Bu güzel konuşan da kim?..

A -
A +
“İki denize de kıyısı olan şehrimizde, çalışmaktan öğretmen olana kadar denizi bile görmemiştim...”
Ben Balıkesir ilinin merkez, Kuyualan köyündenim. Gençliğim hep köyde geçti. Yaz tatillerimde hep köyde tarlada orak ile ekin biçtim. Patozda demet çekmekle, saman çekmekle uğraştım. Bizim traktörümüz yoktu. Bu işleri hep öküzlerimizle, öküz arabamızla yapıyorduk.
Balıkesir, hem Ege hem de Marmara denizine kıyısı olan şehirdi ama ben, öğretmen oluncaya kadar ailemizin yanında çalışmaktan denizi bile görememiştim.
Yıl 1975… Savaştepe Öğretmen Lisesi 4. Sınıfı, yani Lise 1. Sınıfı bitirmiş yine böyle bir temmuz ayının sıcağında, öküz arabası ile harmana demet çekiyordum. Temmuz ayının oldukça sıcak bir cuma günü, öküzleri arabaya bağlayıp köyümüzün camisine cuma namazına geldim. Camide köyümüzden olmayan 4-5 insan vardı. Cuma namazımızı kılıp dışarıya çıktık. Caminin dışında içlerinden biri konuşuyordu. Merakımı çekti. Kenara oturdum o konuşanı dinlemeye başladım.
Aman Allah’ım, öyle güzel konuşuyordu ki… Ben daha şimdiye kadar böyle güzel, böyle samimi ve içten konuşan birini hiç görmemiştim.
Elinde bir kitabı anlatıyordu camiden çıkan insanlara… “Bu gördüğünüz eser Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye kitabıdır” diyordu. “Bu kitabın içinde her insanın öğrenmesi lazım olan dinî bilgiler vardır” diyordu… “Binlerce İslam âliminin eserlerinden tıpkı çiçeklerden toplanan bir bal gibi hazırlanmıştır” diyordu.
Neler anlatıyordu neler… “Böyle güzel konuşan birinin anlattığı kitap kesinlikle güzeldir” diye düşündüm ama fiyatına 50 Lira diyorlardı. O zaman içim cız etti. Bende değil 50 lira yoktu.
Yanımda kendi köyümüzden halamın oğlu, aynı zamanda çocukluk arkadaşım ve sağdıcım olan Musa Çetinkaya Abi vardı. Sordum ona:
“Abi, bu güzel konuşan kim?”
“Bu mu? Türkiye gazetesinden İsmet Çetinkaya Abi...”
Musa Abi bana Hakikat Kitabevi'nin küçük kitaplarını veriyor ben de kırda bayırda boş zamanlarımda onları okuyordum.
Şimdi namaz bitmişti ama ben öküzleri, arabayı falan unuttum. Derken; “Üzeyir Abiye de bir İlmihal verin” dedi İsmet Abi. Dedi ama yanımda hiç param yoktu.
Düşündüm, evde dedem vardı. Biz büyük bir aileydik. Anneciğim o sene vefat etmişti ama dedem, babam, ninem hep beraber kalıyorduk. Doğru dedemin yanına gittim. Dedeme durumu anlattım. “Dede kitabın adı Tam İlmihal” dedim, bu kitabı satıyorlar, camide de bekliyorlar” dedim. Dedem acaba razı olur muydu? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.