Ve Kaddafi'nin 42 yıllık iktidarı, Arap Âlemindeki despotlara ibret olacak biçimde sona erdi... Başlangıçta idealist gibi görünen, ancak daha sonra megaloman bir kişiliğe bürünen Muammer Kaddafi, Libya halkını büyük sıkıntılara sokan; en sonunda ülkenin büsbütün tahrip olmasına sebebiyet veren, sayısız macera ve akılsız davranışlarla, nihayet kendisinin ve aile efradının da akıbetini, kendi elleriyle hazırladı. Sizler bu satırları okurken, büyük ihtimalle Kaddafi ya ülkesinden kaçmış olacak veyahut muhalif güçlerin eline geçmiş olacak. Şu saat itibariyle üç oğlu, Ulusal Geçiş Konseyi güçlerinin elinde bulunuyor. Şayet dışarıya kaçamazsa, kendisi de ele geçirilecek ve muhtemelen uluslararası ceza mahkemesine teslim edilecek!.. Peki bütün bunlara ne gerek vardı? Kaddafi'nin sayısız hamasi konuşmasına sahne olan, Trablus'taki ünlü Yeşil Meydan'da (Saha-al Khadra), onun posterleri üstünde tepinerek slogan atan Libyalı gençleri izlerken, yukarıdaki soruyu kendi kendime birkaç kez tekrarladım. Hakikaten, altı aydan beri Libya'da cereyan eden bütün bu fecaate lüzum var mıydı? Binlerce insan hayatını kaybetti. Libya en az elli yıllık petrol geliri ile, büyük tahribata uğrayan ülke altyapısının onarımını yapmaya çalışacak... En kötüsü de, Libya'da altı aydır devam eden iç çatışmaların meydana getirdiği düşmanlık, kabileler arası öfke ve kan davası. Libya halkı esas bu tahribatı nasıl onaracak? Daha doğrusu onarabilecek mi? Siyasi basiretsizliği ile bütün bu felaketlere kapı açan Kaddafi'nin, öldürülmesi veya yakalanıp yargılanması, bu saatten sonra çok da anlam ifade etmiyor. Zira hayatını kaybeden binlerce insan ve aileleri açısından, doğan neticelerin telafisi imkânsızdır. Ancak her şeye rağmen, Libya halkı hesabına artık çekilmez hale gelen; Kaddafi ve rejiminin tarihe havale edilmesi, ileriye dönük ümit verici bir gelişmedir. Şimdi en kritik mesele, Libya halkının tekrar bütünleşmesi ve el birliği ile, ülkeyi ekonomik ve siyasi yönden onarmasıdır. Ve sıradaki Beşar Esad... Acaba Kaddafi'nin akıbetinden, bir nebze olsun ibret alır mı? Aslında Beşar'ın şahsından ziyade, Baas rejiminin oligarklarınadır bu tarizler! Son günlerde kimi Suriye askerlerinin, göstericilere karşı uyguladığı vahşetlerle ilgili görüntüleri izleyince, Beşar'ın yüzüne yerleştirdiği o sahte tebessüm ve onun etrafında; baskılardan ötürü ikiyüzlülüğü bir hayat tarzı haline getirmiş, her lafını alkışlayan çaresiz yalakaların durumu daha bir tiksinti verici oluyor!.. Suriye halkının da, bir an evvel bu zalim rejimden kurtulması lazım. Beşar ve avanesinden bu yönde müsbet tavır beklemek, sadece hayal. Zaten Esad tam on bir seneden beri, sadece konuşuyor ve oyalıyor. Son beş aydır da, o konuşurken Suriye Ordusu, halkın üzerine tank ve toplarla ateş açıyor. Ama artık o da yolun sonuna geldi. Kaddafi gibi...