Medeniyetler ittifakı

Başbakan Tayyip Erdoğan, İspanya'da iki konferansa katıldı: Mayorka adasındaki birincisinde, İspanya Başbakanı Zapetero ile görüştü. Başarılı oldu. Tabiatıyla çok çetin konudur. Uzun vadelidir. Sürekli geliştirilmesi gereken büyük bir projedir. İslâm-Hristiyan yakınlaşması... Zorluk, Hristiyan toplumların, kendi dinlerinden (bazı ülkelerde üstelik kendi mezheplerinden) olmayanlarla bir arada yaşamak alışkanlığını çok geç kabul etmelerinden doğuyor. Bugün bile lâyıkıyla benimseyemedikleri âşikârdır. Museviler'e karşı müsamaha çizgilerine gelebilmeleri, sonsuz kan ve gözyaşı dökülerek gerçekleşebildi. Müslümanlar'ı kabulde ise, hâlâ zorlanıyorlar. Avrupa Birliği gibi liberalizmin ve ümanizmin temsilciliğine soyunmuş, tarihin gördüğü en büyük medeniyet ve refah projesinde bile, Müslümanlar'ı kabullenmek için, hilelere başvuruluyor: Balkanlar'daki ufacık devletlerin küçük Müslüman nüfuslarını içlerine alarak işte medeniyetler buluşmasını sağladık demek riyâkârlığına hazırlanıyorlar. Bu planı düşünen akl-ı evveller, birinci derecede Türkiye'yi geciktirmek fikriyle hareket ediyorlar. Planı akamete uğratmak, bizim millî yeteneğimiz veya yeteneksizliğimiz ile orantılıdır. Başka din mensupları ile yan yana ve iç içe, hiçbir kompleks duymaksızın yaşamak bahsinde Müslümanlar, bilhassa biz Türkler ise, olağanüstü tecrübeli ve başarılıyız. Bu hususta -çok propagandası yapılan- Batı ümanizmini defalarca katlarız. Ama şimdi, İslâm dünyasında, korkutucu bir Batı husumeti hükümrandır. Bütün dehşetiyle yürürlüktedir. Her kıt'ada örgütlenmiştir. Türkiye ve İspanya başbakanları, böylesine karmaşık bir sorunu çözümlemek için çalışıyorlar. Barcelona'da yapılan ikinci konferans ise pek olumlu geçmedi. Akdenizliler'i bir araya getiremedi. Ama arada Erdoğan-Merkel mülâkatı kayda değer ilerleme kaydetti.