Artık o hale geldi ki, Batı'da ne yapılıyorsa, ne konuşuluyorsa, ne tartışılıyorsa ertesi gün ülkemizde de aynı şeyler yapılıyor. Bu günleri Resulullah efendimiz haber vermişti zaten. Bir hadis-i şerifinde, "Yemin ederim ki bir zaman gelir siz, Hıristiyan ve Yahudilere öylesine tâbi olursunuz ki, âdetlerinin peşinde, karış karış, onların ardı sıra yürürsünüz, arşın arşın, saat saat, adım adım onları takip edersiniz hatta öyle olur ki, eğer onlar keler (kertenkele)deliğine girseler, oranın tehlikeli olduğunu, zehirli olduğunu düşünmeyerek siz de oraya dahil olursunuz." (İmamı Süyûtî) Son günlerde Batı'da, Kıyamet alametleri tartışılıyor. Hemen bizde de, bunun tartışması başlatıldı. Hıristiyanlar kendi dinlerine göre, ülkemizdekiler de kendi yorumlarına göre bu alametleri vermeye başladığı için insanların kafası karıştı. Bu önemli dini konuyu en doğru şekilde, Resulullahın ve Eshabının varisleri olan "Ehli Sünnet" alimleri açıklamışlardır. Kur'ân-ı kerîm'de A'râf sûresi 187. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Habîbim! Sana kıyâmet ne zaman kopar, diye sorarlar. De ki: Onu ancak Rabbim bilir. Onu kimse bilemez. Vakti gelince onu ancak Alahü teâlâ meydana çıkarır. O size ansızın gelir." buyurulmuştur. Fakat kıyâmetin alâmetleri hadis-i şeriflerde bildirilmiştir. Bu alâmetler iki kısımdır. Biri "Küçük alâmetler" olup, sayıları pekçoktur. Bunların birçokları görülmüş ve meydana çıkmaya devam etmektedir. Bir kısmı da büyük alâmetlerdir. Bunların sayısı bildirilmiştir. Bu alâmetler çıkmadıkça kıyâmet kopmaz. Ehli sünnet alimlerinin bildirdiği "Küçük alâmetler" den bazıları şunlardır: İnsanlardan ilim kalkıp, câhillik çok olur. Câhiller başa geçip, câhillikleri ile insanlara hükmeder. İnsanlardan emânet kalkar, yâni emin kişi bulunmaz ve aşağı insanlar yüksek tutulur. Âlimler zulüm ve fısk (günah) işler, ilmi, para karşılığı öğretirler. İbâdet edenlerin çoğu da din bilgilerinden habersiz olup âdet üzere ibâdet ederler. Zararından kurtulmak için, insanlara ikram olunur. Erkek karısına uyup, anasına muhâlefet ve isyan eder. Aşağı kimseler, meclislerde, toplantılarda söz ve nutuk söyler. Oyun ve çalgı âletleri çok kullanılır. Sonra gelenler, önce gelmiş olanlara bilgisiz ve ahmak der. Erkek ile kadınlar arasında harama, günaha vâsıta olanlar çok olur. İyi bilinen kimsede zerre kadar îmân bulunmaz. Adam öldürmek ve fitne çok olur. Bid'atler çıkıp, sünnetler terk olunur. Deccal vekilleri çıkıp, insanları doğru yoldan çıkarır. Her köşede zâlim ve cebbarlar görünüp, zorla insanların mallarını elinden alır. İnsanlarda, birbirine karşı sevgi kalmaz. Doğru söyleyene insanlar kızıp, onu başlarından kovmaya, işinden ayırmaya çalışır. Fuhuş, zina yayılır. Veled-i zina çoğalır. İçki çok içilir. İyilik tavsiye edilmez, kötülük men edilmez. Günaha teşvik artar ve iyiliğe mani olunur. Camilerde Kur'an-ı kerim teganni ile okunur. Akrabalık münasebetleri zayıflayıp kopar. Evlad, ana-babasına kin güder. Büyükler, küçüklere acımaz, küçükler de büyükleri saymaz. İltimas, rüşvet ve tefecilik çoğalır. Dünya menfaati için din alet edilir. Gençler, günahlara dalıp, kadınlar işi azıtarak baştan çıkar. Hadîs-i şerîfte; "Gençleriniz fâsık olunca, sizin hâliniz ne olur?"ve "Kadınlarınız taşkınlık edip, İslâmiyetin hudûdunu aşınca hâliniz ne olur?"buyruldu. İslâmiyete uygun işler ayıp sayılıp, terk olunur. Tuğyan, taşkınlık yapılıp, yeme, içme ve giyinmede isrâf edilir. Zengin aziz tutulur. Yüksek binalar yapılır. İslâm dîninin izin vermediği şekilde hareket edilir. Kadınlar evde söz sahibi olur. İslâmın ismi, Kur'ân-ı kerîmin resmi kalır. Yâni emirlerine uyulmaz. Nitekim hadîs-i şerîfte; "Yakında insanlar üzerine bir zaman gelir ki, İslâmın ancak ismi, Kur'ân-ı kerîmin ancak resmi kalır. Mescitleri (câmileri) görünüşte mâmur, lâkin hidâyet ve irşâd yönünden haraptır." buyruldu. (Yarın; Kıyametin büyük alâmetleri)