İnsan vücudunun her organı, her sistemi önemli, ancak bu sistemlerden en önemlilerinden biri de şüphesiz kan dolaşımı sistemi. Kan dolaşmadığı zaman ölüm söz konusu, dolaşım tam olmadığı zaman ise kanın ulaşamadığı kesimlerde kangren oluşuyor. İki aya yakın süren alçılı istirahatte tıbbî bilgi dağarcığına bir şeyler ilave oldu. Mesela atardamarların kalp tarafından pompalanan kanı vücuda yaydıkları, toplardamarların ise kendileri kasılıp büzülerek kanı topladıklarını öğrendim. Dahası atardamarların vücudun iç kısımlarında, toplardamarların dış yüzeyine yakın kısımlarda yer aldıkları, bu yüzden mesela alçıya alınan ayakta toplardamarların çalışması güçleştiği için ayağın yukarıda tutularak yerçekiminden faydalanarak dolaşıma yardımcı olunması gerektiğini tatbiki olarak unutmamak üzere öğrendim. İşte insan vücudunda kan dolaşımı neyse; kuruluşlarda ve şirketlerde de bilgi dolaşımı ve haberleşme günümüz deyişiyle 'iletişim' o. İletişimi iyi beceremeyen organizasyonlarda da ölümler ve kangrenler kaçınılmaz oluyor. Yönetim biliminin 'usta'larından olan Peter Drucker bu durumu "Yönetimde başarının yüzde yirmisi yöneticinin teknik bilgisine, yüzde sekseni onun iletişim becerisine bağlıdır" diye veciz bir şekilde ifade ediyor. Bu durumu şirketlerde sıklıkla yapılan, halen de yapılmaya devam edilen bir uygulamayı hatırlamakla daha iyi anlamak mümkün. Malum çok başarılı mühendisleri taltif etmek için yönetici yaparız. Böylece onlara diğer mühendislerden fazla maaş vermek mümkün olur. Teknik bakımdan çok bilgili olan bu elemanlar iletişim konusunda çoğunlukla gerekli esneklik ve beceriye sahip olmadıklarından hem başına getirildikleri birimi duman ederler, hem de şirket başarılı bir teknisyenini pasifize etmiş olur hatta bazen kaybeder. İletişimin "olmazsa olmazı" İletişim konusu başlı başına bir derya. Ama dinlediğim uzmanlar, sohbet ettiğim iş liderleri, okuduğum kitaplar, katıldığım onlarca seminerden sonra kendimce iletişimin olmazsa olmazını "Samimiyet" olarak tespit ettim. Samimi değilseniz ne yukarıdan aşağıya, ne aşağıdan yukarıya, ne de -son günlerin gözde konusu- yatay iletişim konusunda boşuna yorulmayın, etrafınızdaki insanlar size sadece kulaklarını verirler, gönüllerini vermezler. Gönülleri kazanamayan yöneticilerin bilgi çağının gerektirdiği değişimi gerçekleştirmeleri ise ham hayaldir. Çünkü sevilmeyen liderlerin peşinden giden olmaz. Tarih ve iş hayatı bunun örnekleriyle doludur. Seveniniz bol olsun.