Hani bazen "Ver elini..." deriz... Kafamıza estiği gibi bir yere gitmek, yahut da bir iş becerebilmek için kullanırız bu kelimeyi... Bodrum'un egzotik havasını, Datça'nın "Mavi bayraklı" koylarını, bademini, balını özler, tüm sıkıntıları bir kenara atıp "Ver elini..." diyerek uzanırız Güney sahillerine ya... Bu "eli vermek" her zaman bir başına buyrukluk ve hayatın dertlerini unutup gitmek değil... Bu "Elini vermek..." bazen "Kolunu alamamanın" sıkıntısını yüreğimizde duymanın ifadesi... *** Bir zamanlar; Kadıköy İskelesi'ne ayak basar basmaz, karşınızda gencecik delikanlıların "Abi, bilet lâzım mı, kapalı var, maraton var" diye hiç kimseden çekinmeden karşımıza çıkmasına şahit olurduk... Ve iskeleden Şükrü Saracoğlu Stadı'na kadar uzanan 2-3 kilometrelik yolda ve stadın etrafında, yüzlerce defa karşılaşırdık bu "karaborsa" bilet satanlarla... Hâttâ, gün gelir, gerçek fiyatının altında bile bilet bulmak mümkündü bu "ucuz kazanç" sahiplerinden... Bu müthiş "karaborsa örgütünün" tek elden yönetildiğini herkes biliyordu... Çünkü, amigolara ve tribün liderlerine, yönetim tarafından verilen bedava 3 bin 500 - 4 bin bilet, bu sayede birilerine "rant" sağlayıp, altlarına BMW X5 alacak kadar forslu yapmıştı onları... Üstlerindeki en ucuz marka bile "Lacoste" olan bu "tribün rantçılarının" yerinde, şimdi yeller esiyor... *** F.Bahçe'nin peş peşe gelen şampiyonlukları, yönetiminin "tesis başarısı" ve de "Cumhuriyet"in bir anda "Diktatörlüğe" dönüştürülmesi, hep bir güçlülüğün simgesidir... Bütün bunlar, Başkan ve arkadaşlarının yanına "artı" olarak işlenince de "rantçılar ordusu" bir anda "işsizler ordusu"na dönüşüverdi... Çünkü şimdi "güç bende" diye haykıran bir yönetim var... Tüzük değişikliğini bile, sadece "kabul edenler" sorusuyla bir çırpıda değiştiren, gelecek için tüm yatırımları resmileştiren bir yönetimin, artık, ne tribün liderlerine, ne de yıllarca "grupçulukla" uğraşanlara ihtiyacı kalmıştır... Şükrü Saracoğlu Stadı'nı "göz kamaştıran" bir sihirle, taraftarın "gurur abidesi" haline getiren yönetim, tribünlerin tamamını "kombine" olarak satmanın da gücü ile, kapı önlerinde "dilenci" misali "bedava bilet" bekleyenlere de "nanik" yapıyor... Çünkü, bir zamanlar "ellerini verdiklerinden" şimdi "kollarını alarak" onlara "sizinle işimiz bitti" restini çeken yönetim, artık, tribün bağırtısından ve tepkisinden de korkmuyor... *** Ama bir de tribünlerinden hiç küfür eksik olmayan Beşiktaş'a, liderlik koltuğunda sezon başından beri oturmasına rağmen son maçına 8 bin kişiyi zor toplayabilmiş, onun da yarısının "yönetim istifa" diye bağırdığı G.Saray'a bakınız... Çaresizliğin, huzursuzluğun büyüğünü yaşayan iki yönetim, işlerin her geçen gün daha da "kördüğüm" olmasından duydukları rahatsızlık yüzünden, şimdi diken üstünde... Ufukta "olağanüstü kongrelerin" gözüktüğü Beşiktaş ve G.Saray camiasının, bir zamanlar, bırakın verdikleri "ellerini", şimdi "kollarını" da geri alamamasına kimse üzülmesin... Onlar ne yazık ki, F.Bahçe Yönetimi'nin yaptığı gibi "bedavacıları" şimdi kapısından kovamıyor... "Alışmış, kudurmuştan beterdir" derler ya... Bazı yolları, bazı kongre seçimlerini, bazı mutsuzlukları, tribünlerdeki "rant sağlananlarla" aşanlar, bugün onların gazabından kurtulamıyor... *** Kadıköy'e yolu düşüp, elini kolunu sallaya sallaya Şükrü Saraçoğlu Stadı'na gidenlerle, sabah evden çıkarken tüm aile fertleriyle vedâlaşıp, helâlleşenlerin yolunun düştüğü İnönü Stadı'na gidenlerin arasındaki mutluluk farkına bir bakınız... Tribününde cinayet işlenmiş, adam yaralanmış ve de her saniye küfürün tekerleme yapıldığı bir spor arenasının ürkütücülüğünden hâlâ rahatsız olmayanların, yönetimden ayaklarının kayacağı endişesi ile bütün bu çirkinliklere çaresiz kalması bir zâfiyettir... Futbolcusunu tedirgin eden taraftarla, baş tacı edenlerin yarıştıkları bir ligde; istifayı kafaya takmış bir toplumun, liderliğe rağmen süren mutsuzluğunun çarpışması; kalite farkının, bir gün lig sıralamasında da etkili olacağının, başlıca göstergesidir... "Yüz verip arsız edenler", az verdiklerinde ise altlarından yönetim koltuklarının çekileceklerini bilmelidir... "Elini verip, kolunu kurtaramayanlara" duyurulur...