“Türkiye’ye dönüş vakti gelmişti… Aklım eşimin durumundaydı. Ameliyat olmuş muydu?..”
Yapacak bir şey yoktu… Eşim hastanede ise hastanedeydi. Ben tekrar Kâbe’ye dönüp namaz kıldım. Kafile başkanı bendeki tuhaflığı fark etmiş:
-Ne oldu Hacı Salih?
-Efendim, biliyorsunuz eşim diyaliz hastasıydı. 43 kiloya düşmüştü. Şimdi onu ameliyata alıyorlarmış? Bu hasta ameliyatı nasıl kaldırır? Böbrek parası nasıl ve nereden bulunacak? Kafam allak bullak…
Dedi ki kafile başkanı:
-Sen şu an çok mübarek bir beldedesin. Aç ellerini yalvar Allaha… Duaların reddedilmediği bir mekândasın. Daha ne istiyorsun?
Doğru söylüyordu… El açtım gönlümden geldiğince yalvardım Yüce Allaha…
O gün Arafat’ta herkes ne haldeydi bilmiyordum ama ben uyumuyordum. Sabaha kadar el açıp yalvardım Allaha…
Türkiye’ye dönüş vakti gelmişti… Aklım eşimin durumundaydı. Ameliyat olmuş muydu? Ayağa kalkabilmiş miydi? Böbrek bulunmuş muydu? Nasıl olmuştu? Ne olabilirdi?
Birbirinden girift binlerce soruya cevap aradım gelene kadar… Hiçbirine cevap bulamadım…
Eve gelir gelmez doğru hastaneye koştum… Haydarpaşa Numune hastanesine…
Yanımda oturan bir kişinin elinde bir gazete gördüm:
“Böbreği bulan yaşar” yazıyordu.
Böbrek kelimesi geçince dikkat kesildim. Haberde söz konusu olan benim hastamdı. Eşimi yazıyordu… Bir acayip oldum!..
Beyin kanamasından ölen yakınlarının böbreğini bağışlayan bir aile ile böbrek nakil olunan eşimin resmi vardı haberde. 2 Temmuz 1991 tarihli gazete hâlâ evimde saklıdır...
Eşimin ameliyatını gerçekleştiren o zaman Doç. Dr. İzzet Bey başkanlığında ve isimleri gazetede yazan beş kıymetli doktordan oluşan bir ekip, o zamanki kısıtlı devlet imkânlarına rağmen büyük gayret ile başarılı bir nakil gerçekleştirmişlerdi.
Eşim rüya görmüş ve ben hacca gidersem o zaman iyileşeceğini söylemişti. Ben de imkânsız sandığım bu hac ibadetini yardımsever dostlarım sayesinde yerine getirmiştim. Eşim işte, rüyada gördüğü gibi sebepler âleminde ameliyat ve böbrek nakliyle ama yüce Allah’ın lütfu ile hayata tutunmuştu.
O gün bugündür, ben de ailem de birer organ bağışı gönüllüsü olarak; insanların organlarının öldükten sonra birine nakledilmesine sağlığında izin vermesinin ne kadar önemli olduğunu, nice canlara “can” kattığını anlatmaya çalışıyoruz. Bir kişiyi kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibi sevap alır.
Salih Binay-İstanbul