SANAYİ SAVAŞLARI

A -
A +
"Özdemir Sabancı Cinayeti" 20 yıl sonra, önceki gün İsmail Akkol ve Fadik Adıyaman'ın Didim'de roketatarlarla birlikte yakalanmasıyla yeniden gündeme oturdu...

9 Ocak 1996 günü Özdemir Sabancı, Sabancı İş Merkezi'ndeki odasındayken kendisi, Toyota-Sa genel müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe katledildiler. Cinayeti, DHKP-C mensubu Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar işlemişlerdi. Fehriye Erdal, lise talebesiyken akşamları katta çaycılık yapıyormuş. İşe başlayalı altı ay olmuşken bu müessif hadise meydana geldi. 15 Şubat 1999'da Susurluk’taki meçhul ve meşhur kazada ölen Hüseyin Kocadağ tarafından işe aldırtılmış. Adı geçen örgüt, önce Sakıp Sabancı'nın öldürülmesine karar vermiş. O'nun yurt dışına çıkması plânı bozmuştu. Bunun üzerine önce katliamı tehir kararı almışlar, sonra da katta kim varsa onların öldürülmesini istemişler...

Bu bir rivayettir. Diğer rivayet ise şöyle: Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar'ı kata güvenlik görevlisi diye çıkartmış, fakat heyecandan Sakıp Sabancı'nın değil Özdemir Sabancı'nın odasını göstermiştir.

Mustafa Duyar, cezaevine konurken diğer failler, yurt dışına kaçmışlardı. Mustafa Duyar, 15 Şubat 1999'da Afyon Cezaevi'nde Karagümrük çetesi mensupları tarafından öldürülmüştü. İsmail Akkol, 2014’te Yunan polisi tarafından bir hücre evi baskınında yakalanmış fakat mahkeme serbest bırakmıştı. Fehriye Erdal ise cinayetten sonra girebildiği Belçika'da mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmış, ancak sanık, izini kaybetmişti. Halen de kayıptır. Her iki sanık, yıllar içinde Türkiye tarafından ısrarla istendiği halde iade edilmediler.

Bu cinayet neden işlendi?

Sebep ne?

Sebep olarak o tarihlerde iki iddia ileri sürülmüştü. Biri, Sabancı şirketinin Toyota'yı Türkiye'ye getirmesi Fransa veya Fransız şirketlerini kızdırmıştı. Bu teze göre arkada derin Fransa vardı. Diğer iddia ise Sakıp Sabancı'nın hazırlattığı "Güneydoğu Raporu"nun Ergenekon'u öfkelendirdiği ve cinayeti onun işlettiğidir.

Bunlar tahmindir. Henüz doğrulanmamıştır. Birinci iddia doğruysa o takdirde kapitalist çevrelerin yerine göre örgütleri kullandığı anlaşılmaktadır. Diğer iddia ise bu defa da Ergenekon için aynı ifade söz konusudur. O takdirde de kapitalist sanayi çevrelerinin bu defa Ergenekon adlı yeraltı örgütünü kullandığı ihtimali kendini göstermektedir. Nereden bakılırsa bakılsın bir sanayi savaşının varlığı sezilmektedir. Yakalanan sanıklar, konuşurlarsa bir karanlık dosya aydınlanır.

Fakat konuşurlar mı, konuşurlarsa ne kadar doğruyu söylerler? Belli değil. Fehriye Erdal yakalanmadan tek başına bu sanıkların söyleyecekleri yetecek midir?

O da ayrı bir soru. Keza Karagümrük Çetesinin konuşması da ayrı bir başlıktır.

Temennimiz hiçbir cinayetin meçhul kalmamasıdır.

Kimse "kim vurduya" gitmemeli.

Hukuk devletinde böylesi facialar yaşanmamalı.

İttihat ve Terakki'den bu yana siyasetçi, gazeteci, iş adamı, sendikacı akademisyen, bürokrat gibi düzinelerce faili meçhul var. Bu cinayetlerde fail ya meçhul, ya ölü yahut kaçak. Bu karanlık mazinin aydınlanması için polisin bugünkü başarısı bir başlangıç olsun dileriz. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.