Ankara'yı kana bulamak isteyen eylem teşebbüsünün PKK'nın girişimi olduğu anlaşıldı. El-Kaide olsaydı, zarar vermesi ihtimali büyürdü. 4 yıl önce İstanbul'da üç ayrı yerde patlatılan bombaları, Osmanlı döneminde İngiltere büyükelçiliği şimdi başkonsolosluğu binanın barikatlarını yıkan bomba-kamyonu unutmadık. 75 kişi ölmüş, 200'ü yaralanmıştı. Havralar zarar görmüştü. Medeniyetler çarpışması senaryosunu bütünüyle kabullenmesek bile, bazı gerçek tarafları var. En büyük terör örgütü el-Kaide'dir. En güçlü devlet olan ABD ile vuruşuyor. Başına 30 milyon dolar ödül konan Bin Lâdin, Başkan Bush'la dalgasını geçiyor. Ortadoğu'nun kudretli devleti Türkiye ile vuruşan PKK ise, bölgenin büyük terör örgütüdür. Şimdiye kadar 40.000 insan öldürdü. En az iki yüz milyar dolar maddî zarar verdi. PKK'nın PKK'dan emir alan ve PKK'ya emir veren Kürtler'in bütün ümidi, Kuzey Irak'a girmemiz, Amerikan birlikleri ile burun buruna gelip ufak çapta da olsa karşılıklı kan dökerek çarpışmamızdır. Irak dışişleri bakanı olduğu halde bütün varlığı ile yalnız Kürdistan için çalışan Zebari'nin küstahlığının hedefi Türkiye'yi kışkırtmak, kızdırmaktır. En kıdemli terör ustalarından biri, Kıbrıs Rum cumhurbaşkanı Papadopulos'tur. PKK gibi ırkçı komünist bir terör örgütü olan EOKA'nın kurucusudur. Binlerce Kıbrıs Türkü'ne soykım uygulamış adamdır. Kışkırtıyor ki, Kıbrıs'ta yeniden kan dökülsün. AB ve ABD ile bozuk çalan Türkiye'ye âdet olduğu üzere her taraftan protesto yağsın. Müslüman devletler dahil, her ülke Türkiye'ye cephe alsın. Türk düşmanlarının büyük hedefi, AB ve ABD ile ihtilâflı, çok ihtilâflı, derinden ihtilâflı bir Türkiye oluşturmaktır. Bu projeyi, tam bir gerçekçilikle algılamamız, takdir ve tahlil etmemiz gerekiyor. Dış politikamız bu sevimsiz gelişmelerle karşı karşıyadır. Eski hataların gölgesi çok uzun olabilmektedir.