“Hiç tanımıyorum kendisini. Tramvaya binerken karşılaştık. Gelini ile oğlu maaşını alıp yiyorlarmış...”
İki gençten önce kız olan yer verdi seksenli yaşlardaki siyah feraceli teyzeye. Ardından diğer genç de kalkınca yanına 70’li yaşlarda bir teyze daha oturdu. Tam karşılarında da 80’li yaşlarda bir başka kadıncağız vardı. Sanki bir araya özellikle toplanmış gibiydiler metroda.
Yetmiş yaşlarında olan teyze ya banka ya bir öğretmen emeklisine benziyordu. Üzerinde mont vardı. Başında da soğuktan korunmak için giydiği siyah bere.
Derken muhabbet başladı. Diyordu ki feraceli seksenli yaşlardaki teyzeye dönerek:
“Gelinin seni istemiyorsa sen niye maaşını onlara veriyorsun? Verme! Hiç kusura bakma! Ben olsam kesinlikle zırnık vermem! Ya da ‘Bana evinizden bir göz oda verin. Ben odadan dışarı çıkmam. Bir abdest almaya filan çıkarsam çıkarım. Ev sizsin olsun. O zaman maaşımı alın kullanın. Yoksa maaş yok!’ de. Git kendin bankadan harcayacağın miktar kadar çek. Bakalım gerisini senden alabiliyorlar mı?”
“İnsan evladına kıyamıyor” dedi feraceli yaşlı teyze. Zor konuşuyordu. Karşı koltukta oturan teyze söze dâhil oldu:
-Neyin oluyor bu teyze, dedi emekli olana.
-Hiçbir şeyim olmuyor. Metro istasyonunda karşılaştık. Gelini ile oğlu maaşını alıp yiyorlarmış ama gelini bunu evde istemiyormuş. Üzüldüm. Yanlış mı söylüyorum? Bir evlat anasına babasına saygı göstermiyorsa, onu koruyup kollamıyorsa o insan değildir. Ben çok şey gördüm. Zengini de gördüm fakiri de gördüm, düşkünü de gördüm. Sahtekârını da yalancısını da merhametlisini de herkesi gördüm… Benim yaşım da yetmiş. Az değiliz. Ama bu kadıncağızı seksen yaşında böyle muhtaç bırakmak evlatlık mıdır?
Karşı koltuktaki yaşlı teyze kendince cevap verdi:
“Allah gelinlerimden razı olsun. Pişiriyorlar getiriyorlar, yediriyorlar. Hiçbir saygısızlıklarını görmedim.”
O, kendini anlatıyordu. Emekli olan nasihat vermeye ve yönlendirmeye devam ediyordu… Bir ara sordu feraceli seksenlik teyze:
“Sen nerelisin?”
“Ben Bulgaristan göçmenlerindenim” dedi emekli teyze.
Sustular bir müddet… Tramvay Otogara geldiğinde yolcular inmeye başladı. Göçmen teyze de “haydi iyi günler” diyerek indi. Feraceli teyze eliyle omuzuna dokundu “sağ ol” dercesine. Gözleriyle de yolcu etti… O gözlere kaydırdım gözlerimi… Kendimce şu anlamı çıkardım. “Merhamet karşılıksız bir sevgidir, size nasıl anlatsam bilmem ki?” der gibi bakıyordu.
Murat Özçelik-İstanbul