Eshab-ı kiram kitap yazmadı mı?

A -
A +

Sual: Ehl-i sünnet âlimleri binlerce kitap yazdığı halde, niçin Eshab-ı kiram yazmadı? CEVAP: Bu konuda İslam âlimleri buyuruyor ki: Kur'an-ı kerimde Cenab-ı Hak, Eshab-ı kiram için cihad edin, buyuruyor. 124 bin Eshab-ı kiram, Afrika'ya, Hindistan'a, Mısır'a, İspanya'ya, Anadolu'ya, İstanbul'a, her yere dağıldılar. Hiç kitap yazmaya vakit bulamadılar. Sadece Allahü teâlânın dinini yaymak için kullarına terk-i diyar ettiler. Vatanlarını terk ettiler. Evlerini terk ettiler, hepsinin çok güzel evleri vardı. Bağlarını, bostanlarını terk ettiler. Bir daha da geri dönmediler. O hanımlar, ne sabırlı hanımlarmış. O evlatlar ne sabırlı evlatlarmış. O mübarek zatlar da, ne mücahitlermiş ki; gittiler, bir daha gelmediler. Erzurum'da dağın tepesinde eshab-ı kiram kabri var. Nereye gelmişler. Önce lisan yok. Sonra tamamen küffar diyarına gidiyorlar. Niye? Şehit düşmeye. Belli ki orada şehit düşecekler. Ama Allahın emri o, cihad edin, çıkın. Sonra, âlimler hep rastladıkları Eshab-ı kiramdan İslamiyet'i sordular ve yazdılar. O halde, âlimler de cihad ettiler, ama âlimler iki türlü cihad ettiler. Bir, kitaplar ile, bir de fiilen. Yani onlar da gittiler harplere. İşte Eshab-ı kiramdan alınan İslami bilgiler, bizlere kadar müteselsilen ehl-i sünnet âlimleri tarafından ulaştırılmıştır. Allahü teâlânın cihad emri, yalnız eshab-ı kiram için değildir. Kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanların üzerine cihad farzdır. Hiç kimse namazdan, oruçtan, hacdan, zekattan kurtulamaz, çünkü farzdır. Cihad da farzdır. Eğer cihad etmese yanar. Allahın bu emrini dinlememiş olur. Allahü teâlâ kime, ne imkan vermişse, onu Allah yolunda, cihad yolunda yani insanların dünya ve ahiret saadetlerine kavuşmaları için sarf edecek. Sarf etmezse, namazı terk etmiş gibi, orucu terk etmiş gibi, zekatı terk etmiş gibi vebal altında kalacaktır. Eğer bu İslamiyet, bu din bizden öncekilerin canlarıyla, mallarıyla, her türlü fedakârlıklarıyla bize kadar gelmeseydi, biz bugün nasıl bir inanca sahip olurduk, düşünebiliyor musunuz? Ama Osmanlılardan Allah razı olsun. Aynı eshab-ı kiram gibi, onlar da terk-i diyar ederek, terk-i vatan ederek Viyana kapılarına kadar, bir daha dönmemek üzere, Kafkaslar'dan tut da, İspanya'ya kadar Eshab-ı kiram gibi İslamiyet'i her tarafa yaydılar. "En kötüleriniz başınıza gelir" Onların evlatları ve torunları olarak bizler de İslamiyet'i anlatacağız, iş bu. Kimlere anlatacağız? Önce hanımımıza, çocuğumuza, komşumuza, sonra lafımız kime geçiyorsa. Fitneye sebep olmadan, hiç kimseyi incitmeden, kırmadan ya bir kelime söyleyerek, ya doğru bir kitap vererek, bir şey yaparak mutlaka Cenab-ı Hakkın dininden bahsetmeliyiz. Eğer emr-i maruf, nehyi anil münker terk edilirse, "en kötüleriniz başınıza gelir" diye hadis-i şerif var. Eğer, biz iyi insanların başımıza gelmelerini istiyorsak, önce bize düşen vazifeyi yapmak lazım. Biz Allahü teâlânın emirlerine, yasaklarına ne kadar uyarsak, amirlerimiz de, büyüklerimiz de o kadar güzel olur. Biz bu emr-i marufu terk edersek, hem dünyada azap çekeriz, başımıza bela kesilirler, hem de ahirette azap çekeriz. Allah azap çektirmesin!.. ------ Tel: 0 212 - 454 38 20 Faks: 0 212 - 454 38 29

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.