanayii büyük siparişler alacaktır, dolar yağacaktır dolar!  
Rusya ile nükleer füzeleri karşılıklı azaltan Kennedy soğuk savaşı bitirmekten yanadır, gerginliğe ayrılacak bütçeyi uzay çalışmalarına sağlığa ve eğitime aktarmayı planlar. Bu da silah tacirlerinin 300 milyar dolar kaybetmesi demektir bir bakıma. 
Kennedy projelerini hayata geçirebilmek için 1964 seçimini kazanmalıdır. Texas eyaleti bilhassa önemlidir. Çünkü parti içinde dargınlıklar kırgınlıklar vardır. Söylentileri bitirmek için Vali Conally ile birlikte çıkmalıdır halkın karşısına.
22 Kasım 1963 Cuma günü, eşi Jackie ile üstü açık bir Lincoln'e biner, vatandaşları selamlar. Saat 12.30'da 6 adet patlama işitilir. 12.31'de ölü bir başkan vardır Limuzinin koltuğunda. 
Suikastı inceleme işi Warren komisyonuna havale edilir. Ancak seçilenlerin tamamı masondur, faturayı Oswald adlı bir zavallıya keser, İsrail'i töhmetten kurtarırlar.

PEKİ KİMDİR BU OSWALD
Lee Harvey Oswald, 939 New Orleans doğumlu bir Amerikan vatandaşıdır. Deniz piyade olarak vazife yaptığı yıllarda (56-59) Rusça dil eğitimi almış, bilahare pratiğini geliştirmek için Rusya'ya gitmiş orada evlenmiştir. Lakin Rusya'da yapamaz, gelir Dallas'a yerleşir bir yıl sonra. Normalde Sovyetler dönüşü sorgulanması lazımdır ama herhangi bir takibata uğramaz. Zaten sol düşünceli birinin en son geleceği yer Teksas eyaletidir. Burada Komünist'im demek 20 yıldan başlar.
Bilahare CIA kadrosundan Clay Shaw ile irtibat kurar ve Elm sokağındaki kitap deposunda işe başlar. Eski bir askerdir, FBI'a girip çıkmaktadır hala.
Başkan Kennedy vurulduğu esnada kitap deposunun ikinci katındaki kafeteryada bir şeyler atıştırmaktadır. Suikastten haberi bile yoktur, hadiseden yarım saat sonra sinemada tutuklandığında film seyretmektedir bir başına. Enteresandır bütün polislerin elinde resimleri vardır ama.
Oswald emniyette 12 saat boyunca soru yağmuruna tutulsa da dik durur, suçu üstlenmez asla. Savcıların ifadeyi kayda alması gerekir ama bu basit kaideye uyulmaz. Oswald'ın kendinden emin tavrı birilerini ürkütmüştür zira.
Halbuki resmi açıklama nettir "Komünist Oswald üç atış yapmış, Başkan Kennedy'i öldürmüş ve Teksas Valisi Connaly"yi yaralamıştır."
Oysa şahitler (tam 51 kişi) patlama seslerinin kitap deposundan değil, çimenli tepe üzerindeki tahta perdenin arkasından geldiğini söyler ısrarla. 

VURUN OSWALD'A!
Medya ağız birliği etmişçesine "Azılı Marksist ve Castro hayranı" Oswald'ı karalar. Life Dergisi çocuğun eline fotomontaj ile bir tüfek tutuşturup yayınlar.  Amerikan halkı "acaba" deme özürlüdür, istenilen yana sürülür rahatlıkla.

Cevapsız sorular
"Bir eylemi kimin planladığını anlamak istersen 'kime yaradığına' bakacaksın."
Mahir Kaynak

Polis William Janetsson silah seslerini duyunca tepeye koşmuş, duman ve barut kokusu ile karşılaşmıştır orada. Şahitlere göre en az üç suikastçı vardır ve ikişer atış yapmıştırlar. Kennedy, ikinci atışta boğazından vurulmuş; "altıncı atışta" ise kafatası parçalanmıştır.
Neyse aradan iki gün geçer. Zanlı Oswald "Dallas Emniyet Müdürlüğünün içinde" Jack Ruby (Jacob Rubenstein) tarafından öldürülür. 
Kennedy suikastının görgü tanıklarından Jessica C. Flonnkın Jack Ruby'i çimenli tepecikte gördüğünü açıklar, elinde dürbünlü tüfekle uzaklaşmaya çalışmaktadır hızla.
Tuhaftır ama ifade sahiplerinden 47'si peyderpey intihar eder ya da trafik kazalarına uğrarlar. 
 Oswald'a yakıştırılan dürbünlü silah önce 7.65 bir mavzer (Mauser) diye açıklanır,  6.5 lik Carcano'ya dönerler sonra.  Ancak bulup getirdikleri 1945 İtalyan yapımı Carcano'nun uzun süredir kullanılmadığı ortaya çıkar. Burada FBI Şefi mason Edgar Hoover devreye girer (oyunun aktörlerindendir) silahı merkeze yollar, ama silah ikinci defa arandığında bulunamaz FBI ambarlarda buharlaşır adeta.
John F. Kennedy'nin vücudunda 8 yara izi vardır. Iskalanan atışları da dikkate alırsak tek mermi arı gibi dolanmış, Başkandan çıkıp valiye girmiş, validen çıkıp dönmüştür başkana...
Resmi açıklama Başkan'ın arkadan vurulduğu yönündedir. Peki arkadan vurulan bir insanın beyni nasıl olur da bagaj kapağına sıçrar. Hem o meşhur Lincoln suikasttan sonra neden yıkatılmaya götürülmüş, temizlenmiştir itinayla?
Bilahare Oswald ile yakınlığı bilinen CIA yönetecisi Clay Shaw'u mahkemeye çıkarırlar. New Orleans başsavcısı Jim Garrison resmi tezi tek tek çürütür ve yeni bir sayfa açar. Abraham Zapruder adlı bir vatandaşın kullandığı el kamerası (8 mm'lik Bell&Howell) hadiseyi saniye saniye görüntülemiştir zira.
Peki 964 Warren ve 975 Rockefeller Komisyonu aynı görüntülerden haberdar değil midir? 
Elbette haberdardır ama film Time-Life binasında bir kasada saklanır, Amerikan halkına izlettirilmez asla.
Ya Meclisin Suikast Araştırma dosyaları? Onlar devlet sırrıdır. 2029 yılına kadar mühür altında olacaktırlar.
Oswald'ın katili Jack Ruby'e gözaltındayken yapılan şırıngada ne vardır bilmiyoruz. Lakin adamın kimyasını bozar, o da genç yaşta gözlerini yumar hayata.
Uzatmayalım LBJ (Lyndon B. Johnson) hemen suikast günü yemin eder ve Kennedy'nin yerine 36. Başkan olarak göreve başlar. Ülke adeta Siyonistlerin eline teslim edilir. ABD, Arap- İsrail savaşında açıkça Telaviv'in yanında yer alır. Düşünün Washington desteği olmasa nasıl tutunabilirlerdi Ortadoğu'da.
İsrail'deki Dimona Santrali tamamlanmış, nükleer füzeler imal edilmiş ve hedeflerine kilitlenmiştir bu arada.
LBJ dolar basma hakkını tekrar Rotschildlere sunar, devleti sil baştan şahıslara bağlar. 
Pentagon çığlık çığlığa koştuğu Vietnam'da ise batağa saplanır. Evet karşı taraf da kayıp verir ama Amerika bu kadar tabutu ilk defa görür bir arada. Binlerce helikopter ve tayyare düşer, maliyenin dengesi kayar.  
LBJ Kıbrıs çıkarmasının yapıldığı günlerde açıkça Yunanistan'ı arkalar ve Ankara'ya "ABD yapısı silahları kullanamazsınız" şeklinde bir mektup yazar.
Bakın şimdi nereye geleceğim? Fransa'daki rehine krizi sürerken tecrübeli meslektaşlarımız hep aynı şeyi söylediler. "Bunları vuracak, susturacaklar!"
Evet, onlara da Oswald'a reva görüleni yaptılar.
Mahir Kaynak'ın bir sözü var. Bu tür eylemleri kimin planladığını anlamak istiyorsan kime yaradığına bakacaksın.
Fransa'daki eylemin Müslümanlara yaramayacağı açıktı, yaramadı da... 
Sebeplenenler ortada!

ASLEN POLONYALI BİR YAHUDİ
Yüzlerce polisin önünde Smith&Wesson'unu çıkarıp Oswald'ın kalbine sıkan Jack Ruby  gece kulübü işletiyor gibi  görünse de FBI ile kirli işler çeviren bir Polonya yahudisidir aslında.

5 SANİYEDE 3 ATIŞ!
Kennedy suikastında kullanıldığı öne sürülen alet mekaniktir, mermiler kolla sürülür namluya. "Yani?" diyeceksiniz. Böyle bir tüfekle kimse beş saniyede üç atış yapamaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.