Bu şamatayı özlemişiz...

A -
A +

Fortis'in cazibesi ve cilvesi böyle maçlarda ortaya çıkıyor. Malatyaspor'a, can havliyle boğuştuğu Bank Asya'nın çok üstünde bir "belirleyici" maç oynama şansı sunuluyor ve oyun başlamadan çok önce Mehmet Topal ve Arda Turan'dan birlikte resim çektirmesini rica ediyor Malatyaspor'un yedekleri... Para pul yok, 7 oyuncuyu kaybetmiş ilk 11'den... Başlamadan bitmiş gibi görünen bir maçın içinde dolaşıp duracağım anlaşılan yeni yılın ilk maç yazısında. Birininki "onur mücadelesi", diğerininki ise "puan mücadelesi" bile değil. O nedenle Malatyaspor topu yere indirmiş olarak ve daha çok pas yaparak daha iyi görünüyor. Ancak Aykut'a pek ziyaretleri yok. Galatasaray ise her an bir gol bulabilecek gibi oynuyor. Kaleci Emrah, ortanın ortasındaki Fatih Sezer ve Ergun ile Eren'i beğeniyorum ama "mukadder halı saha golü" gecikmeden geliyor o ana dek hiç hata yapmamış olan Emrah'ın kalesine. Sonrası yavaşlayan bir futbol ve kırmızı kartların bile içine girdiği renkli bir gece. Maç bir anda "Güngörsüz" kaldı diye fanteziler üretiyorum. Merak edilecek hiçbir şey kalmıyor geriye Bank Asya'daki durumundan başka Malatyaspor'un. Celil'in bu düzeyin artık çok gerisinde kalan mütekaitlere mahsus oyun anlayışı ile nerelere kadar gidebilirler, diye sorguluyorum Hamza Hamzaoğlu'nu. Bu denli bir futbol kentinin bu kadar yanlış yönetilen en önemli futbol kulübüne üzülüyorum. İyi bir takımla iyi bir sahada ve kameraların önüne bir naklen yayına çıktıklarında dolu dolu futbol oynamaya çalıştıklarını fark edince de, beter üzülüyorum. Skor beni ilgilendirmiyor ikinci yarıda... Derbinin 100. yılında "iki sarı-kırmızılı" takımın maçından ziyade, bir Fenerbahçe-Galatasaray gösterisini tercih ederdim, sonucuna varıyorum... Fortis statüsünün verdiği nimete şükrederek tamamlıyorum geceyi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.