Diktatörleri hiç sevmem. Kan dökenlerden üstelik nefret ederim. Saddam, tam bir Türk düşmanı ve Arap ırkçısı, berbat bir herifti. Tarihin en büyük hırsızlarındandır. Çok kan döktü. Amerika'yı hedef alacak derecede akılsız bir generaldi. Zaten kısa geçmişi olan devletini yıktı. Ordusunu silip süpürdü. Vatandaşlarını yüzbinlerce kıyıma uğrattı. Ülkesinde, insanlığın yüz akı eserleri yağmalattı. Kutsal mahalleri bombalattı. Gafil ve ekseri kurnazlar gibi gerçek zakâdan mahrumdu. Ben, idam cezasının, asrımızın ilk yarısında Avrupa devletlerince üçer beşer tekrar getirileceği kanaatindeyim. Avrupa sistemine dahil Türkiye elbette bu cezaya karşıdır. Fakat insan vicdanının kaldıramayacağı suçlar gittikçe artıyor. Bugünkü sistemle başa çıkılmaz hale geliyor. Bununla beraber, siyasetçinin, fikir ve sanat adamının yalnız idamına değil, hapsedilmesine de karşıyım. En berbat politikacının, en mütevazı düşünce, kalem, sanat adamının bile taraftarları, sevenleri vardır. Onları da birlikte cezalandırmak olmaz. Bu tip idamların tasvip görenleri çok azdır. Menderes ve Butto gibi muhaliflerinin kinine kurban giden büyük devlet adamlarından bahsetmiyorum. Çavuşesku gibi büyük hırsızların öldürülmesi de eleştirilmiştir. Diktatörleri devirmek elbette meşrudur. Hiçbir kişi, halkın hürriyetine, canına, malına tasallut edemez, sınır koyamaz. Hırsızlar tabiatiyle cezalandırılır. Fakat idam, bilhassa ülkesini yönetmiş kişiler için, hapis cezası bile pas geçilerek, müebbet sürgüne çevrilmelidir. Bu sürgün, başka ülkede, dünyanın öbür ucunda, okyanuslar ortasında bir adada olmalıdır. Diktatörün hürriyetinin ve servetinin elinden alınması, zulmettiği ülkeden uzaklaştırılması, daha makuldür. Saddam için böyle yapılmadı. Amerika hata etti, engelleyebilirdi. Arap ülkelerinin çoğunluğu Saddam'dan nefret eder. Fakat Arap ırkçılığını savunan Baas hareketinin birinci adamı idi. Her diktatörün taraftarları da olur. Bu idamla Irak'ta iç savaş ve anarşi eksilmeyecek, mutlaka artacaktır.