Doğuyu aydınlatan büyükler...

A -
A +
Seyyid Tâhâ hazretleri,​ İslâmın güzel ahlâkını yaşamış ve yaymış, Müslümânları hükûmete hizmet, kânunlara itâat etmeye ve herkese iyilik yapmaya teşvîk etmiştir.
 
Doğu Anadolu’da Seyyid-i büzürg=Büyük Seyyid” diye anılan, Evliyâ-i kirâmın büyüklerinden olan Seyyid Tâhâ-i Hakkârî“Gavs-ı A’zam” Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin evlâdındandır, onbirinci torunudur. Peygamberimizin soyundan olup, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin (kuddise sirruh) talebelerinin büyüklerinden, hattâ ekmel/en kâmil talebesi, Rabbânî ilimlerin hazînesi, rûh bilgilerinin mütehassısıdır. Onüçüncü asrın kutbu olan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin (kuddise sirruh) halîfesidir.
 
Seyyid Tâhâ (rahimehüllah), 1229’da Bağdâd’a gelerek, tasavvufta kemâle erdi ve Nehri kasabasında ders vermeye memur edildi. 1269 [m. 1853] senesinde orada vefât etti.
 
İlim öğrenmekte iken ders arkadaşı olan Seyyid Abdullah (rahmetullahi aleyh), 1229’da Süleymâniye’ye Mevlânâ Hâlid’i (kuddise sirruh) ziyârete gitti ve sohbetinde kemâle gelip halîfe-i ekmeli/en kâmil halîfesi oldu. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’ye, birâderinin oğlu (yeğeni) seyyid Tâhâ’nın hârikulâde ve yüksek istidâdını anlattı. Mevlânâ Hâlid (kuddise sirruh), ikinci defa gelirken, berâberinde onu da getirmesini emir buyurdu. İkinci defa ziyâretlerinde, seyyid Tâhâ’yı da yanında götürdü.
 
Mevlânâ Hâlid (kuddise sirruh), Bağdâd’da, seyyid Tâhâ’yı görür görmez, hemen Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kabr-i şerîfine gidip, istihâre etmesini emreyledi. Abdülkâdir-i Geylânî (kuddise sirruh), kendi yolu büyük ise de, şimdi ehli bulunmadığını, Mevlânâ Hâlid’in ise, zamânının en kâmil insanı olduğunu bildirdi ve hemen ona gitmesini emir buyurdu. Bu manevî emir ve izin üzerine, seyyid Tâhâ (kuddise sirruh), Mevlânâ Hâlid’in (kuddise sirruh) yanında iki sülûk, yani  seksen gün çalışarak mübârek kalbinden fışkıran, feyizlere, marifetlere kavuşup, kemâle geldikten sonra Berdesur” kasabasına geldi.
 
Seyyid Abdullah (kuddise sirruh) vefât edince, Seyyid Tâhâ (kuddise sirruh), (Nehrî) kasabasına gelip kırk sene talebe yetiştirdi... Nehrî’deki babadan kalma küçük evinde ibâdetlerini yapar, diğer zamanlarında, mescidde aklî ve naklî ilmleri öğretmeye ve İslâmın güzel ahlâkını yaymaya çalışırdı.
 
Bütün hocaları gibi, o da, İslâmın güzel ahlâkını yaşamış ve yaymış, siyâsete karışmamış, Müslümânları hükûmete hizmet, kânunlara itâat etmeye ve herkese iyilik yapmaya teşvîk etmiştir. Oğlu Seyyid Ubeydullah, Mekke-i mükerreme’de vefât etmiştir. Bunun dört oğlundan seyyid Abdülkâdir Efendi İstanbul'da a’yân meclisi [Senato] başkanı idi. 1344 [m. 1926]’de Diyâr-ı Bekir’de oğlu Seyyid Muhammed ile birlikte şehîd edilmiştir (rahmetullahi aleyhimâ).
 
Seyyid Tâhâ-i Hakkârî’nin babası Seyyid Ahmed ve dedesi Seyyid Sâlih ve onun da babası Seyyid İbrâhîm (hepsi) Nehri’dedirler (rahmetullahi aleyhim ecmaîn).
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.